Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bir gün

Bir gün
 

Bir gün gelecek: Ve o gün hiçte bu günden farklı başlamayacak. Güneşi her zamanki gibi yine doğudan kendini gösterecek ve bu tam şafak vakti olacak...

Ve Uriel bu defa benim kulağıma eğilecek ve ardından o boğuk sesiyle aynı cümleyi tekrar edecek "Sıra sende". "Ben de buralardan bir gün gideceğim" diye düşünür müsünüz? Ya "nasıl bir yolculuktur bu?" diye? Ben bunu da düşünüyorum ve ilginçtir ki, yaşamayı sevdiğim kadar sonrasını da seveceğime inanarak düşlüyorum olacakları ve sonrasını...

Nice zamandır, her sonun aynı zamanda yeni bir başlangıcın ilk adımı da olduğunu bilerek yaşıyorum. Bilinmeyenden ürkermiş insanoğlu; bana göre bilinmeyene şekil veren, renk katan ve böylelikle de boyut kazandıranda biziz aslında. İnancım şu ki: Bu şekil ve rengi tuvaline aktarırken herbirimiz kendi hayal dünyamızın imkaanlarını kullanıyoruz. "Ne çizersem, o boyut kazanıyor"

Bazen "bende bir gün gideceğim" diyorum işte...
Milyonlarcası gibi...
Şimdiye kadar giden, milyarlarcası gibi...

Ve gözlerimi yumup, o tuvale bakıyorum. Önce, henüz bomboş bembeyaz haliyle beliriyor karşımda. Ardından bu beyazlığın dörtbir yanında; özlemlerim, bağımlılıklarım, henüz ardımda bırakmayı göze alamayacak olduğuklarım beliriyor. İçim burkuluyor mu? Dürüstçe soruyorum kendime ve aynı dürüstlükle yanıt veriyorum kendime: Ve cevabım hala "EVET"...

Sonra şöyle bir resim çizmeye başlıyorum: Bir sabah şafak vakti beyaz incecik, şefaf pamuklu ketenimsi ama yumşacık uçuşan bir elbise var üzerimde. Etekleri gelişi güzel, parça parça bileklerime kadar uzanıyor. Ayaklarım çıplak...Ve bir deniz kıyısında görüyorum kendimi. Uçsuz bucaksız mavilik uzanıyor akrşımda...

Bense, usulca adımlıyorum kıyıda. Ardımda uzanan kilometreklerce uzunluğunda ki ıslak kumda, tek bir ayak izi bırakmaksızın yürüyorum. Ve tüm bunlar yaşanıyor, gün doğumunun hemen ardında...

Biliyorum, önce denizler, “hoş geldin” diyecekler bana...

Sonrasında köpükler, “merhaba” diyecek ardı sıra...

Belki bir de sahilin yanıbaşında uzanan orman, "gülümseyecek" aynı anda...

Toprak, ona kavuşunca ”nerede kaldın?” diye seslenecek bana.

Ve sonrasında, tüm beyaz çiçekler benim bağrımda bitecek uzun yıllar boyuca...

Çimenlerle, "yeşil" olacağım sonra...

Bulutlarla; "pembe"...

Ardından tan yeriyle "kızıla çalacağım"

Akşam olup gün battığındaysa; denizden kıyıya doğru esen o deli rüzgarlarla eseceğim.

Belki de zaman zaman "fırtına" da olacağım,

Belki sadece, uzaktan dağlardan gelen bir sis "bir ses olacağım" açık bir pencereden onun uyuduğu odaya süzüleceğim.Ve gelip bir defa daha onu göreceğim...

Belkide, bir "zambak" olurum bu defa: İlkbaharla bahçesinin bir köşesinde biterim...Sessiz sedasız, tüm yargılayan gözlerden uzakta. Her sabah evden çıkışını izlerim bu bahçeden. Her akşam oluşunda dönüşünü beklerim.

Biliyorum bir defa da; tek bir damla mürekkebin bir zerresi olacağım. Ve okuduğu kitabın satır aralarında buluşacağım bakışlarıyla. Belki o sayfanın açılmasını yıllarca bekleyeceğim, gözleriyle tekrar karşı karşıya gelmek uğruna.

Yada minik bir serçe olurum, kim bilir? Sadece penceresinin dışında o sabah mahmurluğuyla hala yatarken yatağında, Yumuk gözlerini daha da kısarak gerininişini izleyebilmek uğruna. Bir serçe olup beklerim bu defa; pencerenin pervazına konarım dışarıda karakışta olsa...Sen de bilirsin ya; serçeler hep üşürler aslında. Ama olsun yıldırmaz beni bu, seni görmek umuduyla...Hem belki de bu defa, merhamet edersin bana; avuçlarının içine alır, kim bilir belki de ısıtırsın beni bu defa..

Ama biliyorum ki; bir defasında da donacağım bir bahar dalında. Hem de çiçek açmaya ramak kala. Bir mart sabahında, düşlerim de gördüğüm gibi olacak her şey bir defa daha: Üzerime karlar yağacak bir Mart sabahında. Ben erken çiçek veren bir bahar dalında olacağım aşk uğruna. Bembeyaz tomurcuklardan biriyken ve henüz çiçeklenmeden öylece kalacağım birbaşıma ...

Yada bir kar tanesi olurum bir aralık akşamında...Üşüyen çıplak ellerine konan...

Belkide bedenini serinletmek için girdiğin sularda bir damla da ben olacağım?

Belki bir damla su olup bedeninde akacağım..

Belki ismimin baş harfi olup, başucu kitabında, yerimi alacağım...

Belki hepsi ben olurum, yada sadece bir kaçı...

Ama biliyorum bir gün gideceğim..

Umudumsa, bir gün dönecek olmak. Bir serçenin bedeninde, yada bir avuç toprakta.Ya beyaz bir zambakta, yada boynundan omuzlarına akıp göğsüne uzanan o bir tek damla suda...Umudum; bir daha ki defa senle farklı boyuttada olsa beraber olmakta. Ve böylelikle yaşanmamışlıkları tamamlamakta...

Bir gün gideceğim...Tasasız, telaşsız ve huzur içinde.Hiç bir şeyi ummadan, ardıma bakmadan, kalmayı dilemeden, dönüşü beklemeden gideceğim. Çünkü, geleceğimi bilerek yumacağım gözlerimi: Denizler, “hoş geldin” Köpükler, " merhaba" diyecek. Orman, gülümseyecek,Toprak” nerede kaldın?” diye seslenecek. Çiçek bağrımda bitecek benim. Çimenlerle yeşil olacağım. Bulutlarla pembe, Tan yeriyle kızıla çalacağım...

Ve orada huzur bulacağım...

Mayıs 2006

Sevgi ve ışıkla

Ayna

Resim:http://www.deviantart.com/

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..