- Kategori
- Anılar
Bir Fahri Sevil vardı
Fahri Sevil Abdülkadir Güler ile birlikte. ( Nisan 2003 )
Nerden başlasam, nasıl yazsam bilemiyorum. Aramızdan ayrılan bir dostun bir arkadaşın arkasında yazı yazmak inanın bana çok zor geliyor. Ama yazmadan, anmadan edemiyorum. Söke’nin tanınmış gönül dostlarımızdan ve iş adamlarından Fahri Sevil’den söz etmek istiyorum. Fahri Sevil ağbi aşağı, yukarı aramızdan göç edeli beş ay oldu. 27 Mart 2013 günü aramızdan ayrıldı.
Ben 1985 ‘te Söke’ye geldiğim günlerde Fahri Ağbi ile tanıştık ve dostluğumuz devam etti. Ben onu bir ağbi olarak biliyor ve o’da bana “kardeşim “ diye hitap ediyordu. Söke’de yapılan birçok toplantılarda hep birlikte idik. Vefalı bir gönül adamı idi. Ayrıca çayı içilen, yemeği yenilen cömert bir insandı. Üç evladımı evlendirdim bunların hepsinin düğününe onur verdiler. Ailece görüşüyorduk. Benimle ilgili yapılan bütün sanat ve kültür toplantılarında Fahri Sevili orada görmek olası idi. En son 26 Ocak 2013 günü Oba Pastanesi'nde sanatımın 50. yılında yine beni yalnız bırakmadılar. Sevgi ve saygı dolu bir insandı. Fahri sevil güngörmüş bir insandı, deneyimli, görgü sahibi idi. Aynı zamanda şairdi, şair ruhlu idi. Şiir yazdığını kolay kolay kimseye belli etmezdi, ancak sonradan şiire benim ısrarımla Bir şiir kitabını İzmir’de bastırmıştık. Eşe dosta, dağıtmıştı. ( Gönlümdeki Bahar / Şiirler -1998 )
Daha doğrusu kendini şair diye ortaya atmazdı. İçten ve samimi idi. 1998 yılında Kütahya iline bağlı Simav’da şairle şöleni vardı. O tarihte Fahri Sevil Ağbiyi de götürdüm, birlikte yolculuğumuz devam etti. Gerçekten eli açık bir ağa adamdı. Bunu burada fazlaca anlatmaya gerek görmüyorum. Şiirleriyle ve konuşmalarıyla Simav’da Anadolu’nun değişik yerlerinden gelen şairlerle tanışma fırsatını buldu. İstanbul’dan gelen şair, yazar ve aynı zamanda Lise edebiyat öğretmeni olan Fahri Ersavaş’ ta gelmişlerdi. Fahri Ersavaş’la tanıştırdım. Ve Fahri Ersavaş’ın ölümüne değin dostlukları devam etti. Fahri Ersavaş’ı da 01 Ekim 2012 ‘de yitirdik.
Fahri Ersavaş’ın ölümüne çok üzülmüştü. İki şair Fahri’nin arka arkaya gitmesi bir başka elem ve keder… Üzülmemek, yanmamak elde değildir…
Son zamanlarda Fahri Sevil Ağbi rahatsızdı. Birkaç sefer Söke şairler ve yazarlar Derneği üyeleriyle ziyaretine gittik. Daha sonra bir daha hastaneye kaldırdılar. Bu kez bir ayağını kestiler. Kangren oldu diye. Bu durum onu çok üzmüştü. 27 Mart 2013 günü aramızdan ayrıldı. Eski Aydın Milletvekili eğitimci şair, yazar M. Kemal Yılmaz’ın acısı daha içimizde iken ( 10 Mart 2013 ) Fahri Sevil'in acısı yüreklerimizi bir daha dağladı. Bu acıya bir acı daha eklendi. Büyük bir kalabalıkla Hacılar Camii’nden cenaze namazı kılındı ve dualarla toprağa verildi. Bu cenaze töreninde herkesimden insanlar vardı. Çünkü Fahri Sevil, soyadı gibi sevilen, saygı duyulan bir insandı. Daha Türkçesi adam gibi adamdı…
Fahri Sevil 1931 doğumlu idi. Söke Yeşil köy’de dünyaya gelmişti.1949 yılında Aydın Lisesine öğrenimine devam ederken bazı ailevi nedenlerden dolayı tahsiline devam edemedi. 1954 yılında vatani görevini ifa etti. 1957 yılında evlendi.
Şiir yazmayı, kitap okumayı çok seviyordu. Şiirleri çeşitli dergi ve seçkilerde yer aldı. Ticaret Borsası Meclis üyesi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği delegesi idi. Son zamanlarda ticaretle uğraşıyordu. Babası Mehmet Sevil’in kendisine armağan ettiği, Yeşilköy’de Cumhuriyetimizin 10. yılında Terzi Kâmil Serin tarafından yapılan ve Fahri Sevil’e emanet edilen 65 yıllık Türk Bayrağını Cumhuriyetimizin 75. Yılı münasebetiyle 30 Ekim 1998 yılında Söke Garnizon komutanlığına armağan etmişti. Yüreğinde bir vatan millet ve Atatürk sevgisi vardı.
Şairin dediği gibi " Baki kalan bu evrende hoş bir seda imiş"...
Geçen sene Ramazan ve Kurban bayramlarında birlikte idik. Her iki bayramda da yanına gitmiş ve ellerinden öpmüştüm. Bu yıl bu bayramlarda görüşmek kısmet olmadı. Sevgili Fahri Sevil ağabeyimize bu mübarek günlerde dualarımızla Allah’tan rahmet, dost ve yakınlarına, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Sözümü onun bir şiiriyle sözlerimi bağlamak istiyorum:
VATAN SAĞ OLSUN
Daha önce
Her şey iyiydi, güzeldi
Acı bir gerçekle uyandı
Türkiye’ m !..
*
17 Ağustos 1999 sabahı
Biranda
Kalplere acılar düşmüştü
Felaketin akıbeti
Helak etmişti
Güzelim Marmara’yı
*
Binlerce kardeşimiz
Can verdi
Bu enkazlar altında
Bebeğini yitiren analar
Oğlunu, kızını eşini, kaybeden
Ana ve babalar
Gözyaşları dinmeyen sevgililer
Koşamıyordu arda kalanlar
Ne olacak bu halimiz diye
*
Deprem
Acımasızca vurmuştu Marmara’yı
Kara bulutlar çökmüştü
Güzel yurdumun üstüne
Dost, düşman
Eli uzattı Türkiye’ye
Sineye çekip
El ele verdik
Yaraları birlete saralım dedik
Bu acıları paylaşıp
Vatan sağ olsun dedik…
*
17 Ağustos 1999
FAHRİ SEVİL
NOT: 24 Temmuz Gazeteciler Bayramıdır. Tüm gazeteci meslektaşlarımızın bu gününü kutlar, cümlesine sağlık ve başarılar diliyorum....