Bir futbol masalı...

Avrupa Şampiyonası 2008 ilk müsabakasında söylemiştim, Fatih Terim seçtiği kadroyla Türk Milli Takımını bitirecek diye! Çünkü öyle bir kadroydu ki yaş ortalamasına bakıldığında sanki veteranlar takımıydı: Tümer Metin’ler, Türk olan Aurelio’lar, Tuncay Şanlı’lar, Nihat’lar, Emre Aşık’lar, Rüştü’ler, Gökdeniz Karadeniz’ler, Servet Çetin’ler! Sadece genç olarak ellerinde Arda Turan ve Semih Şentürk vardı…

Arkasından Fenerbahçe şike davası başladığında, Türk Futbolunu bitirecekler diye konuşmuştum. Ellerinde şüphe var ama kanıt yoktu ve siyaset en sonunda futbola da bulaşmıştı. Alınan karar sportif değil ve siyasiydi. Amaç Fenerbahçe’nin yönetimini ellerine geçirmekti fakat beceremediler. Atatürk’ün takımı dik durdu ve yedirmedi… Ne yazık ki Türk Futbolu bitti. Beceriksiz spor adamlarının TFF’nin başkanı oluşu, hep siyaseten atılan adımlardı. Oysa Şenes Erzik, tecrübesiyle ve devlet adamlığıyla, Türk Futbolunu siyasetten ayırabilmek için yasa bile çıkarmayı başarmış ve bıraktığında tüm kurumlarını kurarak gitmişti. Ve hatta öyle bir teknik direktör getirmişti ki – Sepp Piontek- Türk Futboluna çağ atlatıp o da mazi olmuştu; gerisinde de yetişmiş Fatih Terim’i ve 22 futbolcu bırakarak! 2002 mucizesi o kadroyla sağlandı ve hatta Galatasaray’ın UEFA başarısı bile!

Bu yaz Alaçatı’da Bilgin Gökberk’le konuşuyoruz. İkimizin de yorumları aynı; artık Türk Futbolu bitti! Bugün için ortalama seyirci sayısı 4000 kişiye düşmüş durumda ve bizden başka dünyada hiçbir kimse bizim bu hafta sonu oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbi mücadelesini merak etmiyor. Takımlar iyice yerlileşti ancak Türk futbolcuları yok! Tıpkı bir Arap ligi gibi korkunç para ve fayda sağlayan yabancı futbolcular, Türk Futbolunun kremasını yiyorlar. Türk Futbolcular ise futbolcu yokluğundan hak ettiklerinin üç misli para alıyorlar. Endüstriyel futbol, sıfırlı rakamları yükseltirken, sıfıra yakın bir futbol oynatıyor. Herkes İddia oynuyor ama futbolu bilen ve seyreden kalmadı.

Geçen hafta TRT’de yorumcuları dinliyorum; birinci ligde Türk golcü olarak sadece İskender kalmış! Bu ne demek, “the end” demek! Yani Süper Lig’te oynayan golcü Türk bir Burak iken, bir alt ligde oynayan Türk golcü de yok! Yıllarca Beşiktaş’taki yabancı sayısına göre belirlenen yabancı kuralı bugün  için artıkTürk Futbolunu bitirmiştir! Hadi hayırlısı! Aynı şekilde Milli Atletizm de, benzer bir şekilde bitirilmiştir.

Daha eğlencelisi de var: Hem Aziz Yıldırım, hem Cavcav, futbol takımlarını yönetebileceklerini ifade etmişlerdir. Geçenlerde de Sağlık Bakanı Yardımcılığına bir inşaatçı atanmıştır. Türkiye’deki tüm önemli mevkilerde sınıf arkadaşları mevcuttur. Türkiye geleceğine böyle kifayetsiz koşmaktadır. 2023’e kadar idare edecek yetişmiş kurmaylar mevcuttur fakat ondan sonrasını getirecek genç kadro yetişmemektedir, aynı Türk Futbolu gibi! Harika değil mi?

Hiddink, Lucescu, Del Bosque gibi dünyaca marka olmuş değerleri rezil edercesine kovmuş bir Türk Futbol Yönetimi ve halkı, bu kadar iyi her şeyden anladığı için, bugün işin içinden çıkamaz hale gelmiştir. Çözüm çok basittir. İstifalar ve yeni yönetimler ve uzun vadeli planlamalar gerekmektedir. Tıpkı Belçika ve Almanya’nın yaptığı gibi ileriye bakıp geçiş aşamaları planlanmalıdır. Ve en yakın hedef 2018’e gitmek olmalıdır.

Bir sözüm de Hıncal Uluç’a olacak; Şenol Güneş’in karizmatikliğiyle uğraşmak yerine onun başarılarına vurgu yapsaydın, Türk Futbolu bu kadar kötü bir halde olmayacaktı.

Sonuç olarak bu başarısızlık birkaç kişiye ait değil hepimize aittir. Lütfen bu gözle bakıp futbolun yeniden yapılandırılması ve Milli Takım için el ele verelim. Dikkatinizi çekmek istiyorum; Bayern Munich’in başarısı Milli takımla alakalıdır. Yani Milli Takımı başarılı olmayan hiçbir ülkenin kulübü ve futbolu başarılı olamaz. O yüzden Türk Milli takımına sahip çıkarak başlayalım. Fatih Terim’in de özeleştiri yapması elzemdir. Alacağı her karar Türk Milli Takımını başarıya götürecektir. Çünkü kendisi Türk Futbolunda her aşamayı görmüş bir Türk Futbol adamıdır ve gereğini yapacaktır.

Saygılarımla,