- Kategori
- Yolculuk
Bir gün gidersen
Yaşamak sanattır. Hem de sanatların en büyüğüdür. Sanat eksiklik kabul etmez. Hep mükemmelin peşindedir. Daha iyi daha iyisi…
Sanatkârlar belki de bunun için kendilerini kaybetmişlerdir. Kaybettikçe aradıklarına kavuşmuşlardır. Kavuştukça daha bir kaybolmuşlardır. Bu yüzden onlar bizim dünyamızda yok gibidirler.
Biz de onların dünyasında tabiî ki. Dedim ya işte. Sanat eksiklik kabul etmez diye. Hayat kabul eder mi ki? O da etmiyor işte.
Zamanında hareket etmez hayat treninin bir kaçırırsanız ömür boyu duraklarda beklemek zorunda kalırsınız.
İnsanı yoğuran biçimlendiren şekil veren acılardır.
Siz de bilirsiniz ki duvara tuğla olacak toprak önce çamur haline getirilir.
Ezilir çiğnenir. Sonra kalıplara konur fırınlara atılır. Pişer. Çiğ girdiği fırından tuğla olarak çıkar. Alınıp götürülür. Duvara işlenir. Buna razı gelmeyen tuğla ayakaltında kalıp ezilmeye mahkûmdur. Biz de bunun gibiyiz işte.
Ölüsü bile omuzlarda taşınan insan ayakaltında dolaşmamalı diyorum. Ya bir duvara tuğla olmalı, ya da kaleye taş.
Bir gün gideceğiz. Aha geldik gidiyoruz işte. Öyle bir yaşamalı ki…
Gittiğimizde ardımızdan kuşlar ağlamalı.
Geçtiğimiz kaldırımlardaki taşlar ağlamalı.
Kalem ağlamalı, satırlar ağlamalı. Yokluğumuzun farkına varmalıdır.
Bahçemizdeki çiçekler, hatta böcekler bu ayrılığı hissetmelidir.
Bu da ancak bir sanatkârın gidişiyle hissedilir.