Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '09

 
Kategori
Hukuk
 

Bir dilekçenin serüveni

Bir dilekçenin serüveni
 

19.07.2008 Karamürsel'de görünümü engellenen bizim ev ve inşaat yapılan arsa


Bu bloğumu hiç de azımsanmayacak 4462 gibi bir sayıya ulaşan değerli Milliyet blok ailesinin ilgilerine ve bilgilerine sunuyorum. Ulaşılan bu sayı Türkiye ortalamasının çok üzerinde, yüksek bir kültür düzeyini ifade etse de, aramızda haksızlığa uğramayan bir kişi var mı acaba diye düşünüyorum?

Kişilik hakları zedelenenler arasında yalnız bizler değil, çok iyi yetişmiş donanımlı, güçlü ve duyarlı insanlar olduğu gibi, köşe yazarlığı yapmış ünlüler de var. Her birimiz şu veya bu şekilde mutlaka devlet gücünü kullanan birilerinin veya özel sektörde bir patronun keyfi ihanetine uğramışızdır. Bu haksızlık, temel hakların veya kamu menfaatinin ihlâl edilmesi biçiminde olacağı gibi, çoğu zaman bir yönetici, bazen bir öğretmen veya akademisyen, hatta gizli bir yarış içinde olduğumuz arkadaşımız tarafından da yapılmış olabilir. Genelde kitlesel anlayışla yönetilen kalabalık grupların daha çok istismara uğrayacağı düşünülürse, okullar, siyasi partiler, kalabalık iş yerleri haksızlığa maruz kalmaya en uygun ortamlardır. Rekabet veya çıkar çatişması doğacak ihtilafa yol açıp, hak arama yoluna başvurma nedeni olabilir. Geçmişte toplumu cephelere ayırıp yandaş kayırmacılığı yapanlar yüzünden, seçimle iş başına gelen meşru iktidarlar güç kullanılarak el değişmedi mi? Her ne kadar ele aldığım konu ile özel bir sorunumu açığa vurmuş olsam da, bu yazıma sizleri de ortak ederek, önemli bir sosyal yarayı okuyucuların dikkatine sunmak istiyorum. Hareket noktamı değerli blok yazarı arkadaşımız Sayın Mehmet Sağlam’ın bir önceki bloğuma yaptığı yorum oluşturdu. Kendisine tamamen katıldığımı belirttiğim önemli tespitinde, ”Bu ülkenin insanları şikâyet gücünü kullanmadan eriyor maalesef.” diyordu. (http//blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=161859)

Haksız da sayılmazdı doğrusunu isterseniz. Anayasa’nın dilekçe hakkını düzenleyen 74. maddesi ve 25269 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, vatandaşlara temel haklarını koruma yolunu açmıştır. Ayrıca özel kişiler ve tüzel kişiler tarafından haksızlığa uğratılan bireylerin dava açarak hak arama yol ve yöntemlerini gösteren Anayasa’nın 36. maddesi ve diğer kanunlar da temel hakların korunmasına imkân tanımaktadır. Hak arama özgürlüğünü ifade eden Anayasanın 36.maddesinde; “ Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir…”şeklinde ifade edilmiştir. Ancak, kuralların yasalarda gösterilmesi hak aramak için yeterli değildir. Sistemi sağlıklı işletmek ve yasaların uygulanmasına fırsat tanımak için, diğer bir ifade ile hukuk devleti özelliklerine sahip bireyler olabilmemiz için, vatandaşlık haklarımızı iyi öğrenip hukuku kurum ve kurallarıyla çalıştırmaya yardımcı olacak cesarette olmalıyız. Temel haklarımızdan biri olan hak arama özgürlüğünü hiç kimseden korkmadan sonuna kadar kullanmalıyız. Ülkemizde kaç kişinin bu yollara başvurduğuna dair elimizde henüz istatistiksel doneler yok. TBMM dilekçe komisyonuna yapılan başvurular da büyük bir yekün teşkil etmemektedir.Fakat hak arama konusunda Batı ülkelerinden çok daha geride olduğumuza kuşku yok. AB Temel Haklar Bildirgesi'nin bütün AB ülkelerini kapsaması, bu hakların kullanılması ve korunması bakımından çarpıcı bir örnektir.Konunun sosyolojik derinliği bizi şu anda ilgilendirmiyorsa da, Ergenekon ve Susurluk benzeri oluşumlar, demokratik hakların kullanılması konusunda toplumsal çekingenliğe, korkuya ve yılgınlığa yol açtığı gerçeğini de göz ardı edemeyiz.

