Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '06

 
Kategori
Futbol
 

Bir garip ofsayt kararının arkası

Bir garip ofsayt kararının arkası
 

Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadında dün akşam Fenerbahçe’ nin 100. yılındaki ilk derbi maçı oynandı. Ne yazık ki 90 dakika boyunca gol sesi çıkmadı. Bunda Beşiktaşın defansif oyun anlayışının kuşkusuz çok büyük etkisi var. Bu sene Fenerbahçe takımının en büyük handikaplarından bir tanesi kapalı defanslara karşı üretken olamaması yatıyor. Fenerbahçe’ de geçtiğimiz 2 sezon istatistiklerinde en çok göze batan şey, orta sahadan hücuma katılan oyuncuların gole istekli tavırları ve golle buluşmalarıydı. Kimlerdi bu oyuncular bir hatırlamaya çalışalım. Tuncay, M.Yozgatlı, M.Aurelio, Appiah ve Alex. Bu oyunculara bir de duran top organizasyonlarında Luciano, Önder ve Servet katılırdı.

Bu sene Fenerbahçenin kapalı defanslara karşı gol bulamamasının altındaki şifre aslında burada yatıyor. Alex ve Tuncay aynı çizgilerinde devam ediyorlar. Hele hele Alex’in 10 gol ve 9 asistlik istatistiği pek yabana atılacak bir şey değil. Tuncay ‘da oyun içinde topla dikine yaptığı deparlarla fazlasıyla golü isteyen bir oyuncu olarak eski çizgisinde devam ediyor. Appiah ile Marco geçen sene bu orta sahanın yükünü fazlasıyla çekti. Marco ile Appiah, Alex’in kabul edilmesi gerekli boşluğunu doldurmak adına her maçta 1,5 adamlık orta saha oyunu oynadılar. Yorucu ve hayal kırıklığıyla biten bir sezonun ardından Appiah dünya kupasına gitti ve orada da takımının kaptanı olarak Fenerbahçede verdiği mücadelenin iki mislini verdi diyebiliriz. Hem de standart üstü maçlarda standart üstü rakiplere karşı. Doğal olarak da bu sezona yorgun başladı. Belki daha yeni yeni toparlanma aşamasında. Bir maç iyise iki maç kötü oynayabiliyor. Fakat anlamakta zorluk çektiğim bir şey var ki, o da geçen sene orta sahada en iyi anlaştığı adam yani Aurelio’nun son bir kaç maçtır yedek soyunması.

Marco ile Appiah birbirlerinin nerelerde zayıf olduğunu bile kavrayacak kadar uyumlu bir ikili olmuştu orta sahada. Yeri gelir Marco Appiah’ın zaafını bildiği pozisyonda kademesine girerdi, ya da tam tersi Appiah aynı işi Marco için yapardı. Deniz kesinlikle kötü oynuyor denemez. Ama şu bir gerçek ki, Appiah’la Marco’nun uyumu Appiah’la Deniz’de yok.

Futbolda ikililer önemlidir. Hele hele Fenerbahçe orta sahasında böyle çalışkan ve uyumlu bir ikili varken farklı bir ikili yaratma yoluna gitmek maceradan öteye gitmiyor. Bu hem Deniz’e zarar veriyor, hem Marco’ya zarar veriyor hem de Appiah’a zarar veriyor. Ve fatura da Fenerbahçeye çıkıyor. Zico’nun bu maceradan bence en kısa zamanda dönmesi gerekmektedir.

Kupa maçlarında, ya da erken koparılmış maçlarda, orta sahaya monte etmek adına Marco ile ya da Appiah ile Deniz’i denemesini anlarım ve mutlu da olurum. Çünkü uzun bir maratonda gerek Appiah’ın gerekse Marco’nun başına gelebilecek cezalı olma durumu, ya da sakatlık durumunda Deniz’in bu mevkide görev yapmaya her an hazır tutulması gerekmektedir. Ancak Fenerbahçe’nin ideal onbirinde orta sahadaki en önemli ikili Appiah ve Aurelio olmalıdır. Kenarda Marco’nun oturduğunu bilen bir Appiah sahada Deniz ile uyum gayreti içine girdiğinde öncelikle maç konsantrasyonunu kaybediyor ve daha sonra da isyan etmeye başlıyor.

Görüldüğü gibi orta sahada bu düzen bozulunca orta saha oyuncularımızdan Appiah da son maçlarda görüldüğü üzere gol bölgelerine gitmeyi aklına getiremiyor. Çünkü aklı hem kenarda Marco’da hem de tanımaya çalıştığı yeni partneri Deniz’de. İsyanı bu yüzden.

Marco ise zaten yedek soyunduğu için gol bölgesine gitme şansı yok. Deniz ise Marco’nun yerine onbirde yer bulduğu için zaten büyük bir baskı altında oynuyor. Golü düşünme şansı hiç yok. Onlarca kalem bir hata yapsa da Zico’yu onun yüzünden assak diye pusuda bekliyor ve o da bunun bilincinde. İşin kötü yanı Zico bu ısrarda devam ederse aynı strese Aurelio da girecek ilk onbir başladığı maçlarda.

Geriye kim kaldı Mehmet Yozgatlı mı? Bir türlü anlayamıyorum ama o da oynamıyor. Bunda belki Önder’in etkisi var. Çünkü Önder gibi bir sağ bek dünya futboluna pek sık gelmez. Bir maç içerisinde sağ kulvarda en az 15 kez gidip geliyor. Hem de bütün süratiyle kimi zaman toplu kimi zaman topsuz. Ve en önemlisi yerini kaybetmemek adına geri dönebiliyor. Böyle olunca da sağ kanat sırıtmıyor. Ama şu unutulmamalı ki, eğer Yozgatlı Önder’in önünde olursa Önder’in maç performansı bir anda ikiye katlanır. Ve bu ikili de sağ kanatta enerjik yapılarıyla onlarca varyasyon yapabilir ve hücumu zenginleştirebilirler.

İşte orta sahadaki bu kilitlenmenin gözle görünen sebepleri sanırım bunlar. Yani bana göre bunlar. Orta sahada böyle bir kilitlenme mevzubahis olunca da ileride iki forvet olmuş tek forvet olmuş pek fazla bir anlam taşımıyor. Netice itibarıyla Deivid de Souza dün akşam herşeye rağmen gene golünü attı.

Golün ofsayt gerekçesiyle iptal edilip edilmemesi bence çok önemli değil. Çünkü sonuçta hakem kararıdır. Hakem öyle görmüştür dersin geçersin. Ancak dün akşamki kararda ciddi bir gariplik var. Yukarıdaki resim herşeyi açıklıyor aslında. Yan hakemin durduğu yerden (yuvarlak içinde) Beşiktaşlı son oyuncuya düz bir çizgi çizerseniz yan hakemin ofsayt çizgisini oluşturmuş olursunuz. Böyle bir çizgi çizdiğinizde Deivid yaklaşık 10 metre ofsayt dışında kalıyor. Yani yan hakemin bulunduğu yerden bu pozisyona ofsayt kaldırmasının tek anlamı var “OLSA OLSA OFSAYTTIR…” mantığı. FIFA’nın en önemli talimatıdır, eğer tereddütün varsa ofsaytta devam ettir diye. Ama Alper Ulusoy hem de o açıdan demek ki tereddüt etmeyecek kadar garip bir bakış açısına sahip.

Tabi ki önsezileriyle hareket etti. Ve Ulusoy Federasyonunun hakemlerinin önsezileri de doğal olarak Fenerbahçe aleyhine işliyor. En azından bu açıdan rahatlar. Medyanın da pek üstlerine gittiği yok nasıl olsa. Tereddütün varsa Fenerbahçe aleyhine düdük çal başına hiçbir şey gelmez.

Sadace Fenerbahçe mi. Tabi ki değil. Bir Kayseri - V.manisa maçı var ki akıllara zarar. Kayseri isyan ediyor ama bir Allahın kulu da çıkıp isyanlarına kulak vermiyor. Hakem kim mi? Cem Deda. Hani şu Trabzonspor Yönetiminin aile boyu saydırdığı hakem.

Haluk Ulusoy Türk Futboluna fazlasıyla zarar veriyor. Turkcell Super Ligin gelirlerini arttırıcı tek bir hamlesi yok. Levent Bıçakçı Federasyonunun yaptığı bütün atılımlar aynen duruyor bir adım bile ileri gitmeden. Ulusoy ve adamları lobi yapmaktan siyaset yapmaktan, çıkar ilişkilerinin işlevini arttırıcı önlemler almak dışında hiç bir şey ama hiç bir şey yapmıyorlar. Yazık.

Hatırlarsanız hafta içi yapılan Klüpler Birliği toplantısında Vestel Ulusoy’dan yana, Kayseri ise Ulusoy karşıtı oy kullanmıştı. Fenerbahçe ise toplantıya katılmasın diye türlü ayak oyunları yapıldı. Hadi şimdi gelin Alper Ulusoy’un yerine koyun kendinizi ve o bayrağı hem de korner noktasında dururken kaldırmayın. Asarlar adamı asarlar.

Boşverin asılan Türk Futbolu olsun ne kaybederiz ki.

 
Toplam blog
: 85
: 1006
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1971 yılında Ankara'da doğdum. İzmir'de yaşıyorum. En büyük tutkum FutBol. Ve tabi ki Fut-Bol da bil..