Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir Cesur Yürek:Nezihe Muhittin *

Bir Cesur Yürek:Nezihe Muhittin *
 

Fatma Aliye Hanımla ilgili tepkiler beni alternatif isimler üzerinde düşünmeye zorladı. Edebiyat tarihine baktığımızda bize bilinçli ya da bilinçsiz olarak unutturulan pek çok kadın yazar olduğunu görürüz. Bunlar birileri tarafından önemsiz (!) bulunduklarından, isimlerine sadece ansiklopedilerde rastlayabilmemiz mümkündür. Ancak son birkaç yıldır bazı yayınevlerinin kar amacı gütmeden bir kadirşinaslık örneği olarak bu yazarların eserlerinden ulaşabildiklerini toplu halde basmaları, edebiyat adına sevindirici olmuştur.

Zehra Hanımı saymazsak Fatma Aliye ilk kadın romancımızdır. Oysa burada Zehra Hanıma yapılan haksızlığı mantığım kabul etmiyor. Tek eser de vermiş olsa ilk romancımız Zehra Hanım olarak edebiyat tarihine geçmeliydi. Neyse, kadın yazarlarımıza yapılan haksızlıkları bir başka bloğa bırakıp, burada cesur bir yazarımızdan söz etmek istiyorum. O da diğerleri gibi unutulmaya terk edilen Nezihe Muhittin'den...

Türk kadınının bugünkü haklarına kavuşması elbette çok kolay olmamıştır. Osmanlı'nın kafesler ardında yaşamasına izin verdiği kadınlarımızdan günümüz kadınına kadar uzanan yolda hayli mesafe alınırken, bu yoldaki engeller mücadeleci kadınlarımız tarafından inatla aşılmaya çalışılmıştır.

Atatürk'ün Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını vermesi, çoğumuzun bildiği gibi durup dururken olmamıştır. Genç Cumhuriyetin modern ve eğitimli kadınlarının bu konudaki mücadelelerini görmezden gelmek onlara büyük haksızlık olur. Ne yazık ki resmi tarihin bu kadınları neden yok saydığı, düşündüren bir soru olmaktan ileri gidememiştir.

Bu mücadelenin en önemli isimlerinden Nezihe Muhittin, varlıklı bir ailenin kızı olarak İstanbul Kandilli'de dünyaya geldi. Kısa bir süre mahalle mektebine devam ettikten sonra evde özel hocalarla eğitimini sürdürdü. Arapça, Farsça, Almanca, Fransızca öğrendi. Maarif Nezaretinde açılan sınava girerek öğretmen oldu. Kız İdadisinde -Lise- Fen dersleri veren Nezihe Muhittin, İttihat ve Terakki Kız Sanayi Mektebinde de beden eğitimi, piyano ve biçki dikiş derslerine girdi. Müfettişlik ve yöneticilik yaptı. Aynı yıllarda Sabah ve İkdam gazetelerinde sosyoloji, pedagoji ve psikoloji ağırlıklı yazılar yazarak yazın hayatına atıldı. Osmanlı- Türk Hanımları Esirgeme Derneğine katılımıyla ise kadın hakları konusunda mücadelesine başlamış oldu.

Tüm çabası kadınları erkeklerle eşit bir statüye taşımak olan Nezihe Muhittin, bunun sosyal ve ekonomik yaşamda olduğu kadar, siyasi alanda da gerçekleşmesini istiyordu.
Yapılacak tek şey örgütlenmekti!
16 Haziran 1923 de Kadınlar Halk Fırkası'nı kurdu. Partisinin kuruluş amacı açıklandığında, kadınların siyasi haklar istemeleri basında alay konusu oldu. Siyasi hakkı bulunmayan kadınların parti kurma hakkı da olmayacağı ileri sürülerek valilik tarafından kısa bir süre sonra kapatıldı.

Her şeye rağmen umudunu yitirmeyen Nezihe Muhittin yoldaşlarıyla birlikte Türk Kadınlar Birliğini kurdu. 12. Kadınlar Kurultayı'nın İstanbul'da yapılmasını sağlayarak dünya ülkelerine Ankara'yı bu tutumundan ötürü şikayet etti.
Camilerde kadın konferansları düzenlemek için Dinayet'e yaptığı başvuru kabul edilmedi.

Türk Kadınlar Birliğinin kuruluş amacı; kadınların düşünsel ve sosyal alanda kendini göstermesi, genç kızların bilinçlendirilip gerçek bir anne adayı olarak yetiştirilmesi, dul, kimsesiz ve yoksul ailelere yardım edilmesinin dışında kadınların siyasi eşitliklerinin kabul edilmesini de kapsıyordu. Bu nedenle, dernek ilk seçimlerde Nezihe Muhittin'i aday olarak gösterdi. Dönemin rejim sözcüsü olan Cumhuriyet gazetesi, "Havva kızları meclise girip yılın manto modasını tartışacak!" diyerek konuya alayla yaklaştı. Diğer basın ve kuruluşların konuya yaklaşımı da farklı değildi.

Üye sayısı 1000'e ulaşan dernek dört ilde şube açtı. Derneğin hızla büyümesi ve siyasi isteklerinde ısrarcı olmaları karşısında CHP hükümeti derneğin kapatılmasına karar verdi.

Nezihe Muhittin asla pes etmedi. Mücadelesine yazarak devam etti. Kendi imkanlarıyla çıkardığı "Türk Kadın Yolu" dergisi Türk feminizminin alt yapısını oluşturdu. 1908 yılından beri savunduğu siyasi haklar kadınlara 1934 yılında verildi.

Cesur Yüreğimiz, eylemci kişiliği yanında edebi kişiliği ile de döneminin önemli yazarları arasındadır. Feminist metinlerinin yanı sıra edebi makaleleri, 300 kadar öyküsü, 20 romanı, sahnelenmiş piyesleri, opereti, senaryoları ile edebiyat tarihinde küçümsenmeyecek bir yere sahiptir.

Duygusal romanlar yazarak Cumhuriyetin yeni kadın modeline göndermeler yapmıştır. Bu yeni kadın modeli Batı'ya dönük, modern, eğitimli, aynı zamanda anne ve eş sorumluluğuna sahip özverili bir kadındır. Bu yüzden romanları Türk değerleri ve genel ahlak ilkelerinden aile bağlarının kutsiyetine uzanan geniş bir yelpazeye yayılır. Geleneksel aile tipinin korunmasını vurgular. Bunu yaparken de abartılı ve dramatik bir dil kullanır. Çağdaşı yazarların aksine kadın kahramanlarının yaşadığı cinselliği, uğradığı şiddeti hiç çekinmeden okuyucuya ulaştırır.

Benliğim Benimdir, Avare Kadın, Çıplak Model, Bir Aşk Böyle Bitti, Ateş Böcekleri önemli romanlarından birkaçıdır. Bugün Nezihe Muhittin'in romanlarına kitapçı raflarında rastlayamazsınız. Romanlarının birer kopyası Ankara Milli Kütüphane'de mevcuttur. Ancak sevindirici bir haber olarak vermek isterim ki; Kitap Yayınevi, Mor Kitaplık -Kadın Tarihi ve Eserleri- dizisinden yazarımızın tüm eserlerini dört cilt halinde günümüz okuruna sunuyor.
Bunu, 10 Şubat 1958 de İstanbul'da bir akıl hastanesinde yapayalnız ölen Nezihe Muhittin'in mücadeleci ve edebi kişiliğine bir saygı olarak belirtmekten mutluluk duyuyorum.
Anısına saygıyla...


*Melek Koç / Yaba Edebiyat

 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..