Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '09

 
Kategori
Deneme
 

Bir gidişi yazmak

Donuk gözler, kaçamak bakışlar, yanyana duran ama birleşmeyen eller, sarılmayan kollar, yalanlar, inat, gurur ve tripler.. İşte bir akşamın kısaca özeti.. Gelirken hayal edilen ama olmayacağı bilinen özlemle beklenen anlar.. Aslında yapılıcak ne çok şey, giderilicek o kadar özlem varken.. Herşey hayalde kaldı.. Bir izin verseydin, bir konuştursaydın beni, bir bilseydin içimdekileri.. Ama söleyemedim her zaman ki gibi anlatamadım ve yine içimde kaldı hepsi, senin gibi.. Oysa o kadar ihtiyacım vardı ki ellerine, gözlerine.. Tüm bir gece sadece kaçamak bakışlarla yetindik.. Sen yalanlar at, ben trip.. Böyle mi düzelticektik herşeyi.. Sana bu kadar yakınken bi o kadar uzaktım.. Oysa biz ayrı şehirlerdeyken bile iç içeydik birbirimizle, bizdik, beraberdik.. Şimdi uzaklaşıyor, kaybediyorduk birbirimizi öyle mi?? Biz olmaktan çıkıyorduk yani.. Beraber gittiğimiz maçlarda bile hiç kaybetmemiştik değil mi?? Peki hayat denen bu maçta kimeydi mağlubiyetimiz?? Birbirimizin uğuruyduk aslında farkında olmasakta.. İşte bu yüzdendi hayat denen maçta seninle olma uğraşlarım, kazanmak içindi.. Yine seninle.. Acaba var mıdır bizim gibi yalan, inat ve tripleri yüzünden bu kadar çok mutluluğu kendine çok gören birileri daha şu hayatta.. Oysa ben hazırdım herşeye seninle.. Tüm kötülükleri, yalanları geride bırakıp, sadece en güzel anılarımızı yanımıza almaya.. Herşeyi yapmaya hazırdım senin için.. Anlıyor musun HERŞEYİ.. Sadece bir kere bakabilseydin gözlerime, tutsaydın elimi ve bırakmasaydın, sımsıkı sarılsaydın.. Tüm yalanlarını kabul edip, özürler dileyip, beni bırakmasaydın, inandırabilseydin bakışlarınla, KAL ya da GİTME, BENİ BIRAKMA DİYEBİLSEYDİN, DENİZli hayallerimize yaniden inandırabilseydin, yine asla bırakamazdım ki seni.. Sevgi sözlerini söyleseydin, yalanların yerine.. Hani diyordu ya şarkıda "bana kimse sen gibi sarılmadı, ışığımız sönmeden gidiorum" diye.. Tekrar birlikte yaksaydık o ışığı.. İzin verseydin yine sarılsaydım sana sımsıkı.. Sende içindekileri bastırmasaydın, tutmasaydın kendini belki.. Bir bilseydin içimdekileri.. Ne kadarda özlemişim aslında seni.. Beni sinir etmelerini:) seninle didişmeyi, trip atmayı, baş belası demeni, gözlerime öyle derin bakıp, ellerinle yanağımı sevmelerini.. Ve ne çok şey var daha özlediğim seninle.. Oysa bir anlatabilseydim içimdekileri.. Bir izin verseydin, konuşabilseydim.. Tekrar Yakamozum olmaz mıydın dersin?? Tekrar bana ışık verip, DENİZlerde İnci Tanesini ortaya çıkarmaz mıydın?? Ama boşver her zaman ki gibi hepsi içimde kalsın.. Senin gibi..

Oysa ben mechulleşmiş bir soğuk şehrin güneşinde görmüştüm seni.. Işıldıyordun ve parlıyordun ay ışığı gibi sanki.. Söz verdiklerimin anısına, hayallerimin arkasında ve aniden gelen kalp atışlarımla sevmiştim seni oysa.. Bırakıp da gidemeyen bir düşüncenin arkasına sığınırdım senin için.. Sandıklara saklayıp sığdırdım tüm inançları mı ve sana inandım ben onca siyahlığın içinde.. Ve şimdi rüyalarımın en akla sığmaz hayallerime inat senden ayrılıp yine o şehre gidiyorum.. Bana kendini tanıttırdığın için teşekkür etmiyorum. Bir bukle demet çiçek gibi sana gülüyor ve seni yad ediyorum... Sen hayallerime süslenmemiş sokakların en lirik son duraklarında bekliyorsun belki de.. Eskisi gibi otogarda beklemeler yok artık çünkü.. Yüreğim sana geliyor ama ayaklarım başka şehirlere gidiyor. Ve yine ben giderken bu defa arkamdan el sallayıp uğurlamıyorsun beni otogardan.. Ne DENİZ kalıyor geride ne başka bir şey.. Sadece yığınla yıkık hayaller, burukluk ve içimde tarifsiz bir acı.. Hangi Limana demir atmalı artık bilmem.. Kıyılarım bu kadar boşalmışken.. Ya da hangi terminal de son bulmalı bu yolculuk.. Ne fark eder ki sen bas gaza şoför.. Uzaklaştır beni yeter.. Nasılsa gideceğin hiç bir yerde o yok.. Nasılsa onu ben geri de bıraktım.. Onun durağını geçeli çok oldu.. Sen bas gaza ve sakın durma.. Belki de ben bunları düşünürken, sen orda geride kalmışlığınla mutlu olmalısın, sen biten bir aşkın galibiyetini kutlarken, ben bir yolun kenarında beni bekleyen hayallere doğru istemeyerek ama gıpta ederek gidiyorum.. Gecenin sonu oldu artık.. Kanıyorum ve kanatıyorum yüreğimi. Beni bekleyen yarınlar var mı bilemiyorum ama o yarınlarda ben senle güneşe bakmak istiyorum.. Sınırsız ruhların beşiğinde sallanmış düşlerim vardı belki de.. Seninle beraber kurduğumuz.. Bir bar köşesinde son kadehimde saklanan sensizliğin bir bedeli ya da... Bırakma beni diyorum sana, yollama.. Gittiğimi görerek, yollama beni o diyarlara ve uçurtma o kanadı yaralı kuşların kanatlarında.. Dinecek acılarımın düşüncesinde içiyorum sigarami hiç beceremesem de içmeyi.. Sen olsan elimden alırdın şimdi diyorum.. Belki bugün bir mazi olacak birgün.. Yad eder misin beni bu tarihlerde?? O kahve gözlerine inat bakar mısın seni biraktigim o meskun şehirlerde.. İzler misin beni o semadaki varlıkla yokluğun belli edilmemiş en son kanıtı olan ay gülümseyişinde..

Bir beyhude koşuda mıyım bilmiyorum.. Bildiğim tek şey hayat denen şu yarışta artık ayrı kulvarlarda koştuğumuz seninle.. Bu sefer sevgimde inatlaştım.. Sonuna kadar bu kalbin sana bağlı bir yarım adada saklı kalan bir İnci Tanesi gibi saklı kalacağını unutma sakın.. Tamam mı diye sorularına karşılık tamam demiyorum bu kez.. Benim tamamlanmamış düşüncelerimin adamısın sen.. "Aferim sana"larda yok artık söylenen.. Olmak ya da olmamak adlı düşüncelerimin ardında sana bakıyorum artık.. Bu hayat seni bana izlettirmek zorunda.. Yoksa yaşanması mümkün olmayan düşüncelerin dalgalarında boğulurum.. Bu seferlik sana elveda demiyorum işte.. Çünkü o kadar çok söyledim ki o kelimeyi sana, bu defa ki gidişimin bir farkı olsun istiyorum, daha anlamlı olsun, daha bir gerçekçi olsun istiyorum.. Söylediğin yalanlara, Elveda dedigim kavrama inat sana el sallamıyorum.. İlk sarıldığımız günün inadına gözlerine bakmıyorum.. Bir inat ugruna seviyorum demiyorum inadina.. Sevmek için sevmek anlamını da çıkartmıyorum.. Sadece ama sadece bu şehirlerin beni ve seni eşsiz kıldığı diyarlara inat şarkı söylemeye çalışıyorum.. Seni sevmek için değil benimsediğim için seviyorum.. Oysa ben senin sesinde dinlerdim şarkılarımızı.. Uzaklardan bir ses duyumsuyorum, ama bu ses başka bir ses.. Beni yalnızlığa çağırıyor, gitmek istemesem de beni kendine çekiyor.. Sana dönüyorum bırakma beni diyorum, ama sen umursamıyorsun yine ve ben gidiyorum.. Sessizliğe, yalnızlığa ve en kötüsü de sensizliğe..

Bana içten güldün mü bilmiyorum.. Yüreğine dokundum mu onu hiç ama hiç bilmiyorum.. Yarım kaldım artık ben bu şehirlerde.. Yokluğuna yazılmış satırlarım, cümlelerim, hayallerim ve kavuşma aşkım var.. Sen galibin güneşi işte gidiyorsun.. Ben giderken, beni kendinden yollarken, sende gidiyorsun farkında olmadan.. Oysa hangi gidişin bu diye bir yığın sorular bırakıyorsun bana ve bir daha asla kapanmayacak yaralar, bir daha asla açılmayacak kapılar.. DENİZsiz bir şehir ve hep soğuk yeşil'e hasret iklimler.. Sadece şunu bil, bunu gözlerinin içine bakarak söylemeyi çok isterdim ama buda olmadı "SENİ ÇOK SEVİYORUM.."

pişman çok pişmanım esasen

ama çok korkuyorum ya reddedersen

gururdan mı nedendir artık

sen gel kendini alt edersen..

 
Toplam blog
: 24
: 1007
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

Kaleminden, yazmaktan hiç vazgeçmeyen, fotoğraf çekme ve çekilme hastası olan biri..  ..