Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '18

 
Kategori
Aile
 

Bir Hain Bıçak Gibi Kalbimdesin

