Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '09

 
Kategori
Tiyatro
 

Bir delinin hatıra defteri

Bir delinin hatıra defteri
 

Bir Delinin, tuttuğu günlükten hayallerini yorumladığı koğuşunda, yatağının ucundan birebir göze göz hissettiklerini hissetmeye cesaretiniz var mı? Sadece 30 kişinin girebileceği koğuşta yerinizi şimdiden ayırtın. Oyuncu ile iç içe göz göze bir 90 dakika. Kimi zaman ben neredeyim, bu adam kim? Ben şimdi oyuncu muyum, seyirci mi, karşımdaki oyuncu mu yoksa gerçeğin kendisi mi soruları ile baş başa kalabileceğimiz bir 90 dakika. Oyuncu ve seyircinin yer değiştirdiği tek gösteri. Kimi zaman gülmekten ikinci espriyi kaçıracaksınız, kimi zaman da göz yaşlarınıza hakim olamayacaksınız. Kısacası bu gösteri de çok şaşıracaksınız!

Ekim 1994 yıllından beri süren ve büyük beğeni toplayan ve bir çok olumlu eleştiri alan bu kült oyunda Metin Zakoğlu Gogol'un gerçekle hayal dünyası arasında olduğu bir dönemde kaleme aldığı bu tek kişilik oyunu seyircilere aktarmada da gerçekle hayal arasındaki o ince çizgiyi dokunaklı bir şekilde yorumlayarak seyredenlere etkileyici bir oyunculuk başarısı ile aktarıyor. Yer yer seyircilerin arasında oynanan ve seyirciye ben kimim bu adam kim burada şimdi oyun mu gerçek mi yaşanıyor ikilemi yaşatan Zakoğlu sıra dışı bir seyirci katılımı ile oyunun tıpkı denizle kumsalın git-gel'lerinde yaşadığı bir ilişki gibi oyuncu seyirci ilişkisini de oyunda bu git-gel'lerin üzerine kurarak oluşturuyor...

Oyunun konusuna gelince; sıradan bir 3. dereceden memur olan Aksentin İvanoviç Poprişçin bu sıradanlığı karşısında sürekli aşağılanır, alaya alınır... Ve günün birinde Poprişçin çok yüksek tabakadan bir kızın kendisini sevdiğini sanır, hayal dünyasındaki mutluluğu kızın daha soylu bir beyzadeyle evlenmek üzere olmasını öğrenmesi ile yıkılır... Bundan sonraki hayalleri onunda tıpkı o soylu gibi bir asilzade hatta belki de bir kral olmaktır... Ve günün birinde Aksentin İvaneviç Poprişçin kendini İspanya Kralı olmuş bir vaziyette akıl hastahanesinde bulur... Saçları kısaltılmış bir halde gözleri yaşlı annesini yanına istemesi oyunun en gerçek anıdır belki de.

SEYİRCİ YORUMLARI

Zakoğlu tarzını seviyorum…
Bir seyirci…

İnsanın içinde bir yerlere dokunan bir oyun. Çok başarılı.
Aslı Çakır

Çok radikal bir oyun… Oyun boyunca güldüren adam, oyun sonunda hepimizi gözyaşlarına boğdu. Bütün oyunlarınızı izleyeceğim…
Demet Öner

Göz teması ile yaşanan bu oyun seyirci olduğumuzu unutturarak kendimizi sahnenin içinde hissettirirken son derece etkili oyunculuğu sayesinde Zakoğlu’nu uzun müddet hafızalarımızdan sildirmeyecek olağanüstü bir perfonmansla hatırlamamızı sağlıyor.
Akbey Kuruoğlu

Orta tabakadan bir insanın daha aşağıdaki sınıfları küçümseyip, soylu insanların arasına girmek istemesi bir yanda da soyluluk kavramını eleştirmesi bu çelişkiyi yaşaması son derece etkiliyici.Bir insanın yaşadığı yalnızlığı ve sonunda onu koşulsuz sevebilecek tek insan olan annesine duyduğu özlemin çaresizliği Metin Zakoğlu’nun yorumu ile çok çarpıcı bir şekilde ortaya konmuş.
Özge

