Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '09

 
Kategori
Futbol
 

Bir futbolcunun ölümü

Yakın komşumuz olan, Nimet Abla'nın paşasıydı, hiç kimseyi beğenmeyen annemin de özlemle andığı tombul yanaklı, cana yakın, sevimli çocuğu,

Sıcacık, iyi huylu, uyumlu, çevresi ile barışık, sevgi dolu, futbol aşığı, futbolcu, hatta iyi bir futbol bilgisine sahip, kıyı kentli haydar artık yok,

Acımasız hayatın verdiği role uygun olarak rolümüzü oynadık, hiç sormadık birbirimizi, vefasızlık abidesi olduk yıllar yılı, bazen bir selam gönderdik, bazen bir iki hal-hatır hepsi bu, ne bilebilirdik kaderin cilvesini, hayatın bu kadar kısa olacağını,


Futbol oynamaya başladığı ilk yıllarında, oldukça şık bir takım fotoğrafını hediye etmişti bana, inanın takımın neresinde oynadığını da bilmezdim, ancak her nerede oynadıysa iyi oynadığından emindim, hırsını ve çalışkanlığını bilen birkaç kişiden biriydim,

Sonra meşum bir kaza yaşadığını duydum, her gün binlerce kaza oluyordu ülkemizde, yaşadığı kaza da buna benziyordu belki de, ancak öyle olmadığını bugün daha iyi anlıyoruz.

Ülkemizde, yaşanan binlerce, yüz binlerce aile dramının sadece biriydi anlattığım olay, kanıksanmış ve sıradanlaşmış,

Bana yakın, size uzak, bazen bana uzak size yakın dramlardan bir yaşam kesiti,

İki gün evvel terk edip gitti bizi, veda gününde oldukça mutsuzdum,

Bu yaşam serüveni bir günceye konu olmalı mı diye düşündüm, günce formatında bana ait duygularımı hatıralarıma mahkûm etmek istemedim paylaşmayı yeğledim sizinle,

Sevgili kardeşim, belki borçlu gitmiştir ancak sahte dost, arkadaş, akraba gibi yakın çevre insanlardan, hatta bu düzenden, devletten, kapitalist sermayenin tufeylilerinden, alacağını almadan gittiğine adım gibi eminim.

Sırıtan, ikiyüzlü, vefasız ve aşağılık dünya sizin olsun diyerek…

Her şeyini kaybetmişti, aracını, parasını ve sermayesini.

Kazadan sağ kurtulduğunda, sağlığını hayatını yitirmemişti ancak, sağlığı-hayatı, sorumlu olduğu eşi ve çocuklarının iaşesi, ibatesi onun omuzlarındaydı ve sorumluluğunun bilinciyle mücadeleye devam etti, hastalanıncaya dek…

Emeğin hakkının teslim edilmediği, yoksulluk sınırının altında, asgari ücret garabeti ile sakatlanmış bir ekonominin davetine uyarak, yeniden çalışma hayatına atıldı,

Bu ekonomik yapı, insanların sosyo-ekonomik düzeyini iyileştirici ve mutluluk bahşedici bir çehreye sahip değildi herkes için.

Ayağın kaymaya görsün, olumsuzluklar üst üste gelir.

Kaza geçirdi, işini kaybetti, parasını ve sermayesinden oldu, sonra dostları uzaklaştı, , didindi, çalışıp dik durmaya, hayata tutunmaya gayret ettiyse de olmadı.

Adaletsiz emek ekonomisinin oldurmadığı bir ülkenin vatandaşıydı o, emek mevzi kaybetmişti, yıllar içinde, geçim zorlaşmış, hayat acımasızdı,

Taşı sıksa suyunu çıkaran adam, vahşi kapitalizmin hükümferma olduğu bu ülkede, kahpelerin, kemirgenlerin, tufeylilerin merhametinden bişeyler ummuştu ancak olmadı,

Amansız bir hastalığa yakalanan sevgili arkadaşım, bu mücadelede yoruldu ve yenik düştü

Daha kırk altı yaşındaydı.

Küçük kardeşim gibi özlemle hatırlayacağım onu,

Bu nedenle, ağlamaklı ve üzüntülüyüm.

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 28850 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 135
: 1323
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Ali Emir KARAALİ, Rize Doğumlu, 1978 Rize Lisesi Mezunu, (1988)T.C. Anodolu Üniversitesi   'İşlet..