Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '08

 
Kategori
Yetenekler
 

Bir gönül adamının örnek yaşam öyküsü

Bir gönül adamının örnek yaşam öyküsü
 

Bir evvelki yazımda eli öpülesi kişilerden bahsetmiştim. Bu yazımda ise, başarıya giden yolda engel tanımayan , hak bildiği yolda tek başına yürüyebilen, bütün zorlukları göğüsleyecek azim ve kararlılığı gösterebilen çelik iradeli, ender ve önder bir kişilikten söz etmek istiyorum Diliyorum, birilerinin ilgi çekici, başarılarla dolu yaşam serüveni, bu yolda yürüyen başka engellenmiş yeni hayatların başarısına esin kaynağı olup, öncülük etmiş olsun. Bir başka anlatımla, "üzüm üzüme baka baka kararsın."

Kendisiyle aynı ilkokulu ama farklı yıllarda birincilikle bitirmiş olmaktan mutluluk duyuyor olsam da, bir vakfın toplantısında çok geç tanışmış olmamdan ötürü de, son derece üzüntülüyüm. Bu sütünlarda tanıtıma ihtiyaç duymayacak kadar ünlü fakat, sıradan , bizden biri olacak derece samimi, mütevazi ve sade bir insan, bir fenomen. Ama okula gitmeden kaybettiği yılları bitirme sınavını kazanarak geri alacak kadar da inatçı. Daha ilkokul yıllarında bile, zekasi, azmi ve kararlılığı ile kendini göstermiş olduğunu, yaşıtları olan ağabeylerimiz ve ablalarımızdan öğreniyoruz. Yazdığı şiir kitabından kazandığı gelirleri, başarılı fakat imkanı olmayan öğrencilere burs vererek dağıtacak kadar yardımsever olduğuna, bizzat tanık olduğum, bir gönüllü eğitim destekçisi. Bir bilim isanı olduğu kadar, sanatsal estetik duyarlıklarını yazdığı şiir kitabıyla kanıtlamış bir sanatsever. Meslekdaşları arasında vergi rekortmeni olmuş iyi bir vatandaş, hastaları tarafından beğenilen ve aranan bir dahiliye uzmanı Dr. Niyazi Selamet.

Yaşam öyküsünü bir ziyaretim esnasında bana imzaladığı şiir kitabında yer aldığı şekliyle, kendi yalın anlatımına hiç dokunmadan, iyi bir örnek olacağına inandığım “Aşkın Öyküsü” şiiriyle birlikte, olduğu gibi aktaracağım. (1) Hakkında yazdıklarımla sayın Selamet’i sizlere çok iyi tanıttığımı iddia edemem. Çünkü, yazdiklarımın yazamadıklarımdan çok daha az olduğunu düşünüyorum. Onun tanımlanmasını imkansız kılan bir diğer nokta ise, beş kişinin kazanabileceği bir başarıyı tek başına elde etmiş, sembol bir köylü çocuğu olmasıdır. Yeteneklerini zekası, azmı ve kararlılığı ile bütünleştirerek başarılı olmuş iyi bir model oluşturmuştur.

Birilerine vefatından sonra ağıt yakmayı veya methiyeler düzmeyi hiç ama hiç doğru bulmuyorum. İnsanları yaşarken taltif etmenin onlara verilecek en değerli ödül olacağını düşünüyorum. Yapılacak objektif övgülerin yaşama sevicini körükleyen bir doping etkisi yaratacağına inanıyorum. Aynı düşüncelerle sayın Selamet’i gündeme taşırken, daha yakından tanımak isteyenler için de, kaynakçada tanıtacağım eserini edinerek, yazarın sevinçleri, kederleri, neşeleri, hüzünleri, coşkuları, öfkeleri, sevgileri ve tüm diğer duyarlıklarını daha yakından ve detaylı tanıma fırsatını bulacaklardır.

Sayın Niyazi Selamet’e mesleği, ailesi, hobileri ile mutlu dünyasında sağlıklı uzun ömürler dilerken, r ehber olacağına inandiğim yaşam serüveninin, yeni nesiller tarafından veya hiç olmazsa onu yakından tanıyanlar tarafından örnek bir model olarak dikkate alacağını ümit ediliyor , okuyanlarıma iyi pazarlar diliyorum.


