Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '07

 
Kategori
Blog
 

Bir Genel Yayın Yönetmeni'nden aldığım mail

Bir Genel Yayın Yönetmeni'nden aldığım mail
 

Yaptığı tiraj anlamında, orta ölçekli bir günlük gazetemizin, çok değerli Genel Yayın Yönetmeni ile bir konu üzerinde karşılıklı yazışmalarımız oldu geçtiğimiz hafta sonu. Bu esnada da, "blog" konusunda, kendisinin yaptığı enteresan bir tespit ilgimi çekti.

İnternet dünyasını, başlangıçta çok da sevmediğini belirtiyordu, gazetenin, yayın politikalarının tepesindeki isim. Ancak zamanla ısındığını da hemen arkasına ilave ederek sözlerinin. Bu, geçen süre ile oluşan sıcaklığın esbab-ı mucibesi olarak da hiç tanımadığı, varlığından haberdar olmadığı ama aynı düşünceleri paylaştığı pek çok insanla, internet dünyasının, kendisini buluşturduğunu, bihaber kalmasına mani olduğunu söylemekteydi. Ve asıl çarpıcı ifadesini ise işte tam burada ortaya koydu: "Kendimi '<ı>kalabalıkta' varsayıyorum böylece!"

Durum, bundan ibarettir dostlar. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu kültür, zamanla çok daha sağlam bir şekilde zemine oturacaktır. Bir ciddi gazetemizin, çok kıymetli Sayın Genel Yayın Yönetmeni'nin bu ışığı, eminim ki birçok meslek profesyonelinin de içinde yanıp durmaktadır. Bu ortam; okuyan, düşünen, hisseden ve tüm bu özelliklerini yazarak, ilgi gösterenlerle paylaşmayı tercih eden aydınlık beyinlerin harman yeri olmalıdır, olacaktır. Burada bin bir renk vardır, yüz bin renk olmalıdır, olacaktır.

Sistem, kendi doğal dengesi içerisinde; pek tabi ki atmosferik şartlarına uyum gösteremeyen yapıları elemine edecektir, edebilmelidir. Ancak, bu ayıklanma sürecini yönetmeye ve yönlendirmeye, kendi subjektif ölçüleri içerisinde kurallar koymaya, kendi öznel mahkemelerinde yargılamalar yapmaya, birilerine hükümler giydirmeye kimse talip olmamalıdır. Bu süreç, tamamıyla okur-yazar dengesi içerisinde işlemelidir. Tabi ki sevgi, saygı ve insaniyet kıstasları çerçevesinde, özgürce.

Gazetecilik ya da medya mensupluğu mesleğinin zirve noktalarına çıkmış bir insanın, yazmış olduğum bir blog yazısının sonrasındaki düşüncelerini ve daha da önemlisi hissettiklerini; kendisini -tırnak içerisinde- kalabalıklarda varsayma, yalnızlığını paylaşabilme, tek olmadığını duyabilme noktasında tanımlayabiliyor olmasını çok önemsiyorum. Tırnak içerisinde yapılan bu "kalabalıklar" vurgusu; aydınlanmanın ve medenileşmenin bir farklı ölçeğidir. Entellektüel yapının, nitelikli hacim kazanma sürecini ifade eder. Çağımızın en hızlı ve en yaygın gelişen olgusu olan internet, beraberinde getirdiği blog kültürü ile bu sürece inanılmaz katkılar yapmıştır, yapacaktır. İnanıyorum ve diliyorum.

Diyalektik bir yaklaşımla; her sosyolojik olay ve olgu, kendisi ile birlikte karşı cephesini de aynı anda ve oranda oluşturur. Tezler ve anti-tezlerin çarpışması ve acı, zorlu, ıstıraplı çığlıklarla sentezleri doğurması, beslemesi beşeriyet tarihinin çok doğal bir toplumbilimsel mekanizması olarak kendisini gösterir bizlere. İnternet denen baş döndürücü gerçek de tam böyledir işte. Çocuk pornografisi, pornografik cinsellik, yıkılan aileler, haksız rekabet, insan hakları ihlalleri gibi pek çok olumsuzluğu bir farklı boyutla insanlığın önüne koyan bu bilişim çağı ürünü, aynı zamanda günde dokuz milyar sayfa olduğu söylenen bilgi akışı ile, her türlü konuyu sınır ve coğrafi-kültürel şart gözetmeksizin tartışabilmeyi, bilgiye ulaşabilmeyi imkanlar dahiline, bir "tık" ötesi mesafede getirmiştir.

Her zaman olduğu gibi seçmek, seçebilmek yine biz insanlara düşmektedir. Her seçim, farklı sonuçlarıyla meyve verir. En kötüsü ise birilerinin, sizin adınıza seçim yapıp, sizin ise seçtiğinizi zannetmenizdir. Kendi tercihlerimizi, kendi doğrularımız ve gerçekleşmesi muhtemel olumlu sonuçları ile yapabilmemizi diliyorum.

Not: Yazının görsel ögesi www.orlyowl.com adlı siteden alınmıştır.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..