Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Bir boşluk

Yazmayı ertelediğim zamanlardayım yine. Ne yapayım yani? Yazmak gelmiyor içimden. Bir şey var sanki… Kelimeler, zihnimden yazıya dökülemiyor. Tamam, kabul ediyorum kendimce bahaneler uyduruyorum. Saat, geçenin bilmem kaçı. Bakmıyorum saate… Bakmak istemiyorum. Sanki yazacak iyi bir şeyler kalmadı. Kim bilir belki de bundandır yazmak istemeyişim. Yazmaktan kaçmak, kim bilir belki de kendinden kaçmaktır. Ama insan kendinden kaçabilir mi? Hani aşık olsan romantik müzik bile hoş gelir kulağına ama eğer değilsen ruhun daralır böyle müziklerde.. Ben de böyle müziklerle ruhumu iyice daralttıktan sonra kelimelerin zor da olsa zihnimden yazıya dökülmesine karar verdim. Bir başka ben var sanki içimde. Sürekli savaş içindeyim o benle. Yoksa o mu kelimelerin zihnimden dökülmesini engelliyor? Kelimelerimi, zihnimdeki hapishaneye mahkum etmiş, kilidini de yutmuş sanki. Biliyor beni…Evet, kesinlikle bulmalıyım bir yedek anahtar. Bu böyle olmayacak… Kontrol etmeden yollayacağım bu satırları… Hatam varsa editörler beni uyaracaklardır zaten. Yazım ve noktalama işaretlerine uygunluk hak getire.. Canım istemiyor noktalama işaretinden sonra bir boşluk bırakmak… Ne olur siz düzeltseniz yani?

Dedim ya yazacaktım ama günlerdir yazamadım diye… Bu güzelim ülkede yaşıyorsanız eğer yazacak konu bulmakta zorlanmazsınız. Hangi birini yazayım.. Pek iyi bir şey yok… Hele ki son zamanlarda… Meydana gelen Elazığ depremi… Kerpiç evlerin altında kalan yaşamlar… Bir anne düşünün üç evladını, üç canını kaybetmiş.. Nasıl dindirebilirsiniz acısını? Evlat acısı bu.. Yazarken bile insanın canı acıyorsa eğer, o annenin acısını düşünün… Taze mezarlarda elini gezdiren bir anne. Ah bu güzel vatanın biricik analarından biri.. Dua etmekten başka ne gelir elimden senin için… Ya sen Keko? Eline oyalan diye mavi bir balon vermişler.. Gülen bir de yüz çizmişler.. O lanet olası kerpiçten evin altında kaybettiğin anne ve kardeşinin acısını dindirebilir mi o mavi gülen balon… Gözlerindeki acıyı ve gözyaşını yüreğimin içinde hissettim… Baban size daha iyi bir gelecek sağlamak için gurbetteydi. Deprem oldu. Gelemedi hemen.. Yollar bitmedi onun için.. Nasıl bitsin? Bir kilometre sanki bin kilometre oldu. Öyle yada böyle vardı.. Vardı varmasına da… Ah be Keko… Baban, kazandığı paraları koyduğu cüzdanını kardeşinin mezarına gömdü… Kim bilir belki de onunla gidebilseydiniz gurbete annen ve baban yaşıyor olacaktı şimdi… Yaradan’ ın hikmetinden zeval olmaz olmaz ama sen nasıl dayanacaksın be Keko? Dedim ya hangi acıyı yazayım… Bu vatanın topraklarında doğmuş, bu vatanın havasını koklamış, suyunu içmiş ve hain bir pusuda şehit olup yine bu aziz vatanın topraklarına emanet edilmiş kahraman Mehmetçiklerimizi mi? Kaç kere yazdım, kaç kere yazacağım? Bu acıları daha kaç kere yazmak zorunda kalacağım? Sanmayın yoruluyorum.. ASLA…. Nefes aldığım müddetçe, aklım yerinde olduğu müddetçe de yorulmam ama artık YETER. Bıraksınlar kendi çıkarlarını, ceplerini doldurmayı.. Bu vatan, bu topraklar kolay kazanılmadı.. Bu vatan bize emanet… Şehitlerimizin emaneti… Yoksa bir gün onların yüzüne bakacak cesaretimiz olmayacak… İşte o gün pişman olmanın hiçbir ehemmiyeti yoktur…

 
Toplam blog
: 149
: 435
Kayıt tarihi
: 24.06.08
 
 

1999 yılında Ted Kdz Ereğli Kolejinden, 2003 yılında İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyat..