Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

24 Kasım '13

 
Kategori
Güncel
 

Bir elmanın iki yarısı

Sen kalk; Taksim ve Gezi Parkı eylemleri sırasında ülkede olan bitenler kayıtsız kalamayan tüm ülkeleri “iç işlerimize” müdahale ediyorlar diye suçla,

Sonra da Mısır’da ayak oyunlarıyla “seçtirilen” birini devirdiler diye önüne geleni aşağıla ve devrilen lider Mursi ’den taraf olduğunu yüksek seslerle dillendir ve kendini h Osmanlı İmparatoru sanarak Mısır’ın iç işlerine karış…

Deriz ya hep “bizim elimiz de armut toplamıyor” diye…

Ve Mısır halkı ve yönetenleri de bugün aynısını söylemişler.

Bu kadar patavatsızlığa kendini beğenmişliğe daha fazla dayanamamışlar ve ilişikleri büyükelçilik düzeyinden maslahatgüzarlık seviyesine düşürmüş ve açıkça Mısır büyükelçimizi şutlamışlar…

Bu durumda ne beklersiniz büyük devlet adamlarından?

Makul ve mantıklı davranarak asırlara dayanan tarihsel dostluğa zarar gelmemesi için kalıcı ve kesin çözümler üretirsiniz değil mi?

Ne gezer efendim ne gezer;  

Gökten “zembille inen” cumhuriyet tarihinin en yetersiz ve bencil Dışişleri Bakanı; yeni Osmanlı hayaliyle yatıp kalkan Ahmet Davutoğlu misilleme yaptıklarını söylemiş göğsünü gere gere…

***

Bağımsız ve tarafsız olması gerekirken AKP’nin hem noteri hem de Bakanı gibi hareket eden ve bundan zerre kadar beis duymayan; Türkiye’nin ilk ve tek Cumhurbaşkanı olarak Başbakan RTE tarafından resmen atanan, hepimize de halkın seçimi diye yutturulan Abdullah Gül;

Böyle olacağı daha ilk günde belli olduğu halde bugüne kadar kılını bile kıpırdatmamasına bakmaksızın; “Umut ediyorum ki ilişiklerimiz en kısa zamanda rayına oturur, Türkiye ve Mısır “bir elmanın iki yarısı” gibidir” demiş…

Ve eklemiş; “Mısır’da olağanüstü bir durum var, umut ederim ki Mısır en kısa zamanda demokrasiye kavuşur…”

Yahu sizler hangi dünya da yaşıyorsunuz?

Mısır’da bugün gelinen nokta bizim bir türlü içimize sindiremediğimiz “demokrasi ve özgürlüğün” en tepesindeki yerdir.

Mısır halkı kendilerinin başına zorla atanan, seçim oyunlarıyla seçtirilen,  ABD uşağı birini reddetmiş, kendi ordusunun duruma el koymasını meydanlarda haykırmış ve ordu da “kansız” bir şekilde yönetime el koymuş…

Bugün devrik liderin tüm foyaları ortaya çıkmış, Mısır mahkemeleri en demokratik yargılanma hakkını tanımış ve yargılanmaya başlamış…

Başbakan “uçmuş” diyorum ya cumhurun reisi olduğunu unutan Cumhurbaşkanı ise “külliyen uçmuş”

Asıl Mısır ile Türkiye değil;

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül “bir elmanın iki yarısı”

 *** 

Elmanın bir yarısı Cumhurbaşkanı olarak;

Nedir bu ülkedeki adaletsiz gelir dağılımı,

Nedir bu aşırı kadrolaşma ve polis devletine gidiş,

Nedir bu kadar büyük ve ağır borç, kim ödeyecek bunları,

Nedir bu dış ülkelere bağımlılık,

Nedir bu bencillik nedir bu ayrımcılık ve bölücülük,

Nedir bu yazboz tahtasına dönen eğitim anlayışı,

Nedir bu eşkıya ile işbirliği nedir bu Cumhuriyetin kurucuları ile kavga,

Tıpkı öbür yarısı gibi Taksim ve Gezi Parkında eylemlere katılanlar da bizim çocuklarımızı halkımız,

Demiş mi bugüne kadar,

Öteki elmanın yarısı koskoca Mısır halkının tercihine haksızlık, taraf olmuş saygısızlık yapmış umurunda olabilir mi?

***

Bugün Trabzon da konuşmuş elmanın öbür yarısı beyefendi; söylediklerinin hemen hepsi bu ülkenin paramparça olduğunu her an patlamaya hazır bir bomba gibi gerildiğini halkı ve ülkeyi bu hale getirenlerin kendileri olduğunu açıkça göstermektedir…

“Yaptıklarımız yüzünden  “ülke bölünür” dediler bize, hani ülke bölündü mü?” Diye konuşuyordu az evvel, televizyonlarda…

Nedense aklıma Yugoslavya geldi, Avrupa’ nın en gelişmekte ve en eski devletlerinden biri olan bu ülke bu günkü durumuna gelene yani paramparça olana kadar, yaklaşık 15 yıl tıpkı bizde olduğu gibi “iktidarların” dayatmalara ayrımcılığa sahne oldu ve sonuçta milyonlarca insan katledildi ve birden çok ülke çıktı, pardon çıkarıldı (?) içinden…

Ve ne yazık ki ülke olarak bizler de bu tür oluşumların giderek arttığı bugünler de bu ülkenin başına gelecek bilecek en kötü sonuca yani yalnızlığa, dışlanmışlığa doğru gidiyoruz.

İktidarın son yıllardaki tutumu yüzünden ne Avrupa da ne de komşularımız arasında neredeyse dost olduğumuz hiçbir ülke kalmadı etrafımızda…

***  

Neyse ki elma ve iki yarısı da benim değil…

***

Madem konu “elmalardan” açıldı…

İçeriği de “vatandaş” olgumuza bire bir uyduğu için ve sırası gelmişken bu güzel Pazar akşamında bir fıkra ile veda edelim dostlara;

Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede "Adem ve Havva Cennet Bahçesinde"  isimli tablosunun karşısına geçmişler.

Alman;

- Şu vücutların mükemmelliğine bakın. Adem ile Havva Alman olmalı…

Fransız;

- Havva ne kadar dişi, Adem ne kadar erkek, bu kadar da seksi olduklarına göre Fransız olmalılar. ,

Türk;

- Yok, öyle bir şey, bunlar kesinlikle Türk’tür.  Baksanıza, üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek de yok,

Ama zavallılar halâ kendilerini cennette sanıyorlar!

***

İyi akşamlar mutlu tatiller olsun efendim…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..