Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '16

 
Kategori
Kitap
 

Bir GAP gezisi

Bir GAP gezisi
 

Bendeniz 2002 yılından itibaren tatil anlayışımı değiştirdim! Beş yıldızlı tatil köylerini ve de otellerini, deniz-güneş-kum üçlüsünü, tatil süresince aynı mekâna tıkılmayı, “her şey dâhil” turizm anlayışı gereği gün boyu tıka basa yeme-içmeyi, bronzlaşmak adına saatlerce güneşin altında yön değiştirerek debelenmeyi, tamamen terk ettim!

Şimdilerde; yaşadığım coğrafyayı, Anadolumuzu, her yönüyle tanımak istiyorum. Bu nedenle de “acaba bu gün nereleri göreceğim, kimlerle tanışacağım” diye heyecanlandığım, yorucu ama bir o kadar da ilginç, doğa ve kültür ağırlıklı turları tercih ediyorum.

Bu kitabın sadece “yedim, içtim, gezdim” kitabı olmasını istemedim. Bu nedenle gezdiğim yerlerin tarihî, coğrafî, siyasî ve kültürel özelliklerine ve de efsanelerine kısaca yer verdim. Başka geziler vesilesiyle ya da gelişen güncel olaylardan edindiğim bilgileri de ara ara ekledim. Bazı ayrıntılar için de İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü internet sitelerinden yararlandım.

Turun adı “GAP Gezisi” idi. GAP, bir bölgesel kalkınma projesi. Proje alanı Fırat ve Dicle havzaları ile yukarı Mezopotamya ovalarında yer alan dokuz ili kapsamakta. Bu illerden sadece Siirt ve Şırnak’ı, gezi planında olmadığı için göremedim. Ancak komşu bölgelerdeki il ve ilçelerle toplam yirmi dört vatan toprağını; bağrında onlarca medeniyetin hüküm sürdüğü, harmanlandığı, medeniyetler beşiği vatan toprağını dolaştım…

Dolaştığım yerler öyle bir vatan toprağı idi ki; yerleşim tarihleri, M.Ö. 100.000- 10.000 yıllarına kadar uzanan Hatay’ı, Malatya ve Adıyaman’ı, Hz. Âdem ve Hz. Havva’ya yurt olduğu  iddia edilen on bir bin yıllık Göbeklitepe ve Şanlıurfa’yı, iki bin yıllık caddesiyle Antakya’yı, dünyanın ikinci büyük surlarına sahip Diyarbakır’ı, su yatağını Hz. Danyal’ın çizdiği rivayet edilen efsanevi Dicle Nehri’ni, üç bin yıllık Van Kalesi’ni, efsaneleriyle Ağrı Dağı’nı, Kurtuluş Savaşımızın yol haritasının çizildiği Erzurum’u, dünyanın en büyük mozaik müzesine sahip Gaziantep’i,  İstiklâl Madalyası sahibi Kahramanmaraş’ı ve diğerlerini koynunda barındırmıştı.

Bu öyle bir vatan toprağı idi ki dünyanın en büyük imparatorlukları, krallıkları, en eski kavimleri, devletleri, beylikleri burada hüküm sürmüştü. Hattiler, Hurriler, Hitit Krallığı, Selökidler, Etiler, Asurlular, Akatlar, Sümerler, Subariler, Kimmerler, İskitler, Babil Krallığı, Aramiler, Büyük İskender, Süleyman Şah, Pers İmparatorluğu, Mısırlılar, Makedonyalılar, Bizanslılar, Roma İmparatorluğu, Urartular, Abbasiler, Sâsâniler, Akkoyunlu ve Karakoyunlu gibi çeşitli Türk beylikleri, Selçuklular, Moğollar, Artuklular ve burada sayamadığımız daha pek çok medeniyet ile büyük Osmanlı İmparatorluğu bu topraklarda ev sahibi olmuştu…

İşte, biz böyle bir vatan toprağına sahibiz. Her ne kadar bu vatan toprağı kan ve gözyaşı ile sulanmaya devam etse de, her acının ardından millet olarak birbirimize daha sıkı sarılıyoruz.  Büyük ülke olmanın gereğini yerine getiriyoruz. Sahip olduğumuz şanlı geçmişin kopmaz bağlarıyla bugünü kucaklıyor, yarınları da bu şuurla oluşturmaya çalışıyoruz.

Bu vatanı bizlere emanet eden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük kumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını,  şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet ve rahmetle anıyorum.  

Bu kitap, kültür gezilerinizde minik bir rehber olabilirse, ne mutlu bana...

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..