Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bir gün de iliklerinize kadar ıslanmayı deneyin

Bir gün de iliklerinize kadar ıslanmayı deneyin
 

Bugün Cuma. Adı gibi net bir gün. İki kelime. Yalın, kısa ve varoluşun bir anlamının da ‘tatil’ olduğunu ifade ediyor. Akşam Kadiköy’de öyle güzel yağmur yağıyordu ki, kendimi sokaklara attım. Ne şemsiye ne de şapka, bere… Saçlarımı savura savura, yolu uzata uzata Kadiköy’de içimdeki kuşların sesi eşliğinde dolaştım.

Yağmurla ilgili çok güzel bir şarkı var ya hani: Yağmur, yağmur, yağmur, geri alacak kibirimizi… Şarkı tam olarak bu sözlerde olmayabilir, olması da gerekmez, ama ‘kibri temizlemek’ demek şarkının değerini ortaya koyuyor.

Kibrimiz, egomuz çoğu zaman yüksek, yüksek olmadığında da kendini saklama gayretinde. Bir tepeden bakma hastalığı, bütün dünyaları ben yarattım halleri, sualleri… Oysa yağmurun altında hepimiz aynı şekilde ıslanıyoruz. Şemsiyesiz dolaştığınız anda, yağmurla buluştuğunuzda bir anlamda çıplaksınız. Herkesin büyük çabayla sakladığı üstübaş bekçiliği yapmak yerine olduğunuz gibi dolaşmayı tercih ederseniz, -bu his en iyi motor tepesinde, son sürat giderken hissedilir- yeniden gökyüzüne, doğaya ait olduğunuzu hissedersiniz. Aslında bize çok ait olmayan, sonradan yaratılmış kurallar üzerinden kuruluyor prototip dünyalarımız...

Prototip dünyalar bir mandal dizisine benzeyen insanlar yaratıyor. Mandallar bile daha renkli olur oysa.

Cuma Cuma işte bunları düşündüm sokakların arkasında kaybolsam keşke isteğiyle doşırken. İnsanın bazı anları olmalı, kaybolmalı birden ve bambaşka bir karakterde yürümeli, hiç girmediği bir pub’a, kahveye, köfteciye, Şampiyon'a girerek, hiç tanımadığı insanlarla üç-beş cümle kurarak yaşamın içinde kurduğu keskin sınırları ortadan kaldırmalı...

Çünkü ne olduğun, nasıl bir insan olduğun bu çıplak anlarda belli olur… Nasıl bir insan olduğun, temizlikçinin evine kahvaltıya gittiğin zamanki davranışınla belli olur (tabii gitme isteğiniz olursa bir gün-onlar da insan ve aile, unutmasak keşke)… Şefkat kumkuması bazı insanlar, rol gereği temizlikçilerinin çocuklarını sever gibi gözükseler de, o çocukları yolda gördüklerinde selam vermezler.

İnsanlık tam o anda kendini gösterir aslında. Senin verdiğin ya da armağan ettiğin giysileri zevkle giyen bir çocuğun “Abla” diyerek boynuna atlamasına sarılmayla karşılık verebilmeli insan gibi insan… İnsanlığınızı bu ve benzeri durumlardaki hallerinizle derecelendirebilirsiniz. Başkaları yerine içine sorun insanlığınızı… En gerçek orada saklı.

Tatile girmişiz, yarın cumartesi, nerden çıktı bu haller diyenlere şöyle demek isterim: Ey yolcu, yağmurun altında sırılsıklam olmayı dene bir gün de, bırak her şeyin ıslansın, saçların birbirine dolansın, ellerin üşüsün… Üşüsün ki, sıcacık bir elin dokunuşunun değerini bil… En sıcak seni kimin seveceğini bil… En önemlisi de kendini bil…

Yağmur geri alsın kibrimizi…

Geri versin o usul usul avcumuzu ısıtan sevgiyi…

İyi haftasonları!!

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..