Bir fal benden; boşaldım, düştüm, uyumalıyım, lütfen!...

Halis mulis Türk Kahvesi içmeyi beceremem, ama becerenlerin, keyifle içenlerin falına bakarım, keyifle, hemi de iyi bakarım, yazı aramızda kalsın, keyfim yerindeyse, keyif.Yoğunlaşmam şart.

101'den sonra böyle oldu, devam!... Dün gece, tam bir İstanbul gecesiydi. İşte tam bir İstanbul gecesinde bir kadının kahve falına bakıyordum. Aşk karşımdaydı. Eylül ise sol çaprazımdaydı.

Çağırmışlardı, acil beni çağırmışlardı; işte fincanın içindeyim!
Kadına döndüm. Kadına yaklaştım gözlerimle. Gözlerim falda, kaç gözlüyüm bu anda, fal fal oturuyordum yeşilde; hadi ama hadi, diyordu Aşk, dökül bir an önce! Eylül kahkahalar atıyordu gözü fincanda.
Beş dakika daha dedim bana, lütfen, şimdi boşalacağım fincandan.
Bulutsuz mavi bir gökyüzü gördüm, bulutsuz mavi bir gökyüzünde uçan kuşlar gördüm, mavi mavi, tam üç, üç kez; haber var size, haberler, hepsi de güzel!
Gözüm fincanda büyüyordu, dinleyenler, beni izleyenler bende büyüleniyordu.
Yoğun karanlığın içinden ince uzun bir beyaz, beyazlık olarak yükseliyorsunuz göğe, aşağıların ne önemi var, aşağıda kalanların, önemi yok sizin için, aşıyorsunuz....

Aman aman aman ben, nasıl da koşturuyorum fincanda!...
Sonra bir karanlığın içine giriyorsunuz, ama bu önce de olabilir, belki de şu anda içindesiniz veya yeni çıktınız; sanki.....iki göz var, iki ayrı göz, sizi takipte....
Aşk, iyi fal bakar, diyordu; Eylül, korkulur bundan.
Korkmayınız, dedim kadına, o kuşlarla, o haberlerle, haber verenlerle bulutsuz mavi bir gökyüzünde ferahlayacaksınız az zamanda; korkmayınız o karanlıktan, az öncesinden, öncenizden çekinmeyiniz.
Bir geceye ancak bir fal benden; boşaldım, düştüm, uyumalıyım, lütfen!...

1.NOT: Bir fincan daha vardı ortada, bakılmayı bakleyen, açılmayı. Fincanı bekletmeye gelmezdi, falı, içindekileri. Fincanı uzattılar sana. Fincana uzandın ve uzanır uzanmaz düştünüz yere, düştüm, düştü, fincannnn!...Ben kırılmadım lakin fincan kırıldı, beter, içindekiler.

2.NOT: Biraz daha derinleşsem bende, daha derinlerimde yüzsem, korkmasam yüzümden, o yüzlerimden; daha daha açılsam içimde, açsam içimi bana ve boşaltsam isteyene seçe seçe içimdekileri içten, abartısız. Neyse, hele bir yarın olsun, yine tam bir İstanbul gecesi olsun, bakarım, merak etmeyin keyifle bakarım falınıza.