Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '15

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Bir gezinin düşündürdükleri (5) Makedonya

Bir gezinin düşündürdükleri  (5) Makedonya
 

Balkan gezimizin son ülkesi Makedonya idi. Makedonya tarihi deyince aklımıza ilk gelen isim Büyük İskender geliyor.  Büyük İskender olarak bilinen III.Alexandros’ın babası  II. Flip annesi ise Epir Kralının kızı Olimpias’tır.  Babası II. Flip zamanında Yunanistan da Makedonya toprakları içerisinde yer aldığı için  Büyük İskender’e Yunanlılar da sahip çıkmaktadırlar.  Bu yüzden Üsküp meydanında bulunan heykeline Makedonya Kralı yazılmasına diplomatik olarak karşı çıktıklarından, heykelin altında “Atlı heykel” yazıyordu. Büyük İskender zamanında,  Makedonya topraklarını Hindistan’a kadar genişletmiş ve fethettiği topraklardan, İskenderun’a ve İskenderiye’ye kendi ismini vermiştir.

Üsküp meydanındaki Büyük İskender heykeli.

Makedonya’nın nüfusu 2100.000 kişi. Bu nüfusun yüzde 28 i’ni Arnavutlar, yüzde 4 ünü ise Türkler oluşturuyor. Son yıllarda Arnavutların bastırması sonucunda Makedonya’ca ile birlikte Arnavutça’da resmi diller içinde yerini almış. Son yıllarda ülkemize gelen Suriye göçmenlerini düşündüğümüzde demek ki Makedonya nüfusundan fazla insan ülkemize göç etmiş.

Makedonya’da ilk gittiğimiz şehir aynı adı taşıyan gölüyle tanınan Ohrid şehriydi. Makedonya’da kril alfabesi kullanılmakta ve bu alfabenin doğduğu yer ise Ohrid olarak bilinmektedir.  Kril alfabesi, latince olan İncil’i herkesin anlayabileceği şekilde okuması için iki Ortadoks rahibi tarafından bulunmuş ve günümüzde Makedonya ile birlikte Beyaz Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Moğolistan da kullanılmaktadır. Sırbistan ise 15 yıl önce latin harflerine geçmiş.

Ohrid gölü deniz seviyesinden 700 metre yükseklikte 2 milyon yıllık bir krater gölü. Göl, 465 km2 ve sadece bu gölde 7 cins bu göle özgü balık bulunmakta. Gölün derinliği ise 300 metre. Bu gölde pleşitza adlı bir balığın pullarından inci yapılıyormuş ve bu incilerin yapılmasını sadece iki aile biliyormuş. Yani cola formülünü bilmek gibi bir şey. Mağazalar bu incilerle doluydı.  Gölde kısa bir tekne gezintisi yaptıktan sonra mağazaların bulunduğu caddeleri dolaşıp, alış veriş yaptık.

Kaldığımız otelin balkonundan Ohrid gölüne bir bakış.

Balık pulundan yapılan incilerin çoğunlukta olduğu, hediyelik eşya mağazasının vitrin

Ohrid gölünün bir özelliği daha var. Dünyadaki bütün nehir ve ırmaklar göllere ve denizlere dökülürken, Kara Drin nehri Ohrid gölünden doğmakta. Yani dünyada gölden doğan tek nehir Kara Drin nehri. Bu nehir daha sonra Ak Drin nehriyle birleşerek Adriyatik denizine dökülmektedir.

Dünyanın gölden doğan ilk ırmağının doğuşu

Ohrid’de bir gece kaldıktan sonra Manastır’a doğru yola çıktık. Yol üzerinde gezdiğimiz yerlerden birisi Resne  idi. Burada gördüğümüz elma ağaçları ve elmalar küçük bir kavun büyüklüğünde çok lezzetli ve suluydu. Resne, tarihte Enver bey ile birlikte dağa çıkan ve II. Abdülhamid’in meşrutiyeti yeniden ilan etmesiyle sonuçlanan Jön Türk Devrimi’nin öncülerinden Niyazi beyin memleketi. Onun Fransa’daki Versay sarayından örnek alarak yaptırmış olduğu evini gezdik.  Resne’li Niyazi bey sağlığında birçok çatışmaya girmiş, ölümü ise korumasının çıktığı kurşunlarla olmuş. Hepimizin bildiği bir deyim ise Niyazi beyin bu şekilde öldürülmesinden sonra ortaya çıkmış. O deyim de şu sözler:

