Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '16

 
Kategori
Eğitim
 

Bir Ergeni kabuğundan çıkartmak

Bir Ergeni kabuğundan çıkartmak
 

Ergenlikte dış görünüş gibi huy da değişir. O her şeyi size anlatan çocuk ketumlaşmış, neşe saçan çocuk öfke küpüne dönüşmüş olabilir. Aynı şekilde sosyal ilişkilerinde rahat olan çocuk da yerini başkasının gözünün içine bakamayan, iki laf edeceği zaman kızaran bir gence dönüşebilir. Panik yok, kişinin fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak sil baştan şekillendiği ergenlik döneminde “utangaçlık” ve buna bağlı olarak kendini ifade edememe ve sosyal ortamlardan kaçınma gibi davranışlar oldukça yaygındır.  
 
Bu utangaçlık da nerden çıktı?
 
Çekingenlik, utangaçlık, sosyal fobi… Adına ne derseniz deyin, bu “insanlardan kaçmaya eğilimli olmak” bir hastalık veya ruhsal bir bozukluk değil, sadece bir dönem. Bu dönemde ergenler, başkalarının kendilerini aptal, çirkin, garip, itici bulacağından ya da söylediklerinin, yaptıklarının aptalca olacağından kaygı duyarlar. Çünkü komple değişim yaşadıkları bu dönemde, kendilerini arkadaşlarıyla kıyaslayıp kendilerinin daha kilolu, daha tembel, daha yetersiz olduklarını düşünürler, başkalarının da kendilerini o şekilde göreceğinden kaygı duyarlar.
 
Yetişkinliğe doğru giderken, gencin içini “artık büyüyorum” korkusu sarmıştır.  Karşı cinsle konuşmaktan tutun da, okuldaki notlarına ya da hangi mesleği seçeceğine kadar birçok konuda endişelidir.  Sanki herkes onu izliyormuş gibi gelir. Ergenlikte arkadaş grupları çok önem kazanmasına rağmen, utangaç genç “kabul görmeyeceği” endişesiyle gruplardan uzak durabilir. Topluluk önünde konuşmaktan, sosyal ortamlarda bulunmaktan, sahneye çıkmaktan, yabancılarla konuşmaktan hatta mağazada beğendiği bir kıyafetin bedenini sormaktan bile utanabilir. Bu sebeple bu tip ortamlara girmekten kaçınıp, kendi kabuğuna çekilmeyi, saatlerce odasına kapanıp, kendi başına vakit geçirmeyi tercih eder. Odası onun sığındığı güvenli limandır. Odasına kapanıp düşük özsaygı, düşük öz anlayış, sosyal ilişkilerde yetersizlik, başkaları tarafından eleştirilme kaygısı, kendini ifade edememe, iletişimden kaçınma, kendisini başkasının gözünden değerlendirme gibi duygularıyla baş etmeye çalışır. Kaygıları o kadar yoğundur ki, kendine uzaktan bakıp korkularının mantıksız ya da yoğun olduğunun farkına varmayabilir.
 
Utangaçlığın sebepleri nelerdir?
 
Ergenlerde utangaçlığın sebebi hakkındaki araştırmalar, utangaçlığın belirli bir kısmının öğrenildiğini, bir kısmının da genetik veya mizaçla ilgili olduğunu gösteriyor. Aile çevresi ve kültürel normlar da “utangaçlık” üzerinde etkili.  Örneğin Uzak Doğu kültüründen gelen gençler, İtalyanlara, İspanyollara göre daha az konuşkanlar.
 
Peki utangaç olmakla cinsiyet arasında bir ilişki var mı?  Doey et al. (2013) araştırmasına(1)  göre, utangaçlık cinsiyetle bağlantılı olmasa da utangaçlığın getirdiği sonuçlar “Erkek adam utanır mı?” tepkisiyle sıkça karşılaştığından dolayı bir erkek ergen için daha yıkıcı.  Aynı araştırmanın devamı olarak yapılan bir diğer araştırmaya göre ise (2) utangaçlığın sebepleri için cinsiyetin yanı sıra ailenin tutumuna, kişinin nöral aktivitelerine, arkadaş çevresine, kültüre ve birçok farklı değişkene de bakmak gerekiyor.
 
Yani kafanızda “bu çocuk niye böyle utangaç oldu?” diye bir soru varsa, bunun birden çok cevabı olabilir.
 