Doksan dakika boyunca seyircinin de sahne tozunu yuttuğu muhteşem bir oyundu sevgili Metin Zakoğlu’nun oyunu.
Ayşegül Tezer

Uzun zamandır kafamında, kalbiminde çalıştığı tek oyun.Sizi çok sevdik.Herkese tavsiye edeceğim.
Okan Cuntay

Oyunu izleyen arkadaşlarımın tüm övgü sözcüklerinin sizi izledikten sonra ne kadar yetersiz olduğunu anladım.Yorucu oyunların yazarı Gogol’un oyununu sanırım bu kadar gerçekci ve keyifli bir hale sizden başkası getiremezdi.Size bu bambaşka yorumunuz için teşekkür ederim.
Gaye Kızılışık

Tiyatroyu bu kadar ÖZEL! Kıldığı için Metin Zakoğlu’na teşekkürler.
Emel Yalın

Bu adam geröek bir deli! Oyun hakkında okuduklarım çok doğruymuş…
Aydın San

Bu kadar zor bir izleyicilik yaşamamıştım, çünkü hiçbir oyunda oyunun bu kadar içinde olmamıştım.Ayakta alkışlıyorum sizi.
Metin Balcı

Türünün ilk ve en başarılı örneği. Tiyatroyu içinde yaşamak yaşanması gereken bir deneyimmiş.
Şener Namak

Oyunla gerçek arasında gidip geldiğim sıra dışı bir oyun tecrübesiydi.
M.Yaşlı

İnsanın içinde yaşattığı karakterleri insanın yüzüne tokat gibi yapıştıran bir oyun. Metin Zakoğlu insanın duygularını zaman zaman kabartıp zaman zaman alt-üst ediyor. Herkesin izlemesi gereken dört dörtlük bir oyun.
Ufuk Erdem

Çok sıcak bir atmosferdi. Bir evin içinde tiyatro yapılabileceği aklıma bile gelmezdi. Zakoğlu bir kez daha hayalleri sınırsız tutmak gerektiğini hatırlattı bana. Tiyatro bizim evdeydi sanki, biz tiyatroda değil.
Mehmet Adnan Aslan

Belirli kalıplar olmadan da sanat yapılabileceğinin gerçek bir kanıtı burası.
Arzu Can

İnsanoğlu neden tiyatroyu ve sinemayı bu kadar çok sever? Hepimizin içinde bir başkasını gizlice izleme isteği olduğu için mi acaba? Bir nevi dikizleme içgüdüsü? Ama seyircinin elinden bütün bu savunma mekanizmalarını almak bambaşka bir durum.Birden bire karanlıkta, fark edilmeden, dikkat çekmeden izleyebilme imkanının elinden alınması ve izlediğin kişiyle göz göze kalmak! Çok hoş bir fikir.Bambaşka bir bakış açısı.
Seyirci.

Seyircinin bu kadar gözlerinin içine bakarak, böylesine dokunarak ta yüreğine erişebilmek büyük bir başarı ve cesaret işi .Bu kadar içine dahil olabildiğim başka bir oyun izlememiştim. Bize bu deneyimi yaşattığın için çok teşekkür ederim.
Sevgi Öztürk

Kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.

tarih : 06.08.2009 20:30:00 - 15.08.2009 20:30:00
mekan : Kulis Oda Sahnesi Cafe Theatre - Suadiye

Saygılarımla

Bilal ŞENTÜRK

 
Toplam blog
: 24
: 1041
Kayıt tarihi
: 10.07.09
 
 

Birçok hayalin kahramanı bu yoldan geçerken, hepimiz aslında tek bir ideale koşuyorduk... ..