“Ne şehittir ne gazi, b.k yoluna gitti Niyazi”

Niyazi beyin Versay sarayından özenerek yaptırdığı evi

Resneli Niyazi'nin fotoğrafı

Resne’den sonra Manastır’a vardığımızda Atatürk’ün mezun olduğu askeri liseyi gezdik. Burada Atatürk için özel bir bölüm ayrılmış. Atatürk’ün elbiseleri, kılıcı, heykeli ve İstiklal savaşı ile ilgili bir video gösterisi de program içerisinde yer alıyordu.

Atatürk'ün okuduğu askeri lise

Atatürk anı odasının girişi

Atatürk'ün kılıcı

Atatürk'ün babası Ali Rıza beyin Makedonya'daki evinin resmi.

Atatürk'ün sevdiği bir şarkının içinde yer alan Manastır'daki  havuz.

Makedonya’daki son durağımız ülkenin başşehri olan Üsküp oldu ve Balkan gezimizin en popüler şehri de burasıydı. Mutlaka görülmesi gereken bir şehir Üsküp.

Üsküp belediyesi şehrin göbeğindeki geniş alan civarındaki bütün binaların dış cepheleriyle oynayarak tarihi bir görünüm vermiş. Meydan çeşitli heykellerle dolu. Gece ışıklandırması, ve fıskiyeler meydana ayrı bir güzellik veriyor.  Gece görünümü gündüz görümünden çok daha güzeldi.  Bu meydanı gördükten sonra bizim İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin Taksim meydanını ne hale soktuğunu aklıma geldi,  gelsinler buradan örnek alsınlar diye düşünmeden edemedim.

Arkeoloji müzesi

Taş köprü

Tarihte Üsküp’te doğanlar için belediye ayrı bir özen göstermiş.   Mesela Yahya Kemal, Üsküp doğumlu. Burada Yahya Kemal koleji var. Kolej cemaate aitmiş. Burada doğanlardan Hristiyanların kutsal kişisi Rahibe Teresa’nın anı evi, İstanbul’da Ayasofya’yı yaptıran I. Justiyen’in de heykeli  de meydanda yerini almıştı.  Meydan’da Vardar nehri üzerindeki taş köprü ise Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilmiş Üsküp 500 yıldan fazla Osmanlı hakimiyetinde kalmış ve buradaki eser ve Müslüman nüfusuyla eski zamanları yaşatmayı başarmış bir şehir.

Rahibe Teresa'nın anı evinin duvarı.

Üsküp doğumlu Doğu Roma İmparatoru I. Justinyen'in heykeli

Bizim bulunduğumuz günlerde kardeş belediye olan Üsküp belediyesi ile Bursa belediyesi ortak bir aşure festivali hazırlamışlardı. Orada Türk halk dansları yanında, Arnavutluk ve Makedonya’lı öğrencilerin de milli kıyafetleriyle katıldığı gösterileri de izlemek fırsatı bulduk. Kazanlarla getirilen aşureler oradaki halka dağıtıldı.

Üsküp’ün en meşhur yemeği ise Kuru Fasulye. Gerçekten dedikleri gibi varmış. Çok değişik bir sistemle pişiriyorlar ve çok da lezzetliydi.  Çarşılarda alış verişlerde Türk parası da geçiyor.  1 Euro=60 Makedonya dinarı,  1 TL.sı ise 20 Makedonya dinarı ediyor.   

Üsküp’ün nüfusu 550.000 kişi. Geniş caddeler, ne trafik derdi var, ne de olumsuz bir durum.  Balkan gezisine bir daha gitsem, ilk gideceğim yer yine Üsküp olur.

Balkan gezimizin başladığı Belgrad şehrinden bittiği Üsküp şehrine kadar kısa zamanda yerinde görerek birçok bilgiye sahip olduk. Gezimizin sonunda ise Yunanlı pilotların kullanmış olduğu Türk Hava Yolları uçağı ile İstanbul’a döndük.

Not: Bu geziyi organize eden ETS Tur yetkililerine ve gezi boyunca verdiği bize her türlü tarihi bilgiyi veren rehberimiz Enise Özdemir’e teşekkürü bir borç bilirim.

 

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..