Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '09

 
Kategori
Haber
 

Bir haber analizi üzerinden; ÇYDD, PKK'lı öğrenciler ve Zaman Gazetesi

Bir haber analizi üzerinden; ÇYDD, PKK'lı öğrenciler ve Zaman Gazetesi
 

Zaman Gazetesi’nin 18 Nisan Cumartesi tarihli sayısının ilk sayfasında, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile ilgili iddiaları gerçekten çarpıcıydı. Ancak bu çarpıcılık, iddiaların güçlü olmasından çok, aksine zorlama çabanın ürünü olmasından ve iddiayı ortaya atan zihniyetin ürkütücülüğünden kaynaklanıyordu.

İddia şu; Diyarbakır Savcılığının PKK’nın şehir yapılanması olan Kürdistan Topluluklar Birliği’ne ( KCK) yönelik soruşturmasında çarpıcı belgelere ulaşılmış. Bu belgelerden birisi ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Kardelen Projesi kapsamında PKK’lı öğrencilere burs verildiğinin anlaşılması.

Gazetedeki haberin içeri sayfadaki başlığı şöyle; “ÇYDD’nin burs verdiği PKK’lıların listesi KCK’da çıktı.”

Haberin içinde, ÇYDD’den daha önce istifa eden Asuman Özdemir’in 2006 yılında Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda şunları söylediği belirtiliyor; “İstanbul’a getirilen öğrencilerin içinde yakınları dağlarda terörist olanlar olduğu konuşuluyordu…… Bugün DTP binalarında erkek üyeden çok genç kızlar var. Orada bilgisayar başında genç kızları görürsünüz. Nereden öğrendiler bunları”

Haber ne kadar gerçek bilemiyorum. Ama uyandırdığı ilk izlenim, ÇYDD’ye dair olumlu fikir taşıyan insanların gözünde o kurumu ve onun simge ismi Türkan Saylan’ı yıpratmak amaçlı olduğu.

Ancak ben habere bambaşka bir gözden bakmak istiyorum. Haberi gözden geçirdiğimde ilk tepkim şu olmuştu; “Keşke gerçek olsa”

Hayır, Türkan Saylan’ın yıpranmasını istediğimden değil. Böyle bir hizmetin, aslen doğru olduğunu düşündüğümden istedim. Habere tekrar kısaca dönecek olursak. Haberi gerçek dışı kılan ya da haberi üreten zihniyetin ürkütücülüğünü ortaya koyan şey, haberde sık sık kullanılan bir tanımdı; “PKK’lı öğrenciler”

Haber burs verilen bazı öğrencileri kolaylıkla sınıflandırabilmiş. Bu kişiler burs alabildiklerine göre ve öğrenci sıfatına sahip olabildiklerine göre demek ki okula giden bireyler. Ancak bilebildiğimiz kadarı ile PKK bu ülkede yasadışı bir örgüt ve bu örgütün üyesi olmak suç. O zaman bu şahısların, eğer PKK’lı oldukları gerçeği sabit ise nasıl okula gidebilmekte ve öğrencilik yapabilmekteler. PKK’lıların bu ülkedeki yerinin okul değil, hapishane olduğunu biliyoruz.

Demek ki, bu öğrencilerin PKK’lılıkları hukuk aracılığı ile değil, bir yaftalama ya da etiketleme ile tescillenmiş durumda. Peki, onlarda bu etiketlenmeyi yapan şey ne olabilir? Büyük olasılıkla akrabalarından birisi, örneğin babaları, ağabeyleri PKK’ya dâhil olmuş hatta dağa çıkmış ve Türk askerine kurşun atmış olabilir. Bu mümkün ve olası bir durumdur. Ancak bu durum bile o kişiyi suçlu kılar ve devletin, sivil toplumun desteğinden mahrum bırakılmasını gerektirir mi?

Böyle bir yalıtma, bırakın hukuken taşıdığı problemi, sosyal ve siyasal anlamda ne kadar kabul edilebilir bir şeydir ve çözüme ne kadar katkı sağlar? Aksine babası dağa çıkmış bir çocuğa fazladan bir hizmet götürmek, “Senin baban bu devlete düşman olabilir ama sen bizim için hala hizmet götürülmesi gereken bir vatandaşsın” demek, diyebilmek Kürtlerdeki bakış açısını ne kadar değiştirebileceğini düşünebiliyor musunuz?

