Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '07

 
Kategori
Blog
 

Bir blog, kaç banknot?

Bir blog, kaç banknot?
 

Dün yayınlamış olduğum "Dün Akşam CNNTürk'te İdik" başlıklı yazıma çok olumlu ve destekleyici görüşler, yorumlar aldım. Ancak bir değerli blog yazarı-okurumun paylaşımı vardı ki beni inanılmaz şaşırttı. Kendisi uzun süredir aramızda olan, zengin içerikli yazılarını bizlerle paylaşan ve benim de değer verdiğim bir blog yazarıdır. Yorumuna kısa bir cevap verdim ancak asıl görüşlerimi bu yazıma bırakacağımı belirttim. Beyefendinin görüşleri aynen şöyle idi:

"<ı>Kullanıldığımızı blog yazarları acaba hiç anlayabilecek mi? Yazmak için üste para veriyoruz. Popstardaki gibi, birimizi meşhur edecekler, gerisi silinip gidecek. Bu oyuna gelmeyin, üniversite okumuş insanlarsınız."

Kıymetli dostlar, değerli okurlar; çok eminim ki bir çoğumuz öyleyiz ama hiç kimsenin adına görüş beyan etme hakkım olmadığını düşünerek kendi adıma söyleyeceğim:

Bendeniz, uzun yıllardır, edebiyatla, yani şiirle, romanla, hikayeyle, yazıyla ve müzikle, san'atla iç içe olan bir kardeşinizim. Ve bu iç içeliğimi de hiçbir zaman profesyonel anlamda yaşamadım tıpkı bugün olduğu gibi.

Hayatımı, Türkiye'nin çok büyük holdinglerinden birine ait bir firmada yöneticilik yaparak kazanmaktayım. Hacettepe Üniversitesi'nde siyaset ve yönetim bilimi eğitimi aldım. İş hayatının çok saygın sivil toplum kurumları bünyesinde faaliyet gösteren organizasyonlarda yayınlanmış iki bilimsel makalem ve bir tebliğim mevcut. Yine konuşmacı olarak katıldığım, davet aldığım panel-sempozyum gibi organizasyonlarda üstlendiğim görevlerim oldu, olmakta. Bilgi Çağı ile ilgili yazmış olduğum bir makalem de TÜSİAD ve KalDer tarafından Türkiye çapında düzenlenen bir yarışmada ödülle payelendirildi.

Yaratandan ötürü yaratılmış olan her şeyi sevmek, sevmeye çalışmak gibi bir yüce gayeyi, hayatımın her anında ve alanında kendime rehber edinmeye çalıştım, çalışmaktayım. Ne kadar başarabildim, tabi ki değerlendirmeye açık. Bunun muhasebesini kendim de yaparım sık sık.

Milliyet Blog sitesini fark ettiğimde de bugüne dek yazmış olduklarımı, denemelerimi, makalelerimi, hikaye ve roman çalışmalarımı; ilgi gösterenlerle paylaşabileceğimi düşündüm. Sitenin formatı ve yayın politikasının bizlere çizdiği çerçeve dahilinde, aradan geçen yaklaşık yedi aylık zaman zarfında da yapmaya çalıştığım sadece bundan ibaret. Bunun dışında kısa ya da uzun vadeli daha farklı bir beklenti içine girmedim.

Yayınladığım hiç bir yazı için ne bir tek kuruş para aldım, ne de bir tek kuruş para cebimden çıktı. Bugüne kadar da yazmış olduğum yazılarımdan dolayı kazandığım tek para, yukarıda belirttiğim ödül kazanan makalem için, ilgili kurumlarca bana verilen meblağ oldu. Beni burada yazı yazmaya hiç kimse zorlamadı, zorlamıyor da. Birileri bize bir imkan tanıyor ve bizler de bunu değerlendiriyoruz. Tamamen kendi hür iradelerimizle yani.

Tabi ki bu işin profesyonel anlamda ilgili yayın kuruluşlarına birtakım maddi getirileri vardır, olacaktır ayrıca olmalıdır da. Takdir edersiniz ki her ticari yapı, ister mal üretsin, isterse hizmet; kar etmek ve para kazanmak için faaliyet gösterir. Milliyet Grubu da bir hayır kurumu ya da vakıf falan değildir. Bu durumdan, peki biz blog yazarları nemalanabilir miyiz? O tamamen ayrı bir değerlendirme konusudur. Ve bir kere daha ve altını çizerek vurguluyorum ki bu konu, konunun tarafları tarafından özgürce karara bağlanır. Ben bugün bu yazıyı yazabiliyorsam, site bu yazıyı yayınlama iradesini gösteriyorsa ve sizler de okuyorsanız, hatta ve hatta bu organizasyonu ciddi biçimde töhmet altında bırakan yorumunuz site yönetiminin denetiminden geçip bana gelmekte ve siz bu düşüncenizi buradan herkesle paylaşabiliyorsanız; bu durum hepimizin "isteği ve arzusu" ile gerçekleşiyor değil mi? Var mı bu işi zorla yapan bu paydaşlar arasında acaba?

Blog yazarlarına, yazdıkları yazıların yayınlanma biçimine göre farklı miktarlarda telif ücretleri ödediğini ya da ödeyeceğini ilan eden blog siteleri de var. Mesela, arzu edenler oralara da gidebilirler değil mi? Ama biz burada isek mutlaka ve mutlaka buradaki seviye bunun en büyük nedeni.

Değerli Blog Yazarı Beyefendi'nin "kendinizi kullandırtmayın" ve "bu oyuna gelmeyin" tarzındaki ifadelerini, doğrusunu söylemem gerekirse çok fazlaca acımasız buldum. Ve kendisinin kaleme aldığı yazıları okuyan birisi olarak, yazılarındaki derin ve dolu üslubu ile bu ifadeler arasındaki tezat beni ziyadesiyle şaşırttı ve üzdü.

Buradaki paylaşımın, bir magazin ögesi olan malum yarışma ile ilişkilendirilmesi ise şaşkınlığımı onlarca kat daha fazla arttırdı. Tüm yarışmacıların eleneceği ve sadece bir kişinin bu işten kazançlı çıkacağı tespitine ise gülsem mi ağlasam mı bilemedim doğrusu. Dolu dolu bir insanı kimse silemez efendim, ne yarışması, ne elemesi? İnsaf ediniz.

Bakın açık söylüyorum: Bana da ulusal yayın organlarından birisinden, özellikle de Milliyet gibilerinden bir yazarlık teklifi gelse inanın hiç düşünmeden kabul ederim. Bu, her şeyden önce yaptıklarınızın farklı bir platformda ve farklı bir anlamda takdiri ve semeresidir. Ama yine çok açık söylüyorum ki kendimi hiçbir zaman bir popstar yarışmacısı gibi hissetmedim. Yazılarımın okunuyor ve ilgi görüyor olması, almış olduğum olumlu-olumsuz geribildirimler ve bunlardan aldığım manevi doyum, bu işten, benim tek mutluluğum ve beklentim. Sonrasında olabilecek gelişmeler; zamana, şartlara ve duruma göre değerlendirilebilecek unsurlar olur ancak.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..