Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '14

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Bir dersin ardından...

Bir dersin ardından...
 

Yoga eğitmeni olup ders vermeye başlamak harika bir duygu... Yalnız dersleriniz çoğalmaya başlamasıyla kendi pratiğinden uzaklaşmak ve başka eğitmenlerin derslerine yeteri kadar katılamamak ise bu hayatın cilvesi... Yine de vakit buldukça kendi yoga pratiğini yaparken aklına gelen her yeni bilgi ve asana varyasyonu bizi geliştiren en önemli şey... Hele ki başka eğitmenlerin derslerine katılıp daha önceden bildiğin fakat unuttuğun ya da daha önce hiç aklına gelmeyen asanaları deneyimlemek bizi daha da geliştiren bir şey...  
Geçenlerde bir eğitmen arkadaşımın dersine katıldım. O akşam stüdyoda hamile (prenatal) yoga dersim vardı. Aynı saatlerde öteki salonda hatha yoga dersi vardı. Dersime kimse gelmeyince, fırsat bu fırsat diyip hatha yoga dersine katıldım. İyi ki de katılmışım. O akşamki ders beni iki yıl öncesine götürdü. Eğitmenlik kursuna katıldığım günlere... 
Eğitmenlik kursu sırasında bir staj dersi vermemiz gerekiyordu. Dörder kişilik gruplar oluşturmuştuk. Ders iki saat sürecekti. Herkese yarım saat düşüyordu. Hatha ya da vinyasa tarzında bir ders hazırlayacaktık. Derste bir zirve duruşu olacaktı. İlk bir saatlik dilimde katılımcıları zirve duruşuna hazırlayacaktık. Bir saatin sonunda zirve duruşunu yapacaktık. İkinci bir saatlik dilimde bedeni dengeleyici ve ters duruşlar olacaktı. En son beş ya da on dakika "savasana" (derin gevşeme ve dinleme pozisyon) ile ders tamamlanacaktı.
Grubumuzun bir buçuk aylık bir süresi vardı. Şanslıydık. Bazı arkadaşlarımız, gruplar oluşturulduktan iki hafta sonra ders vereceklerdi. Haftada bir iki kere buluşup çalışmaya başladık. Önce ders akışını hazırlamak gerekiyordu. Zirve duruşunu bulmak ve ona göre dersin ilk yarısında bedeni hazırlamayan sonrasında da bedeni rahatlatan asanaları seçmek lazımdı. 
Sonunda karar verilmişti. Zirve duruşumuz "parivrtta surya yantrasana" (pusula) olacaktı. İşte o akşam, eğitmen arkadaşım da derste bu asanayı zirve duruş olarak kullanmıştı. Ben de bu duruşu yaparken o günlere dönmüştüm. Zirve duruşu, kalça açıcı bir asanaydı. Omuz kuşağını ve kalçaları esnetmek ve bedeni burguya hazırlamak gerekiyordu. Dersin ilk yarısı omuz kuşağını ve kalçaları açıp esnetmeye ve burgulara odaklanmıştı. Tabii ki karın kaslarını da çalıştırmıştık.
O akşam eğitmen arkadaşım derse yerde uzanarak başlattı. Sırt üstü uzandık ve karın kaslarını çalıştırmaya başladık. Bacaklarımızı tek tek yere indirdik kaldırdık. Ardından iki bacağı birden yere indirdik kaldırdık. "Navasana" (sandal) varyasyonlarıyla karın kaslarına biraz daha odaklandık. Sırt üstü uzanırken sağa ve sola dinamik burgular yaptık. Oblik kaslarını çalıştırmak için dizleri yere değdirmedik. Stüdyonın ortaklarından diğer eğitmen arkadaşım da derse girmişti. Onun matı (minderi) ile benim matım yan yanaydı. İkide bir birbirimize bakıp "dersin zirve duruşu ne olacak acaba?" diye soruyorduk.
Karın çalışmalarına biraz ara verip ayaktaki asanalara geçtik. "Surya namaskara" (güneşe selam) serilerinin aralarına"virabhadrasana II" (ikinci savaşçı), "parsvakonasana" (yan açı duruşu) ve "svarga dvijasana" (cennet kuşu) gibi asanalar serpiştirilmişti. Aralarda "adho mukha svanasana" (aşağı bakan köpek), "phalakasana" (sopa), "chaturanga dandasana" (şınav) da yapıyorduk. İyice meraklanmıştım. Zirve duruşu ne olacaktı acaba?
