Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Carolina Isolabella Özgün

http://blog.milliyet.com.tr/carolinaozgun

18 Eylül '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Bir dileğim var...

Bir dileğim var...
 

Gecenin bir saati başlıyor serüven…

Dışarı çıkmak isteği bu, dolan zamanı nihayetlendirme arzusu, sıcak ve korunaklı yerden soğuk ve tehlikeli bir yere çığlıkla doğma isteği. Neler olacağını az çok bilerek, hissederek…

Annesine gelişini müjdeleyen sancı dolu anlarda, doğmak mı geri dönmek mi kararsızlığında bocalarken, bir sevgi bekleyişi ile ona ihtiyacı olunduğunu hissederek, bir anda hayata eğilip tarihten bir güne merhaba deyiş ve işte dünya…Tarih 18.09.1974…

Boynuna dolanan ve belli bir süre nefes almasını engelleyen kordonla doktorun kucağına düşen küçük bir kız, doktorun dolanan kordonu çıkarışında bu kısmet demesi ve o an okunan ezan sesiyle dünyaya ilk çığlığı attırılan küçük bir bebek… Etrafı gören, renkleri hala bugün hatırlayan ve ilk iş dönüp annesinin gözlerinin içine bakan küçücük bir kız… Sonrasında oksijen çadırından ona gelip bakanlara belli belirsiz göz kırpışları ve geldiği yerin bilincinde olarak dünyaya adaptasyondaki ilk saatleri…

Küçük eller, gökyüzü, annesinin saçları, babasının sarılışı, odasının perdeleri en çok gördükleri… Hayatında en çok yer edenler… Hala bugün sabahları uyanışında ellerine bakışı, kollarını kaldırıp parmaklarını zarifçe oynatması…

Kim bu kız, kendini hala hiç büyümemiş hisseden küçük kız, artık küçük bir kadın belki ama hala o içindeki masum kızla bir olan o küçük kadın, kim?.

O benim’

Ben kimsem?

Kim bense?

Bugün benim doğum günüm, bugün hayatıma doğduğum aynı gün… Aynı sabah ama ayrı zaman… Farklı bir kimlik ama aynı kişilik, bir olmuşluk ve çokluk… Senelerin yorgun ruhu 33 yılı değil, asırları aşkın bir ruh.. Çağ gibi, asır gibi, ezel ebed gibi, sonsuzda kayıp an gibi…

Ben o çocuğum, sevgi ile büyütülmüş, emek verilmiş, kollanmış ve olgunlaşmış… Bir dönem en mutlu çağını, bir dönem en mutluluk çıkarılması gereken çağını yaşamış küçük kız… Babasını kayıp ettiğinde yalnızlığının gücünü içinden çıkaran kız… Hayatına girip, çıkan rolleri izleyen, bakar olan, merakla oyuna katılıp eğlenceli kılan kız… Zor dediği kor oyunlarda hayatla yoğrulmuş, sevdiklerinle coşmuş, oyun oynamaktan sıkılmamış, özgürce kırlarda çığlık atarak koşmaktan bıkmamış, kimi zaman asi, kimi zaman uysal o küçük kız…

Hızlı geçen slaytlardan anları odaklayıp arşivine almış yıldızları…

Sarmış, sevmiş tüm insanları…

Anlamış, eksilmemiş, çoğalmış yaşları…

Gelişmiş, büyümüş, değişmiş yazgıları…

O günden bugüne değişen sadece anlar oldu, yaşananlar, yaşatılanlar, az ya da çok benzediler birbirlerine, yaşamın rutin halleri, aşklar, tatlar, gelişimler, öğrenilenler, her şey ve her şey ….

Artık kendini anlatmaktan yorgun ve gevrek kalp… Yazmak istenenler bile yazıya dökülemeyecek kadar doygun… Bir akmak isteği var içte ama ne klavye ne kalem yeterli değil özde bağırıp çağırana… Değişen, değişken bir sabitelikte bu kız… Her an ve her an eklenen yeni bir şeye yetişmeyi çoktan unutmuş sadece hissedişlerde yaşar halde… Bunun adı, kelime karşılığı olmasa da belki en yakın söz aşk halinde olmak… Tüme ve bütüne, derin sadece derin bir algılayış ve yaşayışla… Tok, gönül tok… Özde saklanan artık ışırken kendi saklanmak istemekte… Saklanacak yer yok, çünkü her yer ışık, her yer ışık…Kalp bir arı kovanı, her yerde bal, her yerde petek, her yerde çalışan bir denklem…

Bir doğum günü yazısı yazmak isterdim kendime, istedim, oysa başka başka aktım yine benliğime… Çok değil, az değil, değil de değil… Çarpma değil, bölme değil, çıkarma değil, olsa olsa toplama… Artan bir şey, çoğalan, hiç azalmayan bir kaynak bu… Gürül gürül… Çağıl çağıl…

Belki teşekkür etmek lazım, evet belki de…

Öncelikle çekirdek aileme… Sonrasında sevgili eşime… Daha sonra da dostlarıma, arkadaşlarıma ve herkese…

Annem; iyi ki seni seçmişim anne diye. Sen beni ben yapan hep örnek aldığım harikulade bir kadınsın. Kendi doğrusunda yaşayan, kişilikli, cazibeli, bilgili, bilge ve annesin… O bana sevgi yakan yıldız gözlerin kalbimde hep… O beni benle bırakıp hiç müdahale etmeden beni gururla izleyişin, sevginle her dem büyütüp sarışın… Ne desem ki annem, annemJ

Bir de hep ayaklarımı sevişin, hatta onlara şiir yazışın, Japon ayaklı kızım deyişin, saçlarımı okşayışın, ne yaparsam yapayım sana her sırrımı açabilişim, aramızda anne kız olmanın ötesindeki sıkı dostluk.. Birbirimizi hiç yargılamayışımız… Annem, annemJ.

Seni seviyorum, beni büyütmeye devam etmene teşekkürlerim.

Babam; güç kazanmamı sağlayansın. Hayat verensin, beni eğiten, seven, kollayansın. Nerde olursan ol babamsın, seni seviyorum, özlüyorum. Seni olduğun gibi biliyorum ve kabul ediyorum. Bana hayatı anlatışını unutmuyorum, uyarılarını, nasihatlerini, bugün bile hepsi kulağımda. Varlığına teşekkür ederim.

Kardeşim; anneliği ilk sende tattım küçük cadım. Kolladığım, uzaktan kontrol ettiğim, sevdiğim, büyüttüğüm küçük aşkım. Beni yaramazlıkların ile çıldırtan o zeki ve çılgın yanların yok muJ, seni ne denli sevdiğimi nasıl anlatsam ki… Yetmez yürek yetmez… Benim dostum, kardeşim, çocuğum, akıl danışmanım. Her şeyim…

Teşekküre başlayınca sonu gelmez elbet, sevgiyi anlatınca da… Bir çok kişi, bir çok dost, arkadaş, vs.vs.. Kısaca ben evrene, tanıdığım, tanımadığım, bildiğim, bilmediğim herkese, tüm varoluşa teşekkür ediyorum. Her şeye ve herkese, bana emeği geçen, geçmeyen, en kötüden en iyiye teşekkür ediyorum. İlâhi sisteme, ve yeniden HER ŞEYE ve HERKESE…

Doğdum, her sabah doğdum, her gece öldüm…

Dirildim her sabah dirildim, her gece yeniden öldüm.

Bugün bir şey farklı hissettirse de yine öleceğim ve yine dirileceğim…

Bu oyundan hiç vazgeçmeyeceğim…

Uçsuz bucaksız sahildeyim

Kumdan zerreleriyim

Okyanusa bel vermedeyim

Med cezirlerle suya çekilmedeyim

Bir zaman toprakken şimdi su mevcesiyim

Birazdan buharlaşıp gök damlaları olacağım

Sonra yukardan yeniden aşağıya yağacağım

Bitmeyen oyunda yeni oyunlara koşacağım

Bugün benim doğum günüm.

Bir dilek hakkım var, dileğimi haykıracağım…

Tanrım, hepimizi ışığınla aydınlatmaya devam et, tüm insanlık ve varoluş için en güzel dileklerim… Sadece bunun için… Sırrı almada, onu bilmede, onu yansıtmada ve paylaşmada birleşsin dünya, güzel, barış ve sevgi dolu AN’da. Hep birlikte…

İyi ki varız, iyi ki …

18.09.07

Carolina Isolabella Özgün

 
Toplam blog
: 144
: 676
Kayıt tarihi
: 21.09.06
 
 

İstanbul'da yaşayan bir levantenim, yeni özler, sözler, gözler tanımayı, farklı bakış açılarını p..