Batı insanının duyarlığını göstermesi bakımından Berlin’de yaşadığım ilginç bir olayı aktarmak istiyorum. Bir gün mühendislik stajı yapmakta olduğum firmaya bir kamyon malzeme getirir. İnşaat alanına girerken cadde kenarındaki ıhlamur ağacının dış kabuğunu zedeler. Bu olayı gözleyen yan binadaki yaşlı hanım ilgili birimi haberdar ederek, ağacın tedavisinin yapılmasını sağlar. Ağacı yaralayan sürücü de yaptığı kusurdan ötürü para cezasına çarptırılır. Çevre duyarlılığını anlatması bakımından ilginç bir örnek, değil mi?

Dilekçenin konusunu oluşturan unsurlar

Küresel ekonomik krize rağmen, son günlerde Karamürsel’de büyük bir inşaat furyası başladı. Hem de logosunda çay amblemi olan, Başbakan’ın hemşerisi Güneysu İnşaat öncülüğünde deprem bölgesinde sürdürülüyor. Tam da yerel yönetim seçimlerine kısa bir süre kala. Dileğim kaçak yapılanmayı özendiren bir seçim yatırımı olmamasıdır. Depremde yıkılmış veya yıkılmasına karar verilmiş birinci derece ağır hasarlı binaların arsaları üzerinde devam ediyor yapılaşma. Bu arsalar, deprem sonrası dönemde yeni imar yönetmeliğine göre üzerinde üç kattan fazla ruhsat verilmeyeceği söylenen, ancak vurguncular tarafından kat maliklerine verilen cüzi paralar karşılığında kapatılan arsalar. Bu gelişmeler karşısında Karamürsel’de evi olan duyarlı bir depremzede olarak, geçmişin üzüntülerini tazeleyerek yeniden yaşıyorum. Hem de kamu yararını ihlal edip, çevre tahribatına yol açan uygulamalar yüzünden, toplumsal ve bireysel mağduriyeti bizzat hissederek yaşıyorum. Devam etmekte olan inşaatlar arasında deprem öncesi imar izni alamayıp, şimdi imalata başlayanlar da var. Karamürsel’i Yalova’ya bağlayan ana yolun Yalova çıkış mevkiinde yer alıyor bu inşaatlar. Yolun altında, yani deniz tarafında “Pilaviç İnşaat Mobilya Teks-san Tic.Ltd. Şti.” inşaatı devam ediyor. Hemen onun karşısında, yolun üst kısmında da “Güneysu İnşaat” firmasına ait bina inşaatı var. Binaların her ikisinde de kalıpların yapımı ve betonların atılması ile yapım faaliyetleri büyük bir hızla sürdürülüyor. Mimari görselleştirme projesi daha izin alınmadan 6 ay önce inşaat mahalline yerleştirilmiş. Daire satışları reklâmi için mi, yoksa imar izni merciini etki altına almak için mi, bilinmiyor.

Görselleştirme projesinin arka plânında yer alan evimizi de gösteren resmi, şu anda yazının sağında izliyorsunuz. Ancak, yapılmakta olan binaların yakın geçmişte yürürlüğe giren deprem yönetmeliğinin içeriğine uygun yapılıp yapılmadığı bilinmiyor. Bu arsalara verilen imar müsaadelerinin yasalara uygun olup olmadığı konusunda ciddi kuşkular var. Ayrıca, imar izni verme yetkisinin ilçe belediyesinden alınıp, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi uhdesine verilmesini antidemokratik bir uygulama olarak değerlendiriyorum. Bu uygulamayı, kendi yöreleriyle ilgili kararlarda Karamürsel halkını saf dışı bırakan, siyasal katılım hakkını engelleyen bir faktör olarak niteliyorum. Bu nedenle de, deprem fay hattı üzerinde yer alıp yıkılan binaların arsalarına, nasıl imar izni verildiğine akıl sır erdiremiyorum. Üstelik de ağır hasar tespiti yüzünden yıkılanların yerine yapılacak binaların, deprem yönetmeliğinde belirlenen 2, 5 kat yerine, eskisinden daha çok katlı bina yapımına izin verilmesine şaşırıyorum.

İmalatı devam eden bu inşaatların ruhsatları, kontrol mercileri, ruhsatı veren makamla ilgili bilgi içeren hiçbir tabela ve levha da yok şantiyelerde. Verilen imar izniyle yapımı sürdürülen çok katlı binalarla çevrenin doğal güzelliği bozulmuştur. Böylece ön görünümü engellenmiş bir yöre sakini olarak, konuya müdahil olma hakkını kendimde buluyorum. Bu davranışı kamu çıkarlarını koruma adına her duyarlı vatandaşın yapması gereken bireysel sorumluluğun gereği olarak kabul ediyor, bunun için dilekçe ve bilgi edinme hakkımı kullanmak istiyorum. Yazacağım dilekçeyi de Milliyet Blok ailesinin bilgi ve değerlendirmelerine sunarak, hak arama özgürlüğünü özendirecek ve toplumsal duyarlılığı artıracak bir model oluşturmasını bekliyor ve diliyorum. Gelmesi muhtemel cevabı da siz değerli arkadaşlarımla paylaşarak, alacağım cevaplarla ortak hareket tarzımızı belirlemeye çalışacağız