Yaşam Öyküm

Rize merkeze bağlı Üzümlü köyünde dünyaya gelmişim. Doğduğum köy altmış hanelik küçük bir köy.O yıllarda köyümüzde ilkokul yoktu. Yirmi iki köyün sadece bir ilkokulu vardı. Tekke İlkokulu. Bizim köyden tam 4 km uzakta idi. Bu ilkokul cami iken okul yapılmış bir bina idi.Yirmi iki köyün hepsinde cami vardı. Camilerde vazife gören imamların maaşlarını ve yemeklerini köylüler karşılardı. Demek ki köylülerin ekonomik durumları maaşları ödemeye müsaitti.

Yirmi iki camiye karşılık bir ilkokul. İşte ben bu okuldan 1949 senesinde birincilikle mezun oldum. Ailem beni ortaokula göndermedi. O yılların modern cumhuriyet okullarına gavur okulu denirdi. Ruhları kararmış cahil din hocalarının beyin yıkamasıyla oluşmuştu bu olgu. Öğretmenimin defalarca söylemesi, benim gözyaşlarım etkili olmadı. Cehalet zincirini kıramadık. Ailem benim gavur olmamı istemedi.Bende okula gidemedim.

İstanbul’a göç ettik. Babamın Boğaziçi Arnavutköyü’ündeki dükkanında ve daha sonraları ağabeyimin Sultanhamamı’ndaki işyerinde çalıştım. Hayatıma yön veren pratik bilgileri bu senelerde öğrendim. Aradan yedi sene geçti. Akciğerlerim hastalandı. Bu hastalık hayatımın seyrini değiştirdi. Temiz hava almak için annemle beraber köyümüze döndük.

İçimde okuma hevesi kor gibi yanıyordu. Dışardan ortaokul sınavlarına girdim ve kazandım. Kaybetmiş olduğum yedi senenin üç senesini geri aldım. Arkadaşlarımdan tam 4 yaş büyük olarak 1956 senesinde Rize Lisesine başladım. Bir sene okuduktan sonra Kabataş Erkek Lisesine geçtim. Fen şubesini bitirdim. İstanbul Tıp Fakültesine girdim doktor oldum. İstanbul Davutpaşa kışlasında yedek subaylık yaptım. Askerde iken Bahçelievler’de özel muayenehanemi açtım. Askerlikten sonra İstanbul Haseki Hastahanesi’nden iç hastalıkları dalında uzmanlık diplomamı aldım. Bahçelievlerin ilk doktoru olarak kırk senedir aynı yerde halkıma hizmet vermekteyim. Yirmi seneden beri de doktorların vergi rekortmenleri arasında olmanın onurunu yaşıyorum.

Evliyim üç çocuğum var. Hobilerim arasında:Amatörce şiir yazmak, Yoksul çocukların okumalarına yardımcı olmak. Bahçe işleri ve çeşitli meyveler yetiştirmek.

Mesleğim, ailem ve hobilerimle mutlu bir dünyanın içindeyim.

Dr.Niyazi Selamet

Aşkın Öyküsü

Gün gelir sisler kaplar güneşi.
Hasret kokar duygular.
Bulutlar perde perde.
Sevda derinliklerde

Gün gelir berraklaşır gökyüzü.
Çoşku yaşar düşlerde.
Şiir olur şarkı olur dillerde.
Gezinir gönüllerde.

Kaynak1.) Dr. Niyazi Selamet, Şiirsel İzlenimlerim, Nüans Ajans (Arma Yayınları) Çatalçeşme sok.23/1 Daire 6 Cağaloğlu / İstanbul, Baskı:Bayrak Matbaası Yabancı sokak No.2/1 Sultanahmet / İstanbul, 1.Baskı, İstanbul Nisan 2005

 
Toplam blog
: 72
: 1140
Kayıt tarihi
: 09.12.07
 
 

Rize merkez ilçeye bağlı Yiğitler Köyünde doğdum. Lise bitinceye kadar ilk gençlik yıllarımı geçird..