Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '13

 
Kategori
Güncel
 

Bir Dünya Engelliler Günü daha geldi çattı.

Bir Dünya Engelliler Günü daha geldi çattı.
 

Geçen yıl bugünlerde yazdığım bir yazıyı okudum biraz önce.3 Aralık Dünya Engelliler Günü için yazdığım bir yazı

Bir Dünya Engelliler Günü daha geldi çattı. Geçen yılki yazımda 'Bir gün siz de engelli olabilirsiniz.' diye yazmışım.

Bu bir yıl içinde yaşımdan, yıpranmadan ve yaşam hatalarından bir takım ortopedik rahatsızlıklarım ortaya çıktı. Son bir aydır her gün hastanelere gidip geliyorum. Vücudumda  olmayan ortopedik arıza yok. Dizde menüsküs yırtığı, bacakta tendom iltihabı, bel omurunda daralma, boyunda fıtık, elde karpel tünel arızası. Adeta örnek bezi gibiyim. Hani ilk okulda örnek bezleri yapardık. Üstünde düğme, ilik, yama vs gibi dikiş çeşitlerinin tek tek sergilendiği kumaş parçaları. Bu ilkokuldaki dikiş dersinde yaptığımız ilk çalışma idi. İşte ben de ortopedik örnek beziyim. Ortopedik arazlardan her çeşidi mevcut bende.

Dolayısı ile bu bir yıl içinde yarı engelli olmuş gibi hisediyorum kendimi. Ve geçen yıl yazdığım yazıya eklemeler yapmak istiyorum.

Geçen yıl yazımda önümüzdeki yıllarda engelliler için yaşamın daha kolay olacağını  temenni etmiştim. Sanırım bu sadece temennide kaldı. Zira kolaylaşan bir şey olmadığı gibi bir yığın daha zorluk eklenmiş engellilerin yaşamına.

Örneğin ben her gün evimden 150 metre uzaktaki bir kliniğe fizik tedaviye gidiyorum. Bu arada başka tetkikler ve dizime bir takım iğneler de yapılıyor. Klinikten çıkıp eve gelene kadar atlattığım tehlikeleri saysam şaşarsınız. Ara sokaklarda bile hiç durmayan, son hızla adeta E5 hızı ile gelen araçlar karşıdan karşıya geçmeyi imkansız kılıyor. Dikkat edin ana cadde demedim. Oralarda hiç değilse ışık var yayalar için. Ben elimde şemsiye 5 metrelik yolu geçmek için 10 dakika bekliyorum yolun bir diğer tarafında. Hani bir araç durup yol verse, arkasından gelen onu sollayıp sizi ezmek için canavar gibi geliyor. Hiç bu yaşlı kadın yolun kenarında ne bekliyor, duralım da yol verelim, evine uılaşsın diye düşünen sürücü yok ne yazık ki. Hani otobüs yolu falan olsa otobüs bekliyorum sanacaklar ama bildiğiniz ara sokak.

Kaldırım yüksekliklerini söylemeyeceğim artık. Kaldırımların biraz düzleştiği yerler de ne yazık ki otomobil park yeri haline gelmiş. Geç geçebilirsen.

Ya yolda son hızla  giden yayalara ne diyeceksiniz. Gören de ne çalışkan milletiz, herkes bir yere yetişmek için acele ediyor diyecek. Çalışma saatleri içinde yaya kaldırımında 10 km hızla giden bir yaya, Rüzgarından yıkılıyorsunuz zaten. Sokaklarda bakıyorum bastonları ile dolaşan yaşlılar, çocuklular, koşan yayalar onlara yol vermek yerine onları devirerek uçuyorlar adeta.

Klinikten çıkıp 100 metrelik yolu kazası belasız geçip evime varınca kendimi, çok mutlu addediyorum. Ya bir de gerçek engelli olsam, hastanem 100 metre ilerde değil de üç vasıta uzaklıkta olsa ne yapardım diye de düşünüyorum. Sanırım o zaman en iyi çare sokağa çıkmamak.

İşte ülkemizde engelli yaşamından ufak bir örnek. Engelllileri anlayalım, onların yaşam hakkını kabul edelim.

Herkes bir gün engelli olabilir. 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..