Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '18

 
Kategori
Güncel
 

Bir Büyüğün Şahitliği

Bir Büyüğün Şahitliği
 

Büyükler ve Devlet Kavramı

Devlet kuramında batıdaki beklenti ile doğudaki arasında derin görüş ayrılıkları olduğu açıktır. Türk toplumları ile Müslümanlar arasında devlet anlayışında olduğu gibi devlet büyükleri anlayışı farklı olduğu gibi, devlet anlayışı arasında derin farklılıklar olduğu açıktır.

Devletten ve devlet büyüklerinden kastedilen toplumda kutsal bir güç, hükümdar ve tanrının özel olarak görevlendirdiği kişi olarak tanımlanması ve buna yakın görüşün hala toplum nazarında sözlü olarak ifade edilmese de genlerinde, genetiğinde var olduğu, bundan ötürü devlete ve devlet adamlarına derin bir saygı duyulduğu aşikârdır. Gerçi son zamanlarda bazı devlet düşmanlarının, millet düşmanlarının uydurduğu “devletin malı deniz, yemeyen domuz” anlayışı bir nevi talan kültürüne işaret etse de bunun uzun süre sürdürülebilir bir anlayış olmadığı açıktır. Aynı şekilde okulda kopya çekmekten tutun da basit işlerde torpil arama çabası, dahası hak etmediğini elde etme uğraşı toplumun hemen her kademesine yayılmış olduğundan; adaletin tecelli edeceğine olan inancı; imkânı olmayanlar için bir dua veya bedduaya sığınır hale getirmiştir.

Devlet ve devletin kutsallığı toplumun hala en önemli değerlerinden kaynaklanan bir inanış olmakla beraber çok partili hayat öncesinde Cumhuriyet öncesinde de elbette devlet anlayışını zaman zaman bazı gruplar, aileler, din mensupları için aşındırmış olsa da adaletli davranmayı becerebildiği sürece tekrar eski kutsiyetine kavuşmakta gecikmemiştir.  Çünkü sıradan insanların inanacakları ütopyalara ihtiyacı vardır. Devletin bir organizasyon olduğunu kendilerinin de o organizasyonun parçası olduğunun idrakinden çok, başkaları tarafından kendisine bahşedilen bir hak olduğu inancı olayı tam idrak etmesine mani olmuş olabilir. En azından batıdaki devlet düşüncesinin aksine doğuda efendi devlet hala varlığını devam ettirirken, doğudakinin aksine batıda hizmetçi devlet varlığını devam ettirir. Doğal olarak da efendiyi yargılamak zor, hizmetçiyi ise kolaydır. Dolayısıyla batıda devletin başındaki hizmetçiler daha kolay hesap verebilir durumdayken, doğudaki devlet mitinin başına geçenler batıdakinin tam aksine efendi,  buyuran, emreden, ceza kesen korkutucu varlığını devam ettiriyor. Batıda hata yapanlar derhal istifaya zorlanırken doğuda hata belki de devlet anlayışının mitsel değerini güçlendirdiğinden herhangi bir olumsuz sonuçla karşılaşmıyor.

Devlet eski proto-Türk devletlerinde kağan, hakan gibi kutsiyet verilmiş boyların onayladığı bir gücü temsil ederken, boylar üzeri bir şemsiye vazifesi yaparken inançlar da bu devlet adamlarının yani hakan ve çevresinin diğerlerini kısa zamanda sonsuz bir baskı almasına mani olmasa da uzun dönemde isyan ve devletin parçalanmasına sebep olabiliyordu. Dolayısıyla devletin dini adalet olmak zorundaydı ki, adaletsizlikler varsa dahi özenle gizlenebiliyor olması halinde isyanlar önlenebilir durumdaydı. Günümüz ise haksızlıkları, eskiden olanları kaydetme mekanizmalarının ortaya çıkmasıyla dün ne dediği, on yıl önce ne dediği gibi durumları ortaya tamamen döktüğünden hatta bazı bilgiler farklı şekillerde sunulup verilebildiğinden hem yalan haber mekanizması devreye girmiş oluyor ki bu durum siyaseten çok fazla kullanılabiliyor, adaletin tecelli etmesine, haklının haksızdan ayrılmasına sebep olan durum devletin başına geçenlerin niteliklerini değiştirebileceği gibi devlet kutsiyetini artık güçlünün gücünü pekiştirmekte kullandığı bir araca, bir menfaat hatta şirket mantığında kazanç kapısına dönüştürdüğü profesyonel bir çerçevenin oluşmasına sebep veya vesile oluyor.

Siyaset; yalan başta olmak üzere, taraflar ve taraftarlar arası mücadelede her silahı diğer tarafa karşı kullanmayı ilke edinen çoğunluk esasını ilke edinen bir yönetimsel araçtır. Bu araç neticede sayısal çoğunluk esasına göre çalışan adalet, doğruluk, paylaşım gibi esasları kendi taraftarlarını memnun ettiği sürece varlığını sürdüren bir araç yönetimsel mekanizma olması sebebiyle kutsal Devlet niteliklerini taşımaktan uzaktır. Seçimler elbette taraftarların taraflarına daha fazla çıkar devşirilmesini normal gördüğü sürece ki, kaynakları sınırlı bir yapıda normal karşılanmalıdır menfaat devşirmenin hızla kazandığı sürece her yolu mubah gören bir anlayışı ve o anlayıştan nemalanmak isteyenleri yukarıya taşımaya devam eder. Komik ve sahte gülücüklerle çevrelenmiş menfaat paylaşım toplantılarının adlarına ne denirse densin belirli bir süreden sonra anlamını yitirebilir.

Bir köyde sözüne itimat edilen bir adam düşünün bu adamı tanımlamak icabetse bu insan muhtemelen en güzel ve ütopik özelliklerle tanımlanır: Tecrübelidir, görmüş geçirmiştir, sözüne itimat edilir, feraseti yüksektir, ahlakı temizdir, haksızlık yaptığı vaki değildir, yalan söylemez, kimsenin malında, ırzında gözü olmaz, lüks ve yapay ihtişama gereksinim duymaz, başkalarına haksızlık yapmaz, emanet ehlidir, iyiliği tavsiye eder, barışı tavsiye eder, kimsenin dirhem malını aşırdığı görülmemiş, duyulmamıştır. Kendi yediğinden misafirine ikram eder, hatta misafirine ikramı genellikle kendi yediklerinden üstün tutar vs. Peki ya seçtiği vekillerinde bu özelliklerin var olduğunu iddia edebilir mi? Edemeyeceği gibi, diliyle söylediği ile fiilleri, eylemleri tamamen farklı sürekli nefsine yenilen bir toplum bunu başarmakta oldukça zorlanacağı düşünülebilir. Aslında itiraf etmek gerekir ki? “Saklanmayalım sahte sözlerin, sahte gülücüklerin arkasına. Hiçbirimiz hem de hiçbirimiz masum değiliz”

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..