Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir Delinin Güncesi

Bu yazımda sizlere Rus Edebiyatı’nın unutulmaz isimlerinden Nikolay Vasilyeviç Gogol’ün Bir Delinin Güncesi isimli öyküsünden bahsetmek istiyorum. Öykü bir devlet dairesinde küçük bir memur olan Aksenti İvanoviç’in hayatını anlatıyor. Ancak gerek kahramanın kişiliği gerekse mesleği, bu öyküyü yalnızca bir kişinin hayatı olmaktan çıkarıyor. Neler yoktur ki bu öykü de, Rus devlet yapısını mı, toplumsal gerçekleri mi, bir insanın acınası halini mi ararsınız? Hepsi vardır. Hem de yalın ve şahane bir dille. Gogol’ün diliyle.

Bir Delinin Güncesi yazarın Petersburg’a ilk geldiği zamanlarındaki duygularının ürünü olsa gerek. Çünkü bu öyküde o hüznü buluyoruz. Başkent tarafından iyi karşılanmayan, romantik şiirleri alaya alınan bir pomeşçik (derebey) çocuğunun hüznü. Sonra Gogol’ün devlet memurluğunda çektiği sıkıntılara ve yaşadığı acı tecrübelere de tanık oluruz bu öyküde.

Bilmeyenler için söyleyelim Gogol erken yaşta annesiz babasız kalmıştır. Bu durum onu hayata sıkı sıkı asılmaya zorlamıştır. 1828’de Petersburg’a büyük ümitlerle gelmiş fakat başkentte parası ve çevresi olmayınca tutunamayacağını kısa sürede anlamıştır.

Bir Delinin Güncesi aslında bugünümüzün aynasıdır. Zaten öyle olmasa yazıldıktan yüz altmış, yüz yetmiş yıl sonra hala ilgiyle okunmaz. Neler vardır bu aynada, neler yansır bize? Bir yerlere gelmek için paranın ve gücün ne kadar gerekli olduğu vardır. Yirmi birinci yüzyılın on dokuzuncu yüzyıldan çok da farklı olmadığı vardır. Bakar mısınız şu cümlelere:

“Niçin ben bir levazım generali, genel vali falan değil de yalnızca ufak bir kalem efendisiyim? Evet niçin başka bir şey değilim de yalnızca kalem efendisiyim? İşte bunu bilmek isterdim!”

Bazıları Gogol’ü ve Gogol gibi düşünenleri duygusallıkla suçlayabilir ama sormak lazım sevgili okuyucu. Bugün bu ülkede memur, işçi çocuklarının çok kritik noktalara gelmesi kolay mı? Bunun için birtakım ilişkiler, lobiler ya da yabancı okullarda okumak gerekmiyor mu? Devlet kurumlarının sınavlarında niçin ille de mülakat yapılır anlamış değiliz? Amaç nedir?..

Peki ya şu cümle için ne dersiniz?

“Doğru ya bütün dünya nimetleri onlar için. Bizim gibi yoksullar karınca kaderince bir şeye el atarlar; onu da ya bir general ya da hassa subayı kapar.”

Aksenti İvanoviç genel müdürün güzel kızı Sofi’ye de aşık olur. Onun köpeğinin başka köpeklerle konuşmaya başladığını görünce de asıl eğlence başlar. Okuyucu bir yandan güler bir yandan üzülür. Öykü de böylece zirveye doğru yol alır.

Lütfen bu öyküyü hayatınızda bir kez okuyun. Göreceksiniz Gogol’ü ve Rus Edebiyatı’nı siz de çok seveceksiniz. Yalnız, piyasada pek çok yayınevi basmış bu öyküyü, aman çeviriye dikkat! Unutmayın! Kötü çeviri dünyanın en iyi öyküsünü mahvedebilir.

Mehmet Erkan

 
Toplam blog
: 6
: 2559
Kayıt tarihi
: 02.04.07
 
 

Mehmet Erkan, Temmuz 1981’de Samsun’da doğdu. 1998 yılında Namık Kemal Lisesi’ni, 2003 yılında da Eg..