Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Bir doğum gününe dair

Bir doğum gününe dair
 

Bu ülkede yüz binlerce kadın ve erkek kendilerine bir şey hissetmeyen yüz binlerce kadın ve erkeği umutsuz bir aşkla seviyor ve bu yoğun tutkuyla dolu duygularına bir an önce karşılık bekliyor.
Aşkla bağlandıkları bu yüz binlerce kadın ve erkek onların bu yoğun sevgi ve ısrarlarından da bir yerde gizli bir zevk alıyor.

Ne tuhaftır ki kimse kendisini seveni sevmiyor, kendisini sevenin çektiği acıya aldırmadan yıllardır peşinden koştuğu o hayallerdeki aşkına ulaşmaya çalışıyor!..
Bu hangi gizli, mistik ya da kötü kalpli bir gücün bu insanlara oynadığı trajik oyundur bilmiyorum, ama bu umutsuz insanlık dramı yüzünden geceler ve gündüzler boyu bu olayın kurbanı olan insanların evlerinde, telefonlarında, boş caddelerde, sokak aralarında, kapı önlerinde, kefelerde, barlarda, arka odalarında, kimsesiz yataklarında… bu içine düştükleri çıkmazı konuştuklarını, sadece bunun acısını çekip, gözyaşı döktüklerini ve bu yüzden çevrelerinde, ülkelerinde, olup biten diğer şeylerle doğru dürüst ilgilenemediklerini, zamanını bu çaresizlik ve yalnızlık duygularıyla geçirdiklerini, hasretini çektikleri ve o bir türlü ulaşamadıkları, ama hayallerinde yaşattıkları sevgililerine ulaşabilmek için her çırpındıklarında biraz daha battıklarını biliyor, görüyor ve hissediyorum…

İşte bu yüzden sevdikleri tarafından sevilmeyen bu insanlar içine düştükleri bu durum yüzünden kimseyi doğru dürüst dinleyemiyor, her işi yarım yamalak yapıyor, eksik ve paramparça yaşıyor.
Yaşadıkları hayatı bir türlü doğru dürüst kavrayamıyorlar. Ve hep kendilerini haksızlığa uğramış hissettikleri için başkalarının çektiği acılara, sorunlara ilgisiz kalıyor, dahası böyle bir dünyada gerçek bir sevgi yaşanacağına inanmak istemiyor, yaşayanları ise kıskanıyorlar. Adeta ruhları, duyguları, içleri donuyor, katılaşıyor…

Oysa bu ülkede yüz binlerce insan sevdiği biri tarafından sevilmek ve onun kendisine sevgiyle bakmasına, onu şefkatle okşamaya ve okşanmaya öylesine aç ve muhtaç ki…
İşte bütün bu sefil yalanlarla, acılarla zehirlenmiş dünyayı gördükçe içimdeki aşkı, sevgiyi uyandırdığın için sana bir kez daha minnet duyuyorum. Sen olmasaydın ben daha ne kadar dayanabilirdim bu rezil dünyaya, bu acımasız hayata?.. İyi ki varsın ve iyi ki içimdeki o hiç dokunulmamış yere dokundun, iyi ki…

(2 yıl önce bugün yazdığım bir yazı… Resim, Wristcutters: A Love Story ‘bilek kesenler: bir aşk hikayesi’ filminden...)

 
Toplam blog
: 73
: 2878
Kayıt tarihi
: 17.02.07
 
 

1985 yılının bir Nisan sabahında (ki kendisi 15'i olur) sabah ezanından sonra (saat daha bizim kö..