Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '09

 
Kategori
Öykü
 

Bir eylem

Bir eylem
 

savaş!!!


Yusuf ve Ahmet evden yeni çıkmıştı. Ahmet’ in gözünden birkaç damla yaş akıyor fakat Yusuf oralı bile olmuyordu. Üzerlerinde yaz havasının sıcaklığına rağmen kalın bir palto vardı. Üşümüyorlar aksine ter üzerine ter akıtıyorlardı. Ama onları düşündüren ne bu sıcak hava ne de akıtılan onca terdi. Hızlı adımlarla yürüdükleri bu dar yollar daha birkaç saat önce yoğun bombardıman altında kalan ve kendi çocukluklarının geçtiği sokağa aitti. O zamanlar ikisinin de ailesi vardı şimdi ise geride bir tek kendileri kalmıştı, zaten onların tek ortak noktası da buydu diğer savaş çocukları gibi. Konuşmuyorlardı, çünkü yürüdükleri yol konuşmalarına pek fırsat vermiyordu, yıkıntılar ve dağılan umutlar ile birleşiyor suskunluklar doğuyordu. Sokağın başındaki çeşmenin yanında durdular. Yusuf cebinden iki tane beyaz ufak hap çıkardı birisini arkadaşı Ahmet’ e verdi. Bir miktar ve son içecekleri su ile yuttular ellerindeki hapları nefes almadan, kalın paltolarının altından. Birazdan beyinlerini uyuşturacak ve bu güne dek birçok kez düşündükleri fakat hiç cesaret edipte başaramadıkları bir eylemi gerçekleştirmelerine yardımcı olacaktı bu iki küçük hap. Yusuf Ahmet' ten iki yaş büyüktü ama Ahmet’ e nazaran daha çelimsizdi. Aynı sokakta büyümüş iki yakın arkadaşlardı. İkisi de hiç okula gitmemişti, okuma ve yazma bilmiyorlardı. İkisinin de ailesi olağanca fakirdi. Ve ikisinin ailesi de aynı günde öldürülmüştü. İki arkadaş birlikte geziyor olmasaydı belki de onlarda hayatta olamayacaklardı şuan. İkisinin de ailesini yok edildiği bu geçiş döneminde üzerlerine bağladıkları onca bomba ile ilk eylemlerini gerçekleştirecekti bu iki genç. Dün gece yatmadan önce beraber oturup Kur'an okumuşlar ve sabaha dek ağlamışlardı sessizce, açık olan radyodan çevrelerindeki ülkelerin savaşı kınamalarını dinlemiş ve bir kez de iki arkadaş içlerinden kınamış fakat sabaha dek bomba ve silah seslerini susmamıştı, belki de çok gerekli değildi birçok kişinin bu savaşı kınaması. Hayat iki arkadaşın kader birliğini çaresizlik içinde izliyordu ve merhametsiz dünyanın merhametsiz gözlerinde yok oluyordu iki genç yürek, birçok kişinin haberi var ama habersizmiş davranışları arasında. Herhangi bir sebep yoktu ölmeye din ayrılığından gayri. Bir insanın kanı diğerine helal sayılmıştı hepsi bu Ahmet ve Yusuf diğer dine mensuptu düşmanlarınınkinin aksine. Artık ilaç yavaş yavaş tesirini gösteriyor iki arkadaş iki kat daha fazla terleyerek yürümeye devam ediyordu. Ahmet elini arada bir üzerine sarılı olan patlayıcıların üzerinde gezdiriyor ve diğer eliyle de fünyeyi kontrol ediyordu. Bir aralık ilaçtan mı bilinmez yüreği sızladı. Babasının kızdığı zamanlarda olduğu gibi yoksa yine babası mı kızıyordu bilinmez! Her kızmasında babasının, anne kanatlarına sığınırdı Ahmet, o büyük yüreği küçülürdü anne ve babasının yanında ama artık yüreğini küçültecek ne bir anne ne de bir baba vardı. O bir Ortadoğu çocuğuydu ve ailesinin olmaması da bir gariplik değildi batılı bir aileye nazaran. Her Ortadoğu çocuğunun anne ve baba sevgisi en fazla yirmidörtlü yaşlara uzanırdı. Çok az insan anne ve babasının yaşlandığını görürdü buralarda. Bu düşünceler Ahmet’ i güldürdü ve başını kaldırıp gökyüzüne baktı; birçok yerde yanan ateş yüzünden kendi çocukluğu gibi kararan gökyüzüne, anlam veremedi ölümlere ve savaşlara, içtiği ilaç yüzünden ağlamıyor aksine hırslanıyordu bir ailede sen yok et diyordu tüm bedeni kendisine ne kadar doğru olduğunu düşünmeden. Nasıl kararmıştı gençliği öyle kararmalıydı gençlikler, daha fazla gidemedi kendi üzerine ağzına acımsı bir kusmuk tadı geldi ve tükürdü Ahmet, midesi bulanarak bu düşündüklerinden. Sonrasında iki gencin yürüdüğü sokakta iki el silah sesi yankılandı. Yere düştü iki genç beden ilk eylemlerini bile yapamadan, başlarına aldıkları kurşunla. İçerden birileri onları ihbar etmişti zaten kaç paraya satılırdı ki bu iki can birkaç mislini verene de satılmıştı. Pek bir şey hissetmeden düşmüşlerdi yıkıntı sokağın ortasına. Yerden ufak bir toz bulutu havalandı sadece düşme esnasında Ahmet ve Yusuf’ un ölümünde, ve sadece bu olay cereyan etti. Bıyıkları henüz terleyen bu iki yavrucak da savaşın ortasında yitirilmiş iki direnişçi olarak anıldı birkaç kişi tarafından. Haberi olan bir gazeteci iki kare hatıra fotoğrafı aldı iki gençten. Fazla yerde kalmadı bu iki arkadaş, soğuk vücutları sarılan bir parça bezle yüzleri açık vaziyette olmayan ailelerini bekledi birkaç gün sonra verildi toprağın kucağına bir Fatiha eşliğinde kınayan ülkelerin kıldığı gıyabında bir cenaze namazı ile…

 
Toplam blog
: 11
: 394
Kayıt tarihi
: 02.09.08
 
 

Yüksekokul mezunu bir emniyet mensubuyum. İlgilendiğim tek konu yazmak olsa gerek. Yorumlarınız için..