Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bir dakikada tatil, fırsatlar ve tercihler

Temenni ediyorum ki bu yaz herkes tam gönlüne göre bir tatil yapsın. Tatil deyip geçmeyiniz, iyi bir tatil yıl boyu yapılan işin bereketidir. Tembellik yapmak geliyor ise aklınıza, lütfen tekrar düşünün. Tatil bir çok gizli fırsat barındırır aslında, kimileri için hayal bile etmesi zor fırsatlardır bunlar. Öyle de olsa, yeni yerler görmek için bir numaralı bahanedir tatil. 

Uzun yıllar beni masanın başına keyifle bağlayan yegane şey, yaptığım işin bilişim teknolojisi ile ilgili olmasıdır. Sürekli olarak yeni ve daha yeni ile karşı karşıya kalmaktan olsa gerek, tatillerimde de yeni yerler görmeyi arzu ediyorum. Belki de böylelikle on yedi yıllık memuriyetimde hiç “rutin” geçmedi tek bir günüm bile. Hatta, tatilde yeni bir yer görmek de yetmez, illa yeni bir şeyler de öğrenmem gerekir. O nedenle yurt içi ya da yurt dışında, bir seminer, konferans, kongre, kurs, eğitsel etkinlik vardır mutlaka her yıl tatil programımda. Bunlardan en kapsamlısı ve aynı zamanda uzun soluklusu 2007 ve 2008 yıllarında Amerika’da geçirdiğim dönemdir, geçen yazımda da bahsetmiştim. Bir yenisi daha yaklaşıyor, bu ay sonunda Doğu ve Orta Avrupa var programda. Bir bilişim firmasının yeni web teknolojileri ile ilgili çalışmalarını gözlemleyip onlarla kendi iş deneyimlerimizi paylaşacağız. Web üzerinden yürütülen iş süreçlerini değerlendireceğiz. Üniversite olanaklarını görme imkanımız da oluşursa, bu gezi gerçekten de mükemmel olacak. 

Maksadım kendimden bahsetmek değil, daha fazla sizi kendi tercihlerim ile meşgul etmek istemem. Asıl konu fırsatlar, hani hep birinci bahane ödülünü almaya talip olan, kaçan fırsatlar. Bir fırsat karşınıza çıktığında ilk aklınızdan geçen ne oluyor? Yukarıdaki satırları okurken neler düşündünüz? Gözünüzün önüne engeller geldi değil mi? Özgürce bu hissi bir anlığına yaşamak yerine, hemen vazgeçtiniz. Bir anlığına hayal kurup neler yapabilirim diye düşünmek için kendinize izin verseniz, sadece bir dakika yetecekti, enfes bir tatil fırsatını kaçırdınız. 

Düşünceler gerçekler için birer engel de olabilir, fırsat da. Dinlenmeye o anda başlarsınız, yeter ki kendinize şunu söyleyin: “Sana bir dakika mola, hadi dinlen, kendine minicik bir hayal kur...” 

Kent yaşamının gereği bu, memur da olsanız, ev hanımı da, iş adamı da, gittiğiniz her yerde sizi takip eden sorumluluklar olacak. Sorumluluk demek, sorun demek, baş edilebilir olduğu müddetçe de gayet normal. “Sorunluluk” bunları arada bir şarj edememek ile başlamıyor mu zaten? 

Eski cep telefonları uzun zamanda şarj olurdu, kısa zamanda da pilleri tükenirdi. Benim için sıradan tatiller de -eş dost ve yakın çevrem ile paylaştıklarım hariç- aynen böyle işte. Eğer daha iyi hissedeceksem, neden yılda bir kere fırsat bulabildiğim, yeni aktiviteler ile o dolu dolu geçirilecek bir zaman dilimine erteleyeyim ki bu yenilenme anını? 

Her güne özel bir dakikası olmalı kent insanının, kendini şarj etmesi için. Her güne “özel bir dakika”, tıpkı Semiha Yankı’nın o çok sevdiğim parçasındaki gibi, “seninle bir dakika mutlandırıyor beni, bir dakika, siliyor canım, yılların özlemini..” Kendinizi vererek zihninizi boşalttığınız o özel bir dakika da yılların izlerini silebiliyor, ne dersiniz denemeye değmez mi? 

Sağlıcakla kalınız. 

sevalozbalci@gmail.com 

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..