Bir garip lider- Uruguay Cumhurbaşkanı

Tahayyülümüzdeki ülke lideri nasıldır genellikle?. Etrafından ayrılmayan korumalar, son model araçlar, pahalı konutlar vs. Cafcaflı takım elbiseleri, lüks bir yaşam akla gelebilecek öncelikler. Bilhassa ileri seviyede yozlaşmış Körfez krallarının eline bu dalda kimse su dökemez. Harun gibi gelip Karun gibi gitmek yaygın görülen bir durum. Fakat her şeyin bir istisnası olduğu gibi, bahsettiğim algının da geçersiz olduğu kişiler var elbette. İşte bu ezber bozan ilgi çekici isimlerden birisi José Mujica. Kendisini size tanıtmak istedim, çünkü gündemdeki konuların tekdüzeliği, sıkıcılığı insanı farklı bir arayışa sürüklüyor. Farklı açılardan farklı hayatlara göz atmak bir nebze uzaklaştırıyor bizi buralardan.

 

Kendisi hakkında oldukça ilginç bilgiler söz konusu. Mesela, 2010 yılında göreve geldiğinde mal varlığını 1800 $ olarak açıklaması, bunun garajındaki 1987 model Volkswagen Beetle’in değeri olması, hiç kravat takmayıp, maaşının %90’ını -çoğu evsizlere olmak- üzere bağışlaması fazlasıyla ilgi çekici. Yaptığı bağışlardan sonra eline ayda 800 dolar geçiyormuş. Kendisi gibi hapse atılan ve şu anda senatörlük yapan eski bir gerilla olan karısı Lucia Topolansky ile birlikte, geçinmek için fazla paraya ihtiyaç duymadıklarını söylüyor. Göreve geldiği zaman 42 personelin görev yaptığı Suarez y Reyes başkanlık konutuna taşınmayı reddetmiş ve uzun süredir yaşadığı yer karısının çiftliği. Çift evin bahçesinde yetiştirdiği kasımpatları yerel pazarda satıyormuş. Mujica’ya göre demokrasinin işlemesi için seçilen liderlerin mütevazi olması gerekiyor. Mujica,’’Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığını azaltmak için her şeyi yaptık’’diyor. Kendisi hakkında BBC’de okuduğum haberin manşeti her şeyi açıklıyordu aslında.’’Dünyanın en yoksul devlet başkanı’’.

 

1960’ların başında Küba Devrimi’nden esinlenilerek kurulmuş olan Tupameros silahlı hareketine katılan Mujica, toplam altı kez vurulmuş ve 14 yılını cezevinde geçirmiş. Demokrasinin nihayet baş gösterdiği 1985 yılında ise genel aftan yararlanarak hapisten çıkmış. 2005-2008 yılları arasında tarım ve hayvancılık bakanlığı görevini yürütmüş. 2009 yılında yapılan iki turlu seçimlerin neticesinde başkanlık görevini yapmaya hak kazanmış. Simon Romero’ya göre onun temsil ettiği ılımlı radikalizm Uruguay’ın Latin Amerika’nın en liberal ülkesi olarak yükselişinin bir örneği. Mujica’nın yönetiminde Uruguay esrar ve eşcinsel evliliklerini yasallaştırmaya çalışarak dikkatleri üzerine çekti. Uruguay aynı zamanda bölgenin en kapsamlı kürtaj yanlısı yasalarından birini yürürlüğe soktu ve rüzgar&biyo-enerji kullanımını teşvik etti.

 

(http://www.nytimes.com/2013/01/05/world/americas/after-years-in-solitary-an-austere-life-as-uruguays-president.html?ref=simonromero&gwh=3CFDA99208CD56C9334A0A81B7F15FAB)

 

Uruguay lideri, geçtiğimiz Haziran ayında Rio+20 zirvesinde aynı noktaya değinmiş ve şöyle konuşmuştu: “Öğleden beri sürdürülebilir kalkınma hakkında konuşuyoruz. Kitleleri yoksulluktan çıkarmaktan konuşuyoruz. Ama ne düşünüyoruz? Zengin ülkelerin kalkınma ve tüketim modelini mi istiyoruz? Şimdi size soruyorum: Eğer Hintliler Almanların hane başına sahip olduğuyla aynı oranda otomobile sahip olsaydı, bu gezegene ne olurdu? Bu aşırı tüketim seviyesi gezegenimize zarar veriyor.”. Mujica, dünya liderlerinin çoğunu, büyümeye tüketimle ulaşılabileceğine inanma körlüğü içinde olmakla suçluyor.

 

(http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/11/121115_uruguay.shtml)

 

Bence tanınması ve takip edilmesi gereken bir lider.Günümüzde demokrasinin beşiği olarak övünen -haklı olarak- ülkelerin başkanları için bir örnek teşkil eder mi veya ‘’bu çılgın adam aklını kaçırmış olmalı’’ diyerek işi mizaha mı vururlar orasını bilemem.