Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '16

 
Kategori
Deneme
 

Bir devrin sonu

Bir devrin sonu
 

Uzun, ağaçlı ve ıssız o yolun sonunda biraz şaşkın, çokça heycanlı itiraf etmek gerekirse biraz da buruk bir adımla girdim kapıdan içeri. İlk gözüme çarpan yer kütüphane oldu pek tabi. Biraz oturup kendimi dinledim, kitapların üzerinde parmaklarımı gezdirdim. Saatler olmuştu sanki bunları yapalı. Anneme döndüm ve tekrar denemek istiyorum dedim. Denedim de.  Kader mi denir yoksa tesadüf mü bilmiyorum bir sene sonra aynı gün gene aynı kapıda buldum kendimi ve bu kez heybemde sebattan öte bişey yoktu. Kabarık kıvırcık saçlarımla küçük bi kız çocuğu gibi kapıdan girişim, şimdilerde gözlerinin zerafetine aşina olduğum Miray'a uzaktan parıl parıl bakışım, ekibin esmer güzeliyle ilk tanışmamız bana yandan ve sıcak gülümseyişle ''Adım Betül'' deyişi, bir kaç dakika sonra kocaman cüssesi sarı saçlarıyla sınıfa girip bütün kızları dumur eden Utku'nun o sert bakışları, edebiyat ikinci sınıf terk olmasından mıdır bilemedim bi şair edasıyla sessiz sedasız bizi izleyip nerdeyse üç dönem sesini duyamadığım Apo, daha ilk karşılaşmamız da ''Ooo Malatyalı'' diyerek kocaman gülümseyen Safa, en cool haliyle ''noluyo yeea'' diyerek aramıza giren ve aslında şeker gibi bi adam olduğunu sonradan anladığım Melih, otobüsde ansızın yanıma oturup '' Eee yolculuk nereye'' diyerek konuya giren ve şimdilerde başka bi adam olduğunu mutlulukla anladığım Sedat, kızıl bi fırtına gibi aramıza girip hepimizin en kısa zamanda içine sinen Çiğdem, adından önce tam burslu oldğunu öğrendiğim temiz mi temiz adam Anıl, daha adını sayamadığım ama görüntüleri ve anılarımızın gözümün önünden gitmediği bir sürü altın gibi insan. Neler kattılar bana ne çok sevdik birbirimizi, Avrupa Meslek Yüksek okulunun ilk radyoloj öğrencilerinden buruk bi veda var şimdi İstanbul otogarlarında. Her birinin izi kaldı bu şehrin duvarlarında. Biraz heycanlı biraz buruk biraz da korkağız bu günlerde, aşklarımız, mutluluklarımız, sevinç ve mutluluklarımız sindi bu şehire. Kaderin Türkiyenin dört bir yanından getirip aynı masaya oturttuğu bu bi dolu insan için hazırladığı daha neler olduğunu bilmiyoruz. Umut var içimizde sevinç var üzüntü var turuncu mavi hayallerimiz var kan kırmızısı aşklar var, biz varız. Hiç unutmayacağım geçen seneleri, gülüşlerimizi, ağlamalarımızı, heycanlarımızı, o ıssız yolda kollarımı açarak '' Ben Zasyazar'' diye bağırışımı bana destek olurcasına tekrarlayışınızı, aynı sofrada bölüştüğümüz yemekleri, her sıkıntımda koşup yanınıza gelişimi, çimlerin üzerine koşup birbirimize yaslanışımızı, birbirimizin omuzunda uyuyuşumuzu, bütün hayallerimde destek olup saatlerce anlattığım halde bıkmadan dinleyişinizi asla unutmayacağım. Biliyorum hiç eskimeyecğiz, inanıyorum hiç unutmayacağız. Yazacak o kadar çok anı o kadar çok duygu var ki kalemimde biliyorum okurken aklınıza gelecek hepsi ve böylesi bence daha heyecan verici. Kalbiniz altın dolsun, kuşlar konsun yolunuza, o elini sıkı sıkı tutuğunuz insanlarla şekillensin rengarenk hayalleriniz. Sevgiyle.

 

 
Toplam blog
: 24
: 365
Kayıt tarihi
: 02.01.15
 
 

Kim olduğumuz ne olduğumuz önemli değil. Kimi mutlu edebildiğimiz, kimin sorunlarına çözüm bulabi..