Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '07

 
Kategori
Test Sürüşü
 

Bir bloggerin spor salonu maceraları -I-

Bir bloggerin spor salonu maceraları -I-
 

Boy 1.55 kilo olmuş 65... nasıl yuvarlanıyorum siz tahmin edin. Gerdan bir yandan, göbek bir yandan... Hele bir popo yapmışım ki sormayın. Arkadan bakınca bagaj misali, otur üstüne kahve iç, o kıvam. Aynaya bakamaz haldeyim. Pantalonlarımı denemek bile istemiyorum. Bırakın fermuarı kapamayı bacağıma bile girmiyor mübarekler. Giyinmek için her hamle edişimde ağlamaklı oluyorum. İçine girebildiğim son gömlek de geçen gün iflas edip kol altından cırtladı. Üstüne de çok sayın kocam "aman da aman benim tombul yarim" diye türkü yakınca çare kalmadı. Mecbur bir şeyler yapmak lazım. Ben rejim yapabilen takımından değilim a dostlar. Hareket etmem lazım. Gelin görün ki bizim evin yakınında öyle yürüyüş yapılacak bir mecra, bisiklete binilecek bir parkur yok. Ne kalıyor geriye... SPOR SALONU!!!!
Amanın. Spor salonu dediğiniz şey benim için kaf dağının arkası kadar uzak. Bir tek filmlerden görmüşlüğüm var. Arada bir de dolmuşla önünden geçerim o kadar. Bir ay boyunca vızıkladım. Zayıflamam lazııım, zayıflamam lazıııım. Kocam benim sızlanmalarımdan o kadar bunalmış ki sonunda kolumdan tuttuğu gibi spor salonun önüne atıverdi beni. Sonra da arkasına bakmadan kaçtı hain. Kapının önünde üstümde etlerimin pört pört pörtlediği pijamadan bozma eşofmanım, nuhnebiiden kalma spor ayakkabılarımla bir süre dikildim kaldım. Karşımda fotoselli bir cam kapı vıjt vıjt diye açılıp kapanıp duruyor.
Kapının arkasında bir masa, masanın arkasında süper sportif bir hatun. Bu kadar mı sportif olunur canım. Ayakkabılar en pahalısından, daracık bir tayt, üstte yarım sütyenle tişört arası bir bez parçası öffff... Bir de bana gülümsüyor kapının arkasından. Mecbur girdim içeri. Kız bana bakıyor ben kıza. "Buyrun" dedi kız. "Ben kayıt olmak istiyorum" dedim. Ivır zıvır bir kaç form doldurttu bir de kredi kartıma güzellik yaptı. Sonra süper sportif bir gülümseme eşliğinde sordu "ne zaman başlamayı düşünüyorsunuz?. Höynk... E hemen şimdi. Sportif ablacım, bak giyinmiş kuşanmışım, hazırım değil mi ama. Ne kadar çabuk başlarsam o kadar iyi. "Temiz spor ayakkabı ve havlu" dedi kız acımadan. Ay ben ne bileyim spor salonuna gelirken ne getirilir değil mi ama. Neyse aradım benim hain kocayı, bir koşu dantellisinden bir havlu kaptı geldi. Ayakkabıların da altını sildik. Tamam. Girdim salondan içeri. Amanın o ne acayip bir yer. Ne sinir bozucu bir yer. Bir kere her yere ayna koymuşlar. Ne yana baksam heybetli kaidemle burun buruna geliyorum. Gerdanım bir aynadan göbeğim başka bir aynadan el ediyor. Etrafta ne olduğunu çözemediğim bir sürü acayip alet.
Sportif hanım halime acıdığından mıdır bilemem beni hemen bir eğitmene teslim etti. Böyle kaslı maslı şortlu bir genç. Bir aleti işaret edip burdan başlayın dedi. Dedi ve gitti. Buradan başlayın dediği alet koşu bandı dostlar. Tamam daha önce görmüşlüğüm var. Ama elimi sürmemişim alete. Araba kullanmak bana ne kadar uzaksa koşu bandına çıkmak da o kadar. Bandın üstüne çıktım. Koca bir ekran var önümde. Bir sürü gösterge. Zaman ayarı, kalori ayarı falan ki of. Uzay mekiği kullanırım ben bunu çözene kadar be. Yaradana sığınıp basıverdim start düğmesine. Basış o basış arkadaşlar. Hala üstündeyim meretin. İnemedim bir türlü. Hele bir ineyim devamını yazarım inşallah.
 
Toplam blog
: 79
: 1562
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

1972 yılıydı. Doğdum. Evde hep kitap okuyan iki kişi vardı. Büyüdüm, okullar okudum. Birşey öğrenmed..