Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '09

 
Kategori
Eğlence - Hobi
 

Bir daha kim bilir, ne zaman, nerede... ?

Bir daha kim bilir, ne zaman, nerede... ?
 

Bizim gecemiz


Tekrarı olur mu onu da bilmiyorum ama öylesine güzel, öylesine doyumsuz, haz dolu bir geceydi ki dostlarla paylaştığımız, hayattan çaldığımız!

Doyamadık birlikte olmanın tadına.

Her birinin kendine göre bir hayatı olan altı kadın. Altı kadın bir arada eğlenmek! ...

Ne güzelmiş! Ne eğlenceli. Ve özgür!

Bir tek slow danslarda aradık belki… Bir tek o zaman! birbirimizden habersiz. Saklayarak ya da... Hayallerimizi süsleyen ama gerçekte hiç var olmayan, olması muhtemel olmayan kavalyeyi.

An oldu durduramadık, engel olamadık gözümüzden kim bilir ne ve kim için usul usul akan yaşı, an oldu sattık anasını dünyanın kanımızı kaynatan müziğin ritmine kayıtsız kalamayarak.

Dün yoktu bizim için, yarın olmayacaktı. Omzumuza yük ettiğimiz her şeyden kurtulduk. Gözyaşlarımızla birlikte aktı gitti hepsi. Dostluğa kaldırılan her kadehte daha bir güzelleştik, daha bir gençleştik, şarj ettik pilimizi.

Derdimiz yok muydu?

Tabii ki vardı.

Tasamız yok muydu?

Tabii ki vardı.

Borcumuz, harcımız!

Hepsi, hepsi vardı...

O gece hepsini unutmak istedik ve unuttuk.

O gece bizim gecemizdi.

Kim bilir belki de bi daha olmayacaktı…

Ya da en azından, Demet olmayacaktı mesela aramızda. Çünkü o çok, çok uzaktan, Gaziantep’ den gelmişti. Bir hafta on günlük tatil için. Belki de etrafında onu rahatsız edecek, tanıdık hiç kimse olmadığından, belki de kurtulmak ister gibi artık kim bilir kaç yıldır omzunda taşıdığı, omzuna yük olan ağırlıktan doyasıya eğlendi. İçimizde en özgürü oydu belki de. Aldırmadı üstünde aslı kalabilecek gözlere ve çılgınca, doyasıya eğlendi. Varlığıyla gecemize neşe kattı, zenginleştirdi. Geceyi ölümsüz kılan en önemli karakterdi. Kendisini dün tanıdım ama çok ama çok sevdim. Çünkü! … Nasılsa öyleydi…

Çok sevgili, değerli dostum arkadaşım, güzeller güzeli, Tarot kraliçesi Esen. Aklına koydu ve esti o akşam. Rüzgarın onu götürdüğü yöne değil ama... Rüzgara inat, rüzgara karşı, ne varsa ardında bırakarak. Rüzgarı önüne katarak hatta. Tam da dediği gibi. Dediği gibi yaptı ve bir geceliğine de olsa anasını sattı dünyanın. Seni seviyorum Esen.

Sesi dingin ırmaklar gibi çağlayan, iri ve derin gözlerinde milyonlarca ceylan ağlayan... Güzel kadın. Dostum! Beni bana hangi kelimeyle, hangi cümleyle anlatırsın desen bana, kesinlikle “taş yerinde ağırdır” sözünün senin için biçilmiş kaftan olduğunu söylerim. Bir insan bu kadar mı asil olur, bu kadar mı asalet akar duruşundan. Seslendirdiğin birbirinden seçkin, birbirinden değerli parçalarla gecemizin demi oldun. İyi ki varsın. İyi ki hayatımdasın. Sen ne güzel insansın! Mualla’m! Sen hep türküler söyle, hep var ol, bir yere gitme hayatımdan.

Yine, yeni tanıştığım ama tanışan herkesin hayatında iz bırakabilecek olan sokakların asi kızı, iki çocuk annesi İnci. Bakmayın iki çocuk annesi olduğuna. Verin iki tekerlekli zımbırtıyı ona sokakların tozunu attırsın. Bir motorum, bir de ben, başka bir şey istemem diyebilecek kadar motor hastası. O, onun yoldaşı, sırdaşı, özgürlüğü gibi... Tıpkı kız kardeşim. İkisinin tanışması lazım! Motor kulübüne üye misin İnci bilmiyorum ama bizimki üye. Her hafta sonu dağların tozunu attırıyorlar köftehorlar. Kızım binme şu motora diyorum ama dinleyen kim. Siz ikiniz mutlaka tanışmalısınız. Sizi serseri ruhlular sizi…

Geldik Zehra’ya. Zehra’ ya bir yıldır çalışmasa da ilk fırsatta çalışmayı düşünen, çok güzel çiğ köfte yapan, profil olarak baktığımda; sanki hep endişeliymiş gibi “sanki onlarca ürkek tavşan otururmuş gibi yüzünde” bir his uyandıran ama bulunduğu her ortama ayak uydurabilecek potansiyele sahip, modern, modern olduğu kadar da muhafazakar tarafları olan, ailesine, çocuklarına çok düşkün tam bir Anadolu kadını. Güzel içti, güzel eğlendi, yeğeni olan Demet’ i bir an olsun yalnız bırakmayarak onun eğlencesine ortak oldu. Ne güzel bir ilişki.

Ve ben. Beni tanıyorsunuz zaten. Hepimizi buluşturan ortak yanlarımız vardı ki, nerdeyse oniki saat hiç sıkılmadan, üstelik zaman zaman buluşma üzere ayrıldık. Ayrıldık dediğime bakmayın tabii. Biz sürekli görüşen arkadaşlarız zaten ama böyle bir organize her dem olamıyor tabii... Malum sebeplerden!

Biz hepimiz güzeldik. Daha bir güzelleşmiş, daha bir gençleşmiş, daha bir kenetlenmiş olarak, çoğaldık. Belki bir daha aynı kadro bir araya gelemeyecek olsak da unutulmaz bir gecenin, unutulmaz aktörleri olarak hayat denen kitaba bu güzel geceyi kayıtladık.

Gelelim en önemli konuya. Bu güzel gecenin videolarını montajlayarak, özene bezene bu güzel filmi hazırlayan çok sevgili oğlum Özgün' e kocaman bir teşekkür borçluyum. Eklemeyi unuttuğum bu önemli ayrıntıyı atladığım için kendisinden özür diliyorum. Bilmediği bir şeyi daha ekleyeyim de mutlu olsun. Başta Mualla olmak üzere izleyen tüm arkadaşlarım kendisine teşekkür etti. İletmiş olayım.

Tabii ki bu gecemizi unutulmaz kılan en önemli faktörlerden biri da bu güzel geceye ev sahipliği yapan, Side’ de marka olmuş türkülerin evi Anadolu türkü eviydi... Başta Hakan Ertekin olmak üzere hepsine çok teşekkür eder, sizler orada, bizler burada oldukça bu akşamlar bitmez diyerek, hayatımızın güzel bir sayfası olarak kaydedilmiş bu gecenin ayrıntılarına geçebiliriz.

Eğer siz de bize ve bu güzel geceye eşlik etmek, birbirinden güzel parçalarla dinlenmek, efkarlanmak, ya da eğlenmek isterseniz linke tıklamanız yeterli.

Tıklayın güzelleşin. :))

http://www.dailymotion.com/user/diyari-terk/video/xark2c_dostlarla-bir-gece_music

http://www.dailymotion.com/video/xarvn3_olmasa-mektubunyazdyklaryn-olmasa_creation

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..