Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '14

 
Kategori
Felsefe
 

Bir doğum günü hikayesi mi yoksa ölüm hikayesi mi?

Bir doğum günü hikayesi mi yoksa ölüm hikayesi mi?
 

BİR DOĞUM BİR ÖLÜM


Bugün dünyaya ilk çığlığımı atarak geldiğimi bende varım artık diye ilan ettiğim gün. Dünyaya geleli 27 yıl oldu dile kolay 27 yıl. Bu rakamın 2 3 katını söyleyeceğim günler de gelecek ama şimdilik 27 rakamıyla devam edeceğim.
 
Birçok “iyi ki doğdun” gibi cümlelerle dünyaya gelişimin kutlanışıyla günüm geçiyor. Kimler kutlamış ne şekilde kutlamış diye bakıyorum okuyorum herkese cevabımı ise günün sonuna saklıyorum. Klasik bir “iyi ki doğdun” cümlesiyle veya başka daha farklı cümlelerle kutlanması yazan biri olarak ilgimi çekiyor nedense… Sözcüklerin sanıldığından çok şey anlattığından belki de…
 
Sözcüklerden başka bir şey daha dikkatimi çekiyor. Kutlamalara cevaplarımı gün sonuna saklayacağımdan sözcüklerden başka dikkatimi çeken yine bir sözcük olduğu kadar kavram da olan “doğum” üstüne odaklanıyor ilgim.
 
Doğum; yeni bir canın dünyaya gelişi ise ve kutlanıyorsa mutlu iyi bir kavram ve olay gibi ya ölüm, o yeni canın eskiyip yaşlanıp hastalanıp kaza falan geçirerek yok olması değil mi? Onu neden kutlayamıyoruz onu neden kötü olanmış gibi görüyoruz? Bununla ilgili bir şeyler yazmayı deneyeceğim.
 
Hep doğum olduğunu ölümün olmadığını düşünelim. Hastalıklar kazalar var olmaya devam etsin ama hiç kimse ölmesin. Mutlu olur muyduk? Bir hafta bir ay bir yıl belki daha uzun süre mutlu olurduk çok fantastik olmaz denen bir şeyin olduğu bir durum olurdu nasıl mutlu olunmasın…
 
Ya bir süre sonra sürekli artan bir nüfus artan iktisadi ihtiyaçlar yaşlanan ve hiç ölmeyen bakıma muhtaç insanlar ile yüzleşince hala mutlu olur muyduk ölümün yok oluşundan hala doğumu kutladığımız gibi ölümün olmayışını da kutlamaya devam edebilir miydik? Büyük konuşmayalım kutlayanlar olacaktır ama çoğunluk sanıldığı kadar ölüm, acı veren ani gelen olmasa keşke dediği bir şey olmaktan çıkacaktır.
 
Ölümün doğumun zıttı gibi ve ani acı veren bir etkisi olduğu ve hep olacağı şüphesizdir ama ölümün de doğum gibi kutlanması gereken bir şey olduğunu fark etmek gereklidir belki de… Eminim ki ölüm de doğumun zıttı insanların korkuyla beklediği mecburi son olmaktan bu etiketten yorulmuştur doğumla eşdeğer iyi bir yanı olduğunun anlaşılmasını istiyor olabilir… Ölümün olmadığı bir dünyada doğumların bile kutlanamayacak hale gelebileceğini anlamak ölümü mecburi son etiketinden kurtarıp kutlanabilecek bir olay haline getirmeye ne dersiniz? Doğum ile ölümü iki iyi dost yapmaya ne dersiniz? Aralarındaki düşmanlığa son vermeye ve böylece ölümlerde ağlamak yerine tepki olarak kutlamaya ne dersiniz?
 
Ben süper olur derdim zor olur ama süper olur derdim. Bunu başaran insanlar insanlıklarını aşarlar insanüstü olurlar derdim. Siz ne derdiniz? Denemeye değer mi? Yada düşünmeye başlangıç olarak…
 
YAŞAM GÜZELDİR HİÇ BİTMESİN İSTENİR İÇTEN İÇE AMA UNUTMAYIN HOMEROS'UN DEDİĞİ GİBİ ÖLÇÜSÜ KAÇTI MI EN GÜZEL ŞEYLER BİLE BIKTIRIR İNSANI...
 
Toplam blog
: 18
: 683
Kayıt tarihi
: 14.06.11
 
 

Kitap, psikolojiyle, felsefeyle, sanatla tiyatroyla hayatımın anlamını bulma uğraşıyla meşgul bir..