Biraz denge de çalıştık. "Eka pada adho mukha svanasana" (tek bacak havada aşağı bakan köpek) duruşunda bazen kalçayı kare tutuyorduk (yani kalçanın biri yukarıda biri aşağıda değil, eşit hizada) bazen de kalçanın açısını bozuyorduk ve havadaki ayağı iyice yukarıya kaldırıyorduk. Tüm bunlara ek olarak "kuadriceps kaslarını" (ön bacak kaslarını) esnetmek için ayakta tek bacağımızı dizden büküp ayağı kalçaya doğru yaklaştırmaya çalışıyorduk. Bunu yaparken önce iki dizi aynı hizada tutmaya çalıştık. Sonra dizi biraz arkaya doğru açtık. En sonunda bir bacağımızın ön kaslarını esnetirken bir yandan da göğüs kafesini açmaya çalıştık. Bunu yaparken bel omurlarımızı sıkıştırmamaya dikkat ettik. 
Sonra tekrar yerdeki asanalara dönmüştük. Zirve duruşunu bir türlü tahmin edememiştim. Yere oturduktan sonra kalça açıcı birkaç asanaya yönelmiştik. "Rock the baby" (beşiği salla) ve "akarna dhanurasana" (yay kulağa duruşu) yaparken birden iki yıl öncesine dönmüştüm. Kendi staj dersimize... Sanırım eğitmen arkadaşım da o akşam bize aynı duruşu yaptıracaktı. Heyecanla, "zirve duruşu yoksa parivrtta surya yantrasana mı?" diye sordum. Evet öyleydi. İnanır mısınız; bu asanayı kendi staj dersimizde yaptıktan sonra unutmuştum. Derslerimde hiç kullanmamıştım. Neden bilmem. Asana aklımdan çıkıp gitmiş. Oysa çok etkili bir asana. Hem kalça açıcı hem burgu... Güzel bir zirve duruşu... 
"Akarna dhanurasana"dan sonra bacağı "hamstring kasları"nın (arka bacak kaslarının) elverdiği ölçüde yana doğru açmaya çalıştık. En son elimizle ayağı yakalayıp bacak arasından yana doğru döndük. Ve zirve duruşunu sağ tarafta tamamlamıştık. Sırada sol bacak vardı. Aynı seriyi sol bacakta da tekrarlamıştık. 
Zirve duruşundan sonra "paschimottanasana" (yerde öne eğilme) ve "twisted roots" (dönmüş kökler) burgusuyla ders sonlandı. 
"Savasana" (derin gevşeme ve dinlenme pozisyonu) öncesinde "nadi shodhana pranayama" (enerji kanallarını arındırma nefesi) yapmıştık. 
Tüm ders boyunca, eğitmen arkadaşımız sağ ve sol enerjilere dikkatimizi çekmişti. O günkü ders hatha yoga tarzındaydı ve güneş ve ay, eril ve dişil, sağ ve sol enerjilere yönlenmesi gayet doğaldı. Bedenin sağ ve sol tarafının ne kadar farklı hissedebileceği, bir tarafın dengesinin diğer taraftan ne kadar farklı olabileceği, bir tarafta çok rahat yapabildiğimiz bir asanayı öteki tarafta o kadar rahat yapamayabileceğimizi, bir tarafımızın diğer taraftan daha esnek ya da güçlü olabileceği... Tüm bunlar ders boyunca eğitmen arkadaşımızın bize hatırlattığı bilgilerdi. Zaten zirve duruşu, belki de sırf bu sebeple asimetrik bir asanaydı. Bedenin iki farklı enerjisini daha iyi hissettirtmek için...
Dersin sonunda ne mi hissettim? "Savasana"da uzanırken, bedenimin sol tarafının daha çok gevşediğini, derslerim çoğaldıkça başka eğitmenlerin derslerine girip rahatlamaya ne kadar çok ihtiyaç duyduğumu, bir başka eğitmenin dersinde yeni asanalar ve yeni bilgiler edinebileceğimi ve başka derslerin ufkumu açabileceğini... Yeni deneyimlere açık olmamız gerektiğini... Açık olduğumuzda da yepyeni deneyimlerin gelip bizi bulabileceğini...
 
Toplam blog
: 201
: 432
Kayıt tarihi
: 08.05.13
 
 

Uluslararası Yoga Alliance onaylı hatha, vinyasa, yin ve prenatal yoga eğitmeni... Hayata bambaşk..