Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '13

 
Kategori
Anılar
 

Bir fotoğrafın anılarında

Bir fotoğrafın anılarında
 

Diyarbakır Erkek İlköğretmen Okulu ( 1963- 1964 ) hatırası...


Aşağı yukarı 50 yıllık bir anımdan söz etmek istiyorum. Geçen gün kitaplığımın bir köşesini karıştırırken geçmiş ders defterlerimin arasında bir fotoğraf pat diye önüme düştü. Heyecanla bu fotoğrafı aldım. Bir de baktım ki Diyarbakır Erkek İlk öğretmen Okulu’nda öğrenci olduğum günlere ait bir fotoğraf. Bir baktım ki nerden nerelere gelmişiz. Heyhat!... Dedim günler, aylar ve yıllar nedenli çabuk geçiyor. Fotoğrafa baktım ve aynaya baktım. Saçlarım bembeyaz olmuş. Hemşerim Cahit Sıtkı’nın  “Yaş Otuz Beş” şiirini hatırladım. Yılların bir kez daha ne çabuk geçtiğini bir kez daha anladım… Şairin dediği gibi “ galiba bu ben değilim / Hey yıllar yılı dost bildiğim aynalar”…

Yıl 1963- 1964 eğitim ve öğretim yılındayız. Öğretmen Okullarında gelenek olarak son sınıf öğrencileri her yıl belli zamanlarda hem merkez ilkokullarında haftada iki saat ve hem de iki ay köylerde staj görürler. Deneyimli bir öğretmenin yanında öğretmenlik staj görürler, daha doğrusu ilk öğretmenlik meslek yaşamına ilk adımını böylece atarlar. Hepimiz çok heyecanlıyız. Sınıf kız 3 / C sınıfıdır. Bir an önce köye gitmek istiyoruz. Sınıfta aşağı, yukarı 42 kişiyiz. Bizim grubumuz 8 kişi olarak yapılan bir kur’a sonucunda Diyarbakır’ın Siverek yolu üzerinde bulunan PİRİNÇLİK Köyüne düştü. Pirinçlikte ABD radarları vardı. Okula 3 – 4 km kadar uzaklıkta idi…

O yıllarda okulda bir yakacak sıkıntımızda vardı, Radarın Personel müdürün okulumuza bu konuda yardımlarını da unutmamak gerekir. Aşağı, yukarı köyümüz 70 hanilik bir köydü. Okulumuz beş sınıflı ve aşağı, yukarı 65 civarında öğrencileri vardı. Kızların sayısı 13 civarında idi. Bu ramak bizim için bir başarı idi..Başka köylerde bu sayısının çok az olduğunu söyleyen genç öğretmen arkadaşlarımız vardı…Okul müdürünün  adı Nurettin Şen idi. Genç üç dört yılık bir öğretmendi.  Ve bekârdı. Okulda aynı kazanda birlikte yiyip içiyorduk. Okuldan resmi bizlere belli bir miktar para vermişlerdi, erzaklarımız toplu halde almıştık. Yanımızda gündüzlü olan iki arkadaşımız vardı. Birinin durumu çok zayıftı ( adını vermek istemiyorum) bizden odan hiç para, filan almadık)…Ne yazık ki yıllar sonra ( ideolojik ) bağlantısından dolayı bize ters düştü… Yahu vefa diye bir şey var )…   Staj arkadaşlarımın adını ve memleketini yazıyorum:  

1-     Rasim KAYA / Ardahan – KARS

2-     Fahrettin ÖZCAN – Ardahan -  KARS

3-     Mahmut ÇİMEN / Develi – KAYSERİ

4-     Arif OAKÇIOĞLU  /  Darende – MALATYA

5-     Abdülkadir GÜLER / Kızıltepe – MARDİN

6-     Naim YILDIZ  / Ardahan – KARS

7-     Mustafa AKBABA  / Adilcevaz – BİTLİS

8-     İsmet ALTINDAĞ  / Dicle – DİYARBAKIR    

 9- Pirinçlik İlkokulu Müdürü:  Nurettin ŞEN – Uşaklı

10- Meslek Dersleri öğretmenimiz: Osman Bey’di. ( soyadını hatırlayamadım ).   

