Bir gezinin tiryakisi olmak

Eminönü veya Beşiktaş iskelerinde Boğaz turları bölümünde alacağınız bir vapur bileti ile İstanbul'a bu kadar yakın ve bu kadar İstanbul'un boğucu havasından, kalabalığından iş stresinden kurtulabileceğiniz bir cennete yol almış oluyorsunuz. Özellikle yaz aylarında Turistlerin fazla olması vapurda yer bulup oturmanızı hatta ayakta bile yer bulabileceğiniz alanları azaltırken, gariptir ki yaklaşık bir saatlik yolculuğun gizemli manzaralarını izlerken yorulmuyorsunuz. Boğaz yalıları bir mimarın sergisine çıkarılmış gibi tüm güzellikleri ile denize eğilip sizi selamlar gibi duruyorlar boğazın maviliklerine uzatıp gölgelerini.

Karadeniz' e yaklaştıkça daha bir serin hava çarpmaya başlıyor yüzünüze, hatta yazın ortasında aklınıza "Niçin kazak almadım?" düşüncesi dahi geliyor. Yolculuğunuzun ilk molalarından birinde üzerine dökülen şekeri ile daha farklı bir tada bürünen "Kanlıca yoğurdu" dokunuyor önce damaklarınıza. Maviyi izledikçe Boğaz'a bir kez daha aşık oluyorsunuz, vapurun dağıtıp köpüğe dönüştürdüğü geride kalan sularla birlikte. Şansınız varsa Kavağa yaklaştıkça yunus balıklarını görüyorsunuz.

Anadolu kavağı, balık restaurantları ile karşılıyor sizi; küçük, büyük, pahalı, ucuz seçenekleri ile. Deniz ve bol oksijenli bir ortamda karşılıyor mideniz balık, salata ve rakıyı. Temiz hava sizi biraz şoka koymuş gibidir, rakıyla dalgın bir manzara buğusu oluşur gözlerinizde. Sonra kaleye çıkmak vardır fakat illede roma dondurması yemek gerekir tatlı niyetine ve bu kadar enerjiyle kaleye çıkılır. Yüksek bir tepenin üstüne kurulmuş kaleden denize bakılır; Marmara ve Karadeniz tam bakışlarınızın odaklandığı yerde birleşir bir sevdalı çift gibi, sularının renk farkı ile açıkça görülür bu birleşme. Her güzel zaman gibi sizi bekleyen vapura geri dönerken bir tiryakilik bırakır her şey, her fırsatta geleceğim sözü verilir manzarasına kavağın. Saygılarımla...