Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '20

 
Kategori
Anne-Babalar
 

BİR ENKAZIM YOKLUĞUNDA

BEN BABADAN İLERİ BİR OĞULDAN GERİ KALAN BİR ENKAZIM YOKLUĞUNDA

 

Bir isim kalıyor insanın icinde. Bir isim işte , tek başına merkezi kalbinin. Nerede görsen, nerede duysan, nerede aklına düşse, kac zaman geçse de için titriyor. Gözlerini göremesen de biliyorsun sol gözünün altındaki kırışıklığı, kirpikleri uzun, gözleri en güzeliydi. Elleri, parmakları, her şey net, her şey aklında hâlâ. Her şey o isime odaklı. Geleceğin orada kayıp, orada saklı, o uzak, o yıkık, o virane tarihe gömülü hayallerin, özlemlerin…

Zaman;
Bazen düşünüyorum da Ne çabuk geçti. Çocukken Eskittiğim ayakkabıların desenleri aklımda hala, elinde oklava beni kovalayan bir ana profilimizde olmadı hiçbir zaman çünkü şefkatin kucağında hamurlanmıstı mayamız, yoksunduk ama çocukken hiçbir şey ifade etmiyordu bunlar.

Yıllar geçtikçe hep yeni tatlar, yeni acılar yaşadık. Kimisi vurdu geçti. Kimisi bir kurşun misali sıyırdı. Mutluluklar hep kalıcı olsaydı keşke ama olmuyor işte. Ve gün geldi yaş oldu dolu dolu on yedi ve ben o yaşta tatmıştım o kelimelere dolmayan acıyı, sancıyı. Bir vefat bu kadar mı? vururdu ya hu! insanı. Yıllarca, arkamda duran adam, en lazım olduğu çağlar da yoktu, kaymıştı avuçlarımdan. ilk günler hatta yıllar da hiç unutamadım o büyük dalları olan çınarı, lakin zaman geçtikçe yaşam onu da unutturdu zaman zaman. Gözümden dökülen yaşlar dudağım da kurudu kimi zaman, bazen düşünüyor insan; “Ya babam şimdi olsaydı ne önerirdi” diye. arabam bozulduğunda, bir işe başladığımda, yada bir kıza vurulduğumda. Babamın fikrini almak içimde hep ukte olarak kaldı. Kimisi babasına sarılmaya çekinirken. ben ona soru sormayı, ondan akıl almayı bile özledim. İnsan bunu özler mi ya! dersiniz. Özlüyor arkadaş insan bu kadar basit şeyleri bile özlüyor. Kırkına  merdiven dayadığım yaşlarımda, gelen çağrılar da “babam” yazmayışını bile öyle bir özlüyor ki; bırak aşkı, sevgiyi insan ter kokan baba gömleğini bile özlüyor. Özlem öyle birşey ki, zaman geçtikçe babanızlaşıyorsunuz. Onun gibi konuşuyor, onun gibi çay yudumluyorsunuz, özlem size bunları öğretiyor. Ne garip bugün insanlarım atam ‘ATATÜRK’ için yas içindeyken ben hüznümü ikiye katlıyorum. Haklısın adamım her zaman dediğin gibi bu ülke bir atamın birde senin kıymetini bilemedi işte. Erkekler ağlamaz derler ya hani genelde, erkek ağlar da öyle harbiye ağlamaz. Yatağına baş koyduğunda nasıl bir sevgili geliyorsa aklına, hatıra da kalan bir baba gelince de hüngür hüngür ağlıyor. Hatta kimseler duymasın diye dişlerini bile sıkıyor erkek adam. Çoğu zaman bir baba gibi kokmak istiyor insan güven, sadakat ve sevgi misali. Derler ki; “Ananın duası, babanın bedduası”. Ben ise

Binlerce bedenin parçaları ile beslenen kuru otların arasından geçip sana geldim.
Yine seninle doldurdum içimi, senin bitmeyen ve dinmeyen acınla..
Baba olmak ne zormuş dedim sana, omuzlarıma binen onca yükün altında ezilmek değildi bana bu cümleyi kurduran. Göz yaşımı  baba vasfını taşıdığım insanlardan gizlemekti. Senden kalan bu toprak mi bize diye sordum sana cevap vermedin .
Kaç yüzyıl insanlar bu gerçekle yüz yüze iken, ben niye bunu kabul görmüyorum bilemiyorum.
Çevremdeki insanlar bir görevcesine dua kitaplarını kapatır kapatmaz kendi dünyalarının moralitesine dönüyorlar.
Peki ya ben hangi gezegenden meteor yağmurunda kaldım da onlar gibi olamıyorum. Neden içim soğumuyor yıllardır.
Koca bir insan oldum aklar düştü saclarıma ve hatta sakalıma lakin ben halen senin küçüğün gibi sızlanıyorum o küçücük istirahatgahında gördükce seni. Aldırma işte sen bana Ruhum acımadan çekiliyor bedenimden, korkuyorum baba, seni orada bırakıp kaçmak ve aynı anda seninle orada yaslanmak istiyorum.
Bu iki düşünce içinde kalıp zorla çıkarılınca oradan kızıyorum kendime sana ve ölüme . Pişman olduğun oldumu senin de benim yaşımda iken ?
Yada her şeyi bir çırpıda silmek, her gözyaşından sonra hiçbir şey olmamış gibi yaptın mi baba?
Her gelişimde böyle zayıflık içinde ağlamak hoşuma gitmiyor ama olmuyor işte.
Belki de  hayata karşı en güçlü en acımasız  denilen benim çocukların arasında, ama bir bilseler şu halimi ..
Bilmediğim isyanlar geliyor dilime ve hiç bilmediğim  dilde ağıtlar yakıyorum sana.
Hiç tanımadığım ama seninle aynı ismi taşıyan insanlara bakıyorum ,aynı yanılgıya düşüp seni özlüyorum.
Neyse ..
Hayatimin en yüce adamı yine eve gidip baba olma vakti.. Yine ve yeni hoşçakallar bırakıyorum sana ,yanına her gelişimde dilimden düşüremediğim o sözlerimle ayrılıyorum huzurundan dile kolay kaybolup giden sensiz 19 yıl ve ben yaşadım çocukluğumu hasretlerini annemle doldurdum özlemlerimi hep ona söyledim hayallerimi dönülmez gidişin böylemi babam…

 

Nurlar içinde uyu adamım oğlun

CÜNEYT KALYONCU

 
Toplam blog
: 13
: 147
Kayıt tarihi
: 16.01.19
 
 

MERHABALAR   ÖNCELİKLE TEŞEKKÜRLER MİLLİYET tıpkı deniz gibidir HAYAT ... bugun yine üstü kapalı ..