Staj günlerimiz soğuk kış aylarına rastlanmıştı. Hiç unutmuyorum Ocak- Şubat aylarında Pirinçlikte idik. O yıllarda Diyarbakır’da yayımlanan Mücadele gazetesinde yazı ve şiirlerim ve yazılarım yayımlanıyordu. Arkadaşlarımdan yazı ve şiirler denemeler alıp Mücadele gazetesinde “PİRİNÇLİKİN SESİ “ başlığı altında iki sayalık bir ek gazete çıkardık. Bu gazetede hepimizin yazı ve şiirlerine yer vermiştik. “Pirinçlik “ diye bir şiirim vardı… Bunlar şimdi anılarda kaldı… O günlerde o ekten bir tomar alıp kendi diğer staj yapan köy okullarına ve öğretmen okulumuza gönderdik. Öğretmen ve arkadaşlarımız bir hayli sevinmişlerdi. Çünkü bu ilk olarak okulumuzda yapılan bir yayındı.

Mezun olduktan sonra hepimiz Anadolu’nun ücra köylerine il ve ilçelerine dağıldık. Okulumuzdan çoğu mezunlarının orta Anadolu da Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Kırıkkale ve Yozgat’a arkadaşlarımızın tayınları çıkmıştı. Benim tayınım Kırşehir ili Çiçekdağı ilçesinin DEMİRLİ köyüne çıkmıştı. Neşet Ertaş’ın memleketine. İşte o yıllarda ünlü ses sanatçımız Neşet Ertaşı bu köy düğünlerin de görmek bana nasip olmuştu. Bu arkadaşlarımızla bir daha görüşmek kısmet olmadı. Ancak bir kere Fahrettin Özcan Çiçekdağı gelmişti, tayını kozaklıya çıkmıştı. Başka bir daha görüşmek kısmet olmadı. Ancak aradan 10 yıl geçtikten sonra İsmet Altındağ ile Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nde bir daha öğrenci olarak bir araya geldik. Onu görünce nedenli sevinmiştim… Kucaklamak istedim aynı sıcaklığı göremedim ve çok şaşırdım, gözlerime inanamadım… ( 1973- 1976 ) Lakin İsmet Altındağ eski ismet değildi… Geçmiş günleri çoktan unutmuştu. Sınıflarımız, branşlarımız ayrı olduğu için pek de görüşmüyorduk… Vefa kelimesi sadece sözlüklerde kalmıştı… Oysa bir sınıf arkadaşlığımız ve aynı yörenin aynı memleketin çocukları idik…

Son yılarda Arif Ocakçıoğlu’nun İstanbul’da, Mustafa Akbaba’nın da Adilcevaz’da, Rasim Kaya’nın da Bursa’da olduklarını öğrendim… Bir iki kez telefonla konuşmalarımız oldu… Değerli psikoloji ve meslek dersleri Osman Hocamızın şimdi aramızda olmadığını biliyorum. Yeri gelmişken bu değerli hocamızı saygıyla ve rahmetle anıyorum. Çünkü ondan çok şeyler öğrendik. O gerçek bir öğretmen ve insanları anlayan bir psikoloktu…  İşte yıllardan sonra bir fotoğrafın bana anlattıkları bazı anılar…

Adı geçen tüm meslektaşlarıma, sevgili okul arkadaşlarıma, sevgili öğretmenlerime selam ve saygılar gönderiyor 24 Kasım Öğretmenler Gününü  candan kutluyorum.Lakin  her şeyin başı sağlıklı  günler diliyorum....

Abdülkadir Güler 19.11.2013

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..