Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Bir gül' ün zerafetinde kardelen inancı

Hava soğuktu, illikleri donduracak kadar soğuk. Belki de tüm hayat donmuştu, onlardan başka. Yağan karın beyazlığı gözleri kamaştırıyor, beyazın adın da ölüm , kokusun da korkular vardı. Belki de birazdan kopacak kıyametin sessizliğini bozan tek şey tipiye dönüşmeye başlayan rüzgarın sesi idi.

Tek bir noktaya dikilmiş 10 çift göz nefes alışlarını bile tutmuştu. Tüm sessizliği bozan bir ses duyuldu, arkasından aynı seslerden binlercesi geldi. Kurşunlar sağnak sağnak yağıyordu üzerlerine, yapacakları tek şey karşılık vermekti ve hiç tereddüt etmeden karşılık verdiler. Az önce bekleyen 10 çift gözün yerini şimdilerde şahin bakışlar almış, biraz önce tutulan nefeslerin adı kahraman olmuştu.

Pusuya düştüklerinde yapacakları en iyi şeyin kendilerini koruyacak bir taşın arkası olduğunu söylemişti komutanları. Çatışma başlamış, kurşunlar adres sormaz olmuştu. Ölümün adı bile akıllarına gelmiyordu.

10 çift göz deki tek bakış vatanına göz dikmiş kahpelerin bir an önce def olup gitmesinin sessiz ifadesiydi. Ne kadardır çatışmada olduklarını bile unutmuşlardı. Ta ki kahpe kurşunlardan bir tanesi göğsünde sönene kadar, şahin bakışlı erin.

Yığılı verdi komutanının kucağına, sımsıcaktı teni akan kanı bir gülün zarafetindeydi.

Bakışlarında en ufak bir korku yoktu. Birden yeni doğan kızı aklına geldi, daha kucağına alıp koklayamamıştı bile cennet kokulusunu.

Ölmeyeceğim değimli dedi. Beni kızıma götürecek misiniz komutanım.

Komutanı bir ana ceylanın yavrusunu okşadığı gibi okşadı saçlarını mehmetciğin. Başını göğsüne aldı, yasladı. Hala kanıyordu yarası derine inmişti kurşun. Hala bir gülün zarafetin deydi, akan kanı. Burnuna gül kokusu gelmişti akan kan dan.

Tüm çaresizliğinin yanın da yalan söylemenin dayanılmaz ağırlığını hissetti yüreğinde.

Yutkundu boğazı düğüm düğüm gözleri dolu dolu olmuştu,

O anda gözleri beyaz bir canlıya ilişiverdi. Üzerinde kırmızı lekeler vardı. Dikkatle baktı.

Bir kardelen çiçeği idi gördüğü.

Tüm umutsuzluğa zor şartlara rağmen , belki bütün yağan karın , belki bütün soğun yükünü omuzlarına almış fakat yıkılmayan bir kardelen.

Üstelik üzerine bir de Mehmet ciğin kanı sıçramıştı. Başka bir anlama bürünmüştü bu başkaldırış.

Ölmeyeceksin koçum dedi. Sizler hiçbir zaman ölmediniz ki ve ölmeyeceksinizde. Elleri ile kapatı verdi gözlerini Mehmetciğin.

Yıl 1993 dü aylardan mart ayı günü meçhul günlerden bir gün. Tıpkı 89 yıl önce dedeleri Çanakkale’de şehit düşerken, beklide aynı bakışlar vardı gözlerde, aynı cesareti yaşıyordu yürekler.

Hani bizlere savaşçı bir millet derler ya. Son yüzyıldır savaşçı değilde savaşmaya mahkum edilen bir millet olduk. Balkanlarda savunduk, Trablusgarp da savunduk, Çanakkale’de savunduk, Dumlupınar’da savunduk, Hakkari, Şırnak vs vs. hep savunduk durduk.

89 yıl öncede aynıydı savunulan şimdi de aynı. O zamanlar da kınalı kuzular verdik toprağın bağrına şimdide veriyoruz. 89 yıl önce bir şehidimin annesinin yüreği nasıl yandıysa ve ne kadar gurur doluysa şimdi de aynı.

Bir Gül’ün zarafetinde Kardelen’nin inancını yaşadılar. İsimleri hiç önemli değil biz MEHMET dedik onlara.

Burdan oturduğum yerden yazımı yazarken sana çok teşekkür ediyorum, M:KEMAL ATATÜRK. Sizlere çok teşekkür ediyorum, Yahya Çavuş’lar, Seyit Onbaşı’lar,

Mehmet’im sana çok teşekkür ediyorum.

Belki önemsiz ama sizler için döktüğüm birkaç damla göz yaşı ruhlarınızı şad etsin emi

Önünüzde saygı ile eğiliyorum.

 
Toplam blog
: 18
: 711
Kayıt tarihi
: 27.11.06
 
 

1972 İstanbul doğumluyum. Dekorasyon işleri yapmaktayım. Amatörce de olsa hayata dair sevinçlerimi e..