Diyelim ki, bu burs verilen çocuklar hakkında, PKK’nın siyasetine yakın oldukları ve etkinliklerine katılma eğilimi taşıdıklarına dair bir istihbaratı var. İlk olarak bir derneğin bu bilgiye sahip olma ihtimali olmadığı gibi, diğer yandan bu bilginin kendisi dahi bu bursun verilmesine engel olmamalı. Çünkü öznemiz hala çocuk olarak kabul edilen ve eğitim hizmetlerinde faydalanmak isteyen bir insan. Ve dolayısı ile değişime son derece açık ve doğru politikalarla bu çocuğun tercihini hala sistemden yana kullanma olasılığı var. Bu nedenle o çocuğun dağa çıkmasına engel olacaksa o burs son derece değerli ve anlamlı bir çaba olacaktır.

ÇYDD’nin böyle bir çabanın içinde olup olmadığından da emin değilim ve büyük olasılıkla bu kadar ileri ve demokrat bir duruşta göstermiyorlardır. Yani kökeni ve eğilimi her ne olursa olsun, her öğrenciye katkı sunmak gibi bir çabaları yoktur. Çünkü söz konusu yapının, son dönemde ulusalcı eğilimleri yüksek ve bu nedenle Kürt sorunu konusunda bu tip açılımlara kapalı üye profiline sahip olduğunu tahmin etmek zor değil. Son derece saygı duysam dahi, Türkan Saylan'dan bile bu kadar ilerici tavır beklemem.

Zaman Gazetesi’nin yaratmak istediği etki aslında biraz daha derin. Gazete, derneğin bu bursları son derece bilinçli bir tercihle, PKK’ya kadro yetiştirmek amacı ile verildiğini ima etmeye çalışıyor. Bunu da, Ergenekon davası sürecinde çokça dile getirilen, Ergenekon yapısının üst yapısı ile PKK arasında zaman zaman kurulan iletişime bağlamaya çalışıyor.

Belgeler düzeyinde çok net olmasa da, bazı yasadışı örgütlerle Ergenekon yapısının üst kademesinin iletişim içinde olduğu, hatta zaman zaman onları yönlendirdiği dile getiriliyor. Güneydoğu’da barışın çok yakınına varıldığı dönemlerde, her iki taraftan da fitili yeniden ateşleyen, provokatif girişimler tarihsel süreçte sıkça yaşandı. Tüm bunların gerçek olma olasılığı oldukça yüksek. Çünkü her iki tarafta da bu savaşı kendi varlık sebebi gören yapılar var. Ancak bu burs ve eğitim faaliyetinin bu kapsama sokulması, Ergenekon yapısının, ÇYDD aracılığı ile doğrudan PKK’ya kadro devşirme çabası içinde olduğu iddiası aklın alabileceği birşey değil.

Peki süreç bir gün tersine dönüp, Zaman Gazetesi’nin de içinde yer aldığı Fettullahçı grup, mevcut otoriter sistemin unsurları tarafından yargılansa ve bu yargılanmada Fetullahçı yapının, özellikle seçimler öncesi Güneydoğu’da yoğun olarak yürüttüğü eğitim ve sağlık kampanyaları bünyesinde, çokca PKK’lı aileye gıda, eğitim yardımı yaptığını, sağlık hizmeti verdiğini ispatlasa, bundan ne gibi sonuçlar çıkarmak gerekirdi? Kürtlerle İslamcıların el ele verip, laik, demokratik düzeni yıkma gayreti içinde bulunduğunu mu? Bir muhafazakâr için bu teori ne kadar saçma ise, ÇYDD üzerinden geliştirilen bu teoride o kadar saçma.

Zaman Gazetesi, zaman zaman ülkedeki geniş muhafazakâr kesimin demokratikleşme çabası için iyi örnekler sergiliyor. Hatta bu noktada, ergenekon zihniyetine yakın kesimlerden daha iyi durumdalar. Ancak ne yazık ki, geldiği nokta henüz modern muhafazakârlık seviyesinin oldukça uzağında ve hala demokrat sıfatına tam olarak sahip değil. Bunu hala bir toplum projesi geliştirme, toplumun tamamını kendi doğruları ile biçimlendirme istediği ile giriştikleri çabalar kadar, bu çabalarına engel gördükleri yapılar için hak, hukuk, akıl ve izan tanımadan girdikleri karalama kampanyaları ile gösteriyorlar.

Demokrat olabilmek, daha fazla çaba ve samimiyet gerektiriyor ne yazık ki.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..