Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '08

 
Kategori
Anılar
 

Bir çocuk vardı...

Bir çocuk vardı...
 

Küçük bir çocuk vardı, yüreğinde kocaman bir oyun aşkı ile beraber.Oyun hayat demekti onun için, oyun ise hayat…Daha ötesi hakkında ise pek bir fikri yoktu. Zaten zaman çok yavaş ilerliyordu. Anne ve babasının bu yaşa nasıl geldiğini de pek idrak edemiyordu. Hatta bazen onların bir çocukluk yaşamadıklarını düşünüyor. Dünyaya direkt bu yaşlarda geldiklerine inanıyordu. Çünkü zaman gerçektende çok yavaş ilerliyordu. Oyun da olmasa zaman donup kalacaktı onun için.

Evde, sokakta, okulda hiç farketmiyordu. Nerede olursa olsun bir oyun arkadaşı buluyor, bulamıyorsa zihninde yaratıyordu. Sokak ve okul daha çekici idi eve nazaran. Çünkü oyun arkadaşlarına, sınırsız bir oyun alanına ve en önemlisi özgürlüğe sahipti dışarıda.

Sokaktaki oyunların da sezonları vardı. Bir dönem gelir bilyaların yerini sporcu kağıtları alır, bir dönem gelir kibrit kağıtları ile oynanırdı. Onun şansı en çok kibrit kağıtlarında gülerdi. Ama bilya ya da sporcu kağıtlarında başarılı olmanın daha güzel olacağını düşünür dururdu hep.

Sokakta en çok bilya oynamayı severdi futboldan sonra. Üçgen, tumba, kuyu, doğurtmaca ve daha birçoğu.

Okulda uzun tenefüs saatlerinde maçlar yapılır, kovalamaca, saklambaç oynanırdı. Beden derslerinde ise öğretmenlerinin hakemliğinde sınıflar arası mendil kapmaca müsabakalarında yer almaya bayılırdı.

Ama evin yeri de ayrıydı tabi… Soğuk kış günlerinde yalnız olsa dahi yanan sobanın yanında, araba sürmek, uçak havalandırmak, at sürmek, ya da hayal kurmak. Mesela Fenerbahçe formasıyla enfes çalımlarla ilerleyip Galatasaray filelerini havalandırmak. En keyiflisi de bu olsa gerekti. Eğer evde birkaç çocuk daha varsa değmeyin o zaman keyfine. O zaman yarışlar vardı. ’Benim arabam senin uçağını geçer’ gibisinden mesela. Bazen ise evcilik oynanırdı. Evin annesi, babası, çocukları belirlenir. Daha önce hiç prova edilmemiş büyük büyük, bilmiş bilmiş laflar söylenirdi. Hele ki baba olununca…

Bir gün geldi okula artık önlükle değil takım elbise ve kravat takıp gideceğini öğrendi. O zaman, içinde yaşayan garip heyecan aslında hayatında bir pencereyi kapatıp bambaşka bir pencereyi açan bir tılsımdı ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…

 
Toplam blog
: 2
: 1926
Kayıt tarihi
: 21.12.08
 
 

Endüstri mühendisiyim. Özel bir şirkette  çalışıyorum. Edebiyat, sinema ve tabi ki futbol olmazsa..