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İnternet sitesine gönderilen dilekçe metni

Tapu kayıtlarında Karamürsel ilçe merkezi Pafta:30, Ada:359, Parsel:16 numaralı arsanın bitişiğinde yer alan ve imar mevzuatına aykırı olarak “Güneysu İnşaat” şirketi tarafından yapılmakta olan binanın imalatı devam etmektedir. Belediyeniz mücavir sınırları içinde Kayacık Mahallesi, Bekçi Rıfat Sokak Gümüş Apt. – Karamürsel açık adresi bitişiğinde yer alan ve imar yetkileri Kocaeli Anakent Belediyesi tarafından kullanılarak, adı geçen belediyeden imar izni alındığı söylenen şantiye, Karamürsel çıkışı Yalova yönündeki ana yolun sol tarafında yer almaktadır.

Yolun karşı sağ tarafında da, yani birinci inşaatla karşı karşıya, deniz tarafında yer alan ikinci bir inşaatın yapımı “PİLAVİÇ İnşaat Mobilya Teks-San Tic. Ltd. Şti.” tarafından sürdürülmektedir. Bu inşaat da deniz kenarında yer alması nedeniyle, doğal çevre güzelliğini bozduğu ve ön görünümü engellediği için, kamu yararını korumak maksadıyla bilgi edinme hakkıma ve dilekçe yazmama konu teşkil etmektedir. Temeli deprem öncesi atılmış ve yapımı durdurulmuş bu projeye de sonradan imar izni verildiğini devam etmekte olan yapım faaliyetinden anlıyoruz

Birinci arsa üzerinde daha önce zemin katla birlikte 5 katlı bir bina yer almakta iken, depremde ağır hasar görmesi nedeniyle bu bina yıkılmıştır. Yıkılan bina arsasının deprem fay hattı üzerinde yer alması nedeniyle, üç kattan fazla yapı izni verilmeyeceği gerekçe gösterilerek, arsa vurguncuları tarafından ortaklara cüzi miktarlar ödenerek kapatılmıştır. 7-8 ay önce arsa üzerine yerleştirilen ve tarafımızdan da fotoğraflanan mimari görselleştirme projesinden de anlaşılacağı gibi, iki zemin kat ve bir çatı katı ilâvesiyle imar mevzuatına aykırı olarak 6, 5 kat imar izni verilmiştir.

Ön görünümü engellenerek mağdur edilmiş duyarlı bir yurttaş olarak ve kamu yararını gözeterek bu iki binanın yapımını yasalara aykırılık bakımından durdurmak istiyorum. Yasal yollara baş vurma hakkım saklı kalmak kaydıyla dilekçe ve bilgi edinme hakkımı kullanarak, yeni belediyeler yasası, deprem yasası ve belediye encümen kararlarındaki hiyarerşik sıralamaya da dikkatınızı çekerek, aşağıda yer alan soruların cevaplandırılması için gereğini bilgilerinize arz ederim.

1.) —Deprem yönetmeliğine göre fay hattı üzerinde yapılacak binalara verilen imar izni kaç kattır? Fay hattı bahse konu arsaların neresinden geçiyor?

2.) —Kanunlar hiyerarşisine göre yönetmelikler belediye encümen kararlarından daha öncelikli midir?

3.) —Deprem nedeniyle yıkılan ağır hasarlı binalara verilecek imar izninde kat sınırlaması eskiye göre değişiklik gösterdi mi? Gösterdi ise, arttı mı, azaldı mı, yoksa aynı mı kaldı.

4.) —Dilekçeye konu olan her iki binanın ruhsat tarihi ve sayısı inşaat alanında görülebilir şekilde asılması gerekmez mi?

5.) —Ruhsat verilmişse ruhsatın tarihi ve sayısı nedir ve hangi merci tarafından verilmiştir?

6.) —Yeni belediyeler kanununa göre, yöre halkını doğrudan ilgilendiren kamu hizmetlerinin Anakent belediyesi tarafından yürütülerek belde belediyesinin devre dışı bırakılmasını, siyasal katılım hakkının kullanılması önünde bir engel olarak görüyor musunuz?

7.) —Yöresiyle ilgili ruhsat verilmesi hususunda Karamürsel Belediyesinin sizden bir talebi oldu mu



İstanbul, 20 Şubat 2009 Cuma




Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığ Geçici Başvuru No:1255

 
Toplam blog
: 72
: 1140
Kayıt tarihi
: 09.12.07
 
 

Rize merkez ilçeye bağlı Yiğitler Köyünde doğdum. Lise bitinceye kadar ilk gençlik yıllarımı geçird..