- Kategori
- Deneme
Bir Gökyüzüm Olsun Yeter
Yelkovan ilerliyor. Yolculuk başlamak üzere… Ayrılığı isteyen benim. Taşıdığım bavullar trene yaklaştıkça hafiflediler sanki. Omuzlarımın yükü her adımda azaldı . Yolculuklar sonsuzdur. Gezgin ruhuna dokundu, onu harekete geçirdi rüzgar. Önce dinlen, rüzgarın sesine bırak kendini. Yeni bir yolculuk bunca zamandan sonra üşütür yüreğini insanın. Ellerin bedenin güneşe durur, yanar gün be gün. Yalnız uçan bir kuş görüyorum her sabah kanatları eflatun. Sabahları gökyüzü gri, git gide koyulaşan. Toprağa salınmış kökler ağlıyor, ağaçların gövdeleri ise her şeyi örtüyor, emin kendinden. Sararmaya yüz tutmuş yaprakları silkeliyor sanki dallar, rüzgardan aldığı ilhamla. Birkaç yaprak sıkıca tutunmuşlar kalan son umutlar gibi. Uçuşan sarı yaprakların gölgeleri arasında yürüyorum. Çalıların arkasında kavun içi bir dolunay.
Şafak sökmek üzere. Pencereni açtın ve şafağın ışıklarını sızdı odana. Ne çalan telefon, ne de kapı zili. Konuşan bir güneştir burada bir de yalnız bir yıldız, doğuda, bir yanıp bir sönen. Takvim ve saat te yok. Çarmıha gerilmiş bir dizi insan görünür bazen karşı tepelerden. Gözleri gökyüzüne çakılı kalmış. Gemiden iner belirsiz vakitlerde insanlar, dağılırlar adanın dört bir yanına, sonra silah sesleri. Ölüler taşınır gemilere fırtınaya rağmen, gemi başlar dümeni öttürmeye. Ölümün en güzel yaşandığı yerdir burası. Onlar ölmek için seçerler adaya yolculuğu. Her nasıl olursa olsun ölüm acı vermez. Tatlı bir uykuya dalmak gibidir. Sense öldün ve buraya geldin, bu adaya, bozkır bir ada, bir kaç çam var biraz ilerde. Benim gelişimse nefes alabilmek için, bir gökyüzüm olsun yeter. Bu yolculuğu yapmamamı, ada da ölümün beni beklediğini söyleyenler oldu. Oysa ölüm de yeni bir yolculuk, zor ve yorucu da değil üstelik. Yaşamın sonsuzluğundan bir kesit sadece. Gün ağarır, akşam öğleyi atlar sanki, aniden çöker adaya. Ve yeniden gece. Bu yolculuk bir gece sürecek . Gündüzler aydınlık sanırız oysa loş karanlıklarda gezinir gündüzlerin gürültülü sessizliği. Gündüzleri masum sanırız oysa gecelerdir gündüzleri aklayan.
Gece ile gündüzün kavuştuğu noktadayız. Doğru bildiklerini yadsımaya başladığında dönüşür her şey. Gece ile gündüzü birleştiren noktalar birer birer kaybolur. Her noktada parmak izlerin. Her bir noktada nefesin, sesin, gözlerinde izi kalmış yas günleri. Gelişini dinliyor martılar. Aydınlık, karanlığa bıraktı yerini, uzakların düşler denizine gömüldü ada. Bir tek gece ağladı başucunda.
12.06.2010,Ankara
Saide Belgin ERDAĞI