Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '12

 
Kategori
Deneme
 

Bir Devlet Adamı'nın örnek yaşamından alınacak dersler... Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk

Bir Devlet Adamı'nın örnek yaşamından alınacak dersler... Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk
 

6. Cumhurbaşkanımız: Fahri Korutürk...


Yeni nesillerin, eski kuşakları hakkında yeterli bilgi sahibi olamamaları, onların suçu değildir.

Gençler, tarihteki erdemli atalarının hayat hikayelerini iyi okumalı ve bunlardan dersler çıkarmalıdır.

Değerli devlet adamlarının saygın tavırları ve eylemleri, tüm dünya uluslarına kültürel gelişim ve özgürlük yolunda ışık olmuştur...

Ebediyete intikal eden ve bugun hakkında milyonlarca öğrencimizin bilgi sahibi olamadığı erdemli devlet adamlarımızdan birisi de 6. Cumhurbaşkanımız : Merhum Fahri Korutürk' tü...

7 yıllıık görev döneminde, 8 hükümet kurulmuş; Boğaziçi Köprüsü O'nun döneminde açılmış; Kıbrıs Savaşı, Korutük  görevde iken gerçekleşmişti...

....

Bendeniz, O erdemli ve dürüstlük abidesi olan devlet adamının yaşamından, ibret alacağımız  küçük anıları, Ali Baransel'in -Bıçak Sırtı -isimli eserinden birebir alıntılarla aktarırken,- kısssadan hisse -mukabilinden kısacık -şahsi yorumlarımla- sizlerle paylaşacağım.

'' Bir musibet, bin nasihatten yeğdir .''

 Tarihinden ders almayan uluslar, tarihin acı sayfalarında geçen olayları, bir daha yaşarlar.

''Asil azmaz, bal kokmaz; kokarsa yağ kokar,aslı ayrandır. ''

Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanlığı süresince ve hayatının son demine kadar devletine büyük sadakatle bağlanmış ve yüce makamını şanlandıran tavırlarıyla birçok siyasetçiye de ibret alacakları dersler vermiştir.

.........                                                               

1.

' Babasının Moskova Büyükelçiliği yıllarında eğitimini İsviçre’de sürdüren oğlu Salah, Bahriye subayı olmak istemektedir. Bu yüzden Türkiye’ye döner dönmez Deniz Lisesi’ne girer. Dersleri çok iyidir. Ama geometri terimleriyle yıldızı bir türlü barışmaz. Bu yüzden ilgili dersten sınıfta kalır. O sırada Deniz Lisesi’nde iki yıl sınıfta kalanlar okuldan çıkarılmakta, bir de tazminat ödemek zorunda kalmaktadırlar.

Salah’ın okuldan çıkarılma olayı, Korutürk’ün Kontenjan senatörü olduğu yıllara denk gelir. O sırada Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Celal Eyicioğlu, Fahri Korutürk’e gelerek, "Biz böyle insanlar mesleğe girsin diye uğraşıyoruz. Ama okula girmiş, başarılı bir öğrenciyi çıkarmak durumunda kalmışlar. Olmaması gereken bir şey. Salâh’ın sınav kâğıdının bir kere daha okunmasını istiyoruz. Bunun için bir dilekçe verseniz," der.

Ancak Fahri Korutürk, Deniz Kuvvetleri Komutanı’na "Ben böyle şeyler yapmam!” yanıtını verir.

“Hiç bir zaman böyle bir şey düşünmedim. Bizim arkadaşlarımızdan Namık Taçkın vardı. Oğlu Erkut Taçkın (müzisyen) da böyle bir sebepten okuldan çıkarıldı. Namık bana geldiği zaman, kurallar nasılsa onun dışına çıkamayacağımızı söylediğimi hatırlıyorum. Şimdi bir arkadaşıma, bir meslektaşıma bunu söyleyip te sonra kendim böyle bir şey yapabilir miyim? Neyse tazminat tutarı veririz, başka yerde okur."

Böylece Salah, Deniz Lisesi’nden çıkarılacak, Korutürk de kendini yiyip bitiren oğlunu “Üzülme. Bunlar çok normal şeyler. Başka imkânların da var," diye teselli edecektir.'

* * *

Yorumum :

İşte,  'devlet adamı ile siyasi lider' olmak arasındaki ince çizgi  buradadır... Sadece siyasi gücü elinde bulundurmakla tanınan kişilerin, evlatlarını koruma ve kollama içgüdülerinin devlet çıkarlarının ne denli üzerinde olduğuna tanık olmuşuzdur.... Ben nedenle onlar, hiçbir zaman devlet adamı olamamışlardır.  Onlar yüzünden çektiğimiz sıkıntılar da tavan yapmıştır artık..

* * * *

2.

'Korutürklerin çocukları hiçbir şekilde resmi araçlardan yararlanmazlardı. Cumhurbaşkanı, onlar için kendi parasıyla Renault marka yerli bir araba satın almıştı. Bir şoför ve polis, Salah ve Ayşe’yi okullarına bırakır, akşama doğru onları alarak, Köşk’e getirirdi. Korutürk, bu arabanın benzin ve bakım masraflarını da cebinden öderdi. Osman ise işe kendi arabasıyla gider gelirdi.

Korutürk; ailesinin mutfak harcamalarını da, Cumhurbaşkanlığı’na ayrılan ödenekten değil, kendi maaşından karşılardı.

Çocuklar değil gazete ve dergilere konu olacak davranışlar sergilemek, Köşk’ün içinde bile ortalıkta pek gözükmezlerdi. Bu nedenle basın ve kamuoyu Korutürklerin kaç çocuğu olduğunu dahi bilmezdi.'

' Salah, SBF’yi bitirdikten sonra, meslek memuru olmak için Dışişleri Bakanlığı’nın sınavlarına girmişti. Sınav sonucunu bütün aile merakla bekliyordu.

O günlerde bir basın açıklamasını metninin onayını almak için Korutürk’ün odasına gittim. Yanında Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil de vardı. Korutürk, sunduğum yazıyı okurken, telefon çaldı.

Ahizeyi kaldıran Korutürk,
"Sizi arıyorlarmış, Sayın Çağlayangil," deyip ahizeyi uzattı.

Çağlayangil konuşurken üzgün ve tedirgin bir şekilde renkten renge giriyor, ağzından "Vah vah çok üzüldüm, efendim başka bir hal yolu bulunamaz mı, yeni bir imtihan hakkı tanınamaz mı?" sözleri dökülüyordu. Sonunda, karşısındakinden bir umut işareti almış olacak ki, biraz rahatladı ve telefonu kapattı.

Korutürk'ün meraklı bakışları karşısında durumu açıkladı: "Sayın Cumhurbaşkanım, biraz önce konuştuğum Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’ydı. Salâh maalesef giriş sınavlarında başarılı olamamış. Ancak zatıâliniz uygun görürlerse, bir formül bulup, bu işi halledecekler."Bu sözler üzerine Korutürk'ün cevabı kesin ve sert oldu:

"Sayın Çağlayangil, devleti yönetenler hayatının her anının hesabını verebilmeli, bütün tutum ve davranışlarıyla da vatandaşlara örnek olmalıdırlar. Salâh bir yıl sonraki imtihana daha iyi hazırlansın, üzülmeyin ne yapalım?"

*********

Yorumum :

Bu anıyı okurken mazi gözümde canlandı merhum Çağlayangil'in dıışişleri bakanı olduğu yıllarda fakültemi yeni bitirmiştim ve hariciyeci olmak arzusuyla dışişleri bakanlığının düzenlediği 'katiplik sınavına katılmış;iyi dereceyle sınavı kazanmama rağmen Çağlayangil'den ve Demirel eşrafından  'Hamili Kart 'getiremediğimden ,mülakatta elenmiştim....Benim yerime kekeme bir torpillinin gönderilmesi içimi daha da acıtmıştı...Bu haksızlık nedeniyle, başta Çağlayangil olmak üzere o dönemim tüm sorumlularının ,öbür dünyada iki yakası  elimde olacaktır ...

* * *

3-

Osman Korutürk Anlatıyor;

Askerden döndükten sonra Dışişleri Bakanlığı’na giren Osman Korutürk, ilk yurt dışı görevi çıkana kadar Köşk’te kalmaktadır. Bakanlıktaki arkadaşlarından biri de Çetiner Karahan’dır. Osman Korutürk NATO Dairesi’nde, Çetiner Karahan Ekonomik İşlerde çalışmaktadır.

Osman Korutürk bir gün arabası bakımda olduğundan, iş çıkışında arkadaşına, “Arabam tamirde, beni atabilir misin?” diye sorar,

Çetiner Karahan "Tabii abi" der. "Sen nerede oturuyorsun?" Osman Korutürk, "Çankaya'da" deyince, "Ayıp ettin, zaten ben de orada oturuyorum" karşılığını verir. Arabaya binip, bulvardan yukarı doğru çıkarlar. Başbakanlık Konutu'nun bulunduğu kavşağa gelince, Çetiner Karahan'la Osman Korutürk arasında şöyle bir diyalog geçer:

"Sağa mı sapayım, sola mı?"
"Doğru gir."
"Dalga mı geçiyorsun oğlum, orası Cumhurbaşkanlığı..."
"Tamam işte, beni kapıda bırak, ben oradan yürüyerek giderim."
"Nereye yürüyeceksin?"
"Ben orada oturuyorum.”

Bu olay yaşandığında, Osman Korutürk ve Çetiner Karahan iki yıllık iş arkadaşıdır. Karahan arkadaşının soyadını bilmekte ama bunun, Cumhurbaşkanı’nın soyadıyla bir benzerlik olduğunu sanmaktadır...' ( Ali Baransel-Bıçak Sırtı )

********

Yorumum :

Nerden nereye geldik... Özal'ın ' Benim memurum işini bilir .'' zihniyyetiyle yetişen yeni bürokratlar  ve siyaset adamlarımız, kendi evlatları ve aileleri için 'Saçlarını süpürge ederek, büyük bir -aile resi vefa örneği -göstermişler ve göstermeye devam etmektedirler !..Bu felsefeyi şiar edinen ve devletin çok önemli, köşe başlarını işgal eden devlet adamları (?) bugün, ülkenin içinde bulunduğu refah ortamından da  acılı manzaralarından da pay sahipleridir.

At, binicisine göre kişner...

Bir devlet, yönetiminden sorumlu olduğu kişilerin, azim, yetenek, bilgi, cesaret ve ciddiyetlerine göre şanlanır ya da yerde sürünür...

*********

(Devam edecek )

*****************

Kaynak : http://www.kemahkalesi.com/default.aspx?pid=81964&nid=71809

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..