Bir gecelik aşk değil benimkisi

Seni nasıl canım çekti bir bilsen! Sana çok acıktım aşkım :(

Sevgi ilişkilerimiz, hayatımızı güzelleştirmeye yaradığı kadar, bedbaht etmek içinde birebirdir.
Bazen öyle türlü sonuçlar doğurur ki bu sonuçlara katlanabildiğimiz kadar katlanırız..Yeter ki sevgimizi bir ''öc'' uğruna kullanmış olmayalım.

Herhangi bir aracın her türlü yedek parçası olabilir ve bu parçalar zaman aşımına uğradıkça bozulan parçanın çıkardığı sesler bizi rahatsız edebilir ve bu parçaları yedekleriyle değiştirebiliriz.. Sevgiyi değiştirebilmemiz söz konusu olabilir mi? Madem ki bir konu attım ortaya şimdi benden bir ''örnek'' istersiniz ''açıkla bize'' dersiniz ki çok haklısınız.

Şimdi yönelteceğim soruları hiç cevaplamanız gerekmiyecek! Çünkü;cevaplar soruların içindeki kutsallıkta saklı.

Anne sevgisi
Baba sevgisi
Kardeş sevgisi
Evlat sevgisi
Büyük baba, büyük anne, dede, nine sevgisi.
Amca, dayı, hala, teyze vs. herhangi bir yakın akraba sevgisi.
Sevgiliniz, aşkınız, eşiniz, partneriniz vs.
Sevdiğiniz bir arkadaşınızın sevgisi
Sizin en sevdiğiniz bir komşunuz, bir iş arkadaşınız, bir okul arkadaşınız vs. vs. bunları çoğaltmak mümkün.

Benim burada yazmaya (anlatmaya) çalıştığım nokta şu!

Yukarıdaki sevgilerden birini seçtik diyelim! Hangisinin yerine bir diğerini koyarsak ''o'' sevginin yerini, bir diğeri alabilir? Desem ki size sevgi hayatın vazgeçilmez bir oyunudur.. Bunun bir adı dram, diğer adı kumardır..

Sevgiyi parayla pulla pazara çıkarsanız ve satmaya kalksanız sizce kimler alır?
Sevgisizler mi?
Peki siz alır mısınız?
Ya da şöyle sorayım!
Her önünüze konan sevgiyi alır mısınız?
Bana sormadınız ama söyliyeyim.. Ben almam! Neden mi almam?

Ben sadece ve en önce sevdiklerimin sevgisini isterim. Onların sevgisini arzularımda ondan..
Bunu yazarken sizin ve benim farklı düşünebileceğimizi hiç düşünmedim. Bunun içinde bu kadar rahat yazdım. Kimse almaz! Ama! Biri çıktı ve aldı diyelim!

O kişiyle ertesi günü yine karşılaştığımızda ve ona sorduğumuzda ''nasıl gidiyor pazardan aldığınız o sevginiz, ilişkiniz?'' diye, burada kalıbımı basarım ki ağız burun kıvıracaktır, kem küm edecektir.

Belki de bize istemeden de olsa yalan söyliyecektir. ''Bizde doğru yoksa yalan da yoktur'' Hemen bunu hatırlıyacağız ve karşımızdakine yardımcı olmak için, hemen diyeceğiz ki, bizler, ''sevgi adına'' yaptığımız her türlü duygu alışverişlerimiz de ortaya bir tek ''kalbimizi-yüreğimizi'' koyuyoruz.. Onun için de onun sözünden dışarıya ''asla'' istesek de çıkamıyoruz..

Yüce Allah biz daha doğmadan önce, ruhumuzda ve bedenimizde kıpraşacak olan sevgi duygularının ipini, ''sevgiyi sana teslim ediyorum. diyerek kalbimizin eline vermiştir. Sen kimi ister, kimi sever, kimi sayar ve korumak istersen, sana bu armağan edilen kutsal duyguyu ancak başka bir kalp için hissettiğinde, sevgini ona sunar ve verebilirsin.. Bir tek onun için ölmeyi göze alabilirsin'' demiştir..

Allah bize olan sevgisiyle de sevgiye zarar gelmemesi için, kalplerimizi sonsuza kadar mühürlemiştir.

İşte onun için, bir kişiyi hem sevip, hem nefret edemeyiz. Olur ya böyle bir durum söz konusu olduğunda da kalbinizi değil önce aklınızı kullanın demiş yaradan..

Ne acıdır ki yarım küsur asır yaşayıp da sevginin bir kez dahi tadına bakmamış, onu yaşamamış insanlarla beraber olduğumuz bir dünyada yaşıyoruz.. Oysa bizler seviyor ve seviliyoruz ''Seven insan daima şanslıdır.'' bunu hiç unutmayalım ki onlara verebileceğimiz ilk şey ''merhamet ve metanetli'' davranmak olsun..

''Melekler yüreğinizden öpsün''

Sabiha Rana


*********************
Unutmadan!
Bundan böyle, ''MAHŞER-İ CÜMBÜŞ'le'' birlikte ''tiyatrosporu.com/forum/radyo'dayım''

İnanmayan tıklar bakar üye olur: http://tiyatrosporu.com/forum/radyo.html Ve oradaki dostlara selam :)