- Kategori
- Güncel
Bir çocuk öldüğünde, biz de ölürüz.
Muhtemelen sen koyun otlatırken, ben makarna yiyordum, istediğinden. Aklıma havan topu geldi desem yalan olur.
Ama havan topu gelmiş.
Nasıl bir acı olduğunu bilemiyorum. Ya da o acıyı hissedecek zamanın olup olmadığını. Benimkisi her gün söylenenlerden derlenip duran ezber, içimi acıtan, duyduklarımın kolâjından oluşan, hafıza damarlarımdan zamanla solup gidecek, renksiz bir fotoğraf.
Ciğerin yanmıştır diyemiyorum. O an ne düşündüğünü düşünmek istemiyorum. Daha doğru dürüst bir şaka bile yapamadan, arsızca konuşamadan erkek arkadaşınla, çiçeği yakana tutuşturanı tanımadan, aşkı yamacınla buluşturanı göremeden, anlamlandıramadan daha günün sonunu saran yürek çırpıntılarını, havan topu gelmiş.
Havadaki pus, ötelerdeki çakma hayatı düelloya davet eden barut kokusuydu ve bir beden daha durmadan yeşeren bitkiye tohum oluyordu.
Ya o müzik: Gezme ceylan bu dağlarda/Seni avlarlar/Anaydan babaydan yardan ayrı koyarlar…
Not: Bu yazı Ceylan'ın ölümünden hemen sonra yazılmıştı. Bu güne kısmetmiş.