Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '08

 
Kategori
Futbol
 

Bir destanın hikayesi!

Bir destanın hikayesi!
 

Fenerbahçenin tarih yazdığını bir kez daha görmek beni çok sevindirdi. Maçı stadyumda izleme konusunda pek umudum yoktu ancak son anda bulduğum bir biletle Fenerbahçe-Chelsea maçını, Fenerbahçe stadından izleme şansını yakaladım…

Müthiş bir atmosfer vardı maçtan önce. Harika bir hava yarattı Fenerbahçe taraftarı ve bunun Chelsea oyuncuları üzerindeki etkisi görülmeye değerdi…

Gruptaki Inter maçı ve Galatasaray derbisini de stadyumda izledim. Sanki Galatasaray derbisindeki atmosfer biraz daha çılgıncaydı gibime geliyor…

Bugünkü maçtan önce yapılan pankart şovlar ise mükemmeldi…

Fenerbahçe Gökhan Gönül’ün sarı kart cezalısı olması sebebiyle maça Önder ile başladı. Bunun dışında sistem aynı sistemdi. Yine ilerde Kezman ve her takıma karşı aynı taktik ve aynı strateji… İlk yarıda çok kötü ve tutuk bir futbol izledik. Chelsea özellikle Uğur Boral’ın oynadığı kanattan çok geldi. Bu noktada Drogba’nın her topla buluşması tehlike yarattı.

Ancak gol sağ kanadımızdan gelen bir topun Deivid’e çarpması ile oldu. O noktada Önder’den ziyade onun önünde oynayan Deivid’in pek geri dönemediğini gözlemledim. Boş bıraktığı alanı doldurayım derken de golü kendi kalesine attı. Dakikalar 13’ü gösteriyordu. O golden sonra Chelsea takımının bir kaç tehlikeli pozisyonu daha oldu.Essien’in direkte patlayan topu ve Drogba ile Ballack’ın Volkan ile karşı karşıya kaldığı pozisyonlar maçın kırılma anlarıydı belki de…

İlk yarı bittiği zaman Fenerbahçe Stadyumundaki hava gerçekten çok kötüydü. Herkesin içinde bir umut olsa da takımın kötü oynadığı konusunda bir genel kanaat vardı. Bir de Fenerbahçe’nin Chelsea savunma hattını bir türlü geçemediğini izledik. Yani defans hattının önünde durmadan bir yay çiziyor ve topu kenarlara atmaktan başka bir şey yapmıyorduk. Ve sonunda da bir şekilde topu kaptırıp atakları heba ediyorduk…

İkinci yarıda Zico çok önemli oyuncu değişiklikleri yaptı. Etkisiz olan Kezman’ın yerine Semih ve Uğur Boral’ın yerine de Kazım girdi. 65. dakikada defans hattının arkasına müthiş şekilde sarkan Kazım muhteşem bir gole imza atarak bizleri sevince boğdu. 1-1 O anda kopan gürültü kulakları sağır edecek cinstendi.

Zico’nun bu hayati oyuncu değişiklikleri işe yaramış ve Fenerbahçe özellikle Kazım’ın olduğu kanattan dalga dalga gelmeye başlamıştı. Bu sırada tribündeki herkes acaba bir 2. golü atabilir miyiz düşüncesindeydi. Neden olmasın Fenerbahçe bunu daha önce de bir çok kere başarmıştı…

Beklediğimiz o muhteşem gol 81. dakikada gol silahımız Deivid’den geldi. 2-1 Bu gol o gece yaptığı hata için bir özür niteliği taşıyordu. Muhteşem bir füze Chelsea ağlarıyla buluşurken, Şampiyonlar liginde toplam 2 gol yiyen Chelsea, Fenerbahçe Stadında 8 maçta yediği golleri toptan yiyerek istatistik biliminin bazan yanıltıcı olabildiğini de kanıtlıyordu.

Bu golden sonra taraftarların “üç üç” diye tempo tutması acaba olur mu düşüncesine yol açsa da geriye kalan dakikalarda başka gol gelmedi.

Böylelikle Fenerbahçemiz bir destan daha yazarak, kendisine inanmayanları bir kez daha hayalkırıklığına uğrattı.

Chelsea gibi bir Avrupa devi karşısında hem de 1-0 yenik durumdan maçı 2-1 almanın ne derece zor olduğu konusunu sanırım tartışmaya bile gerek yok. Deplasmanda oynanacak akıllı futbol ile Fenerbahçe’nin yarı finale kalması içten bile değil…

Maçtan önce “bizler inandık” demiştik. Gerisi size kalmış demiştik… Sizler de inandığınızı gösterip bizim için bu maçı aldınız…

Teşekkürler FENERBAHÇE…

 
Toplam blog
: 13
: 330
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema bölümü mezunuyum. 27 yaşındayım ve blog tutmayı ..