Gerçi zaten utangaçlığın sebebinden çok, nasıl yöneteceğinizi bilmeniz önemli.
Öncelikle bu dönemin geçici bir dönem olabileceğini, sizin desteğinizle ve sabırla çocuğunuzu o saklandığı kabuktan çıkarabileceğinizi unutmayın. Belki de, kendini bulmaya çalıştığı bu dönemde, eski arkadaş çevresi, eski hobileri, eski zevkleri onu mutlu etmiyor ve yeni bir arayış içindedir. Sizin “neden arkadaşlarınla çıkmıyorsun?”, “neden odana tıkılıp kalıyorsun?”  gibi sorularınızın ise onu bunaltmaktan öteye gitmeyeceği muhakkak.
 
Onun kabuğundan çıkmasına yardımcı olmak için birkaç basit kurala uyup destek olmanız yeterli…
 
Kendisiyle ilgili bir “değer” bilinci oluşturmasına yardımcı olun:
 
Özgüven, öz saygı ve öz anlayış üçlemesinde de bahsettim. Sizin ona inandığınızı ve güvendiğinizi görmek, onun egosunu okşayacak, kendine inanmaya, güvenmeye başlayacaktır. Onun seçimleri, arkadaşları, davranışları, fikirleri, dış görünüşü hakkında beğenilerinizi ifade etmekte cimri davranmayın. Güçlü yönlerini bol bol övün, çabasını takdir edin.
 
Kıyaslama yapmayın:
“Yavrum bak ablana, arkadaşlarıyla buluşuyorlar, geziyorlar. Sen niye tıkıldın odana? Tiyatro kulübüne filan girsen ablan gibi? Azıcık sosyalleşirsin?” gibi şeyler söylemiyorsunuz değil mi? Aman dikkat, her çocuk farklıdır. Bu sebeple ablasıyla, ağabeyiyle, komşu çocuğuyla kıyaslamak hiç bir işe yaramadığı gibi olumsuz etki doğurabilir. 
 
 
 
Sohbet edip, deneyimlerinizi paylaşın:
Sorgulamak ve öğütler yağdırmaktan bahsetmiyorum ama. Çünkü bu “eleştirmekle” aynı kapıya çıkacaktır. Gerçekten ilgiyle dinleyip, kaygılarını anlamaya çalışıp, kendi yaşantınızdan örnekler verebilirsiniz. Endişeli olduğu durumlar için beyin fırtınası yaparak, olası çıkış yollarını birlikte oluşturabilirsiniz. Hatta bu durumlar için şöyle drama becerilerinizi kullanıp, canlandırmalar bile yapabilirsiniz.
Biliyorum, ergenlik çocuğunuz için olduğu kadar siz anne-babalar için de çok zor bir dönem.
 
O ilk kez ergen oluyor, siz de ilk kez ergen annesi ya da babası. Ama sevgi ve sabırla aşılmayacak hiçbir engel yok. Çocuğunuz bir hamur. O hamuru şekillendirecek kişi siz değilsiniz, kendisi. Siz sadece ona kendi aldığınız şekille örnek ve destek olabilirsiniz. Yanında olun, anlayın ve sabır gösterin! Nasıl bir tırtıl önce bir kozaya hapseder kendisini, tüm değişimini kozasında tamamlar ve hazır olduğunda kozasını yırtarak muhteşem bir kelebeğe dönüşüverir…  Ergenlik de öyle bir dönemdir. Onun tırtıl değil bir kelebek olduğunu keşfettiği yolculukta yanında olup kendisiyle nasıl da gurur duyduğuna tanıklık edin.  
 
Son bir not….Utangaçlık  ileri bir boyuta ulaşır, yaşanan olaylar sonrasında çocuğunuz fazlasıyla içe kapanır veya her sosyal durumda kaygı yaşamaya başlarsa, mutlaka profesyonel destek alınmalıdır.
 
 
Kaynaklar
http://www.schooldays.ie/articles/shyness-in-teenagers
https://www.psychologytoday.com/blog/surviving-your-childsadolescence/201106/adolescence-and-shyness
Referans
http://opensample.info/bashful-boys-and-coy-girls-a-review-of-gender-differences-in-childhood-shyness
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4335803/
 
Toplam blog
: 168
: 336
Kayıt tarihi
: 04.05.09
 
 

Elgiz Henden 1968 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini 1989 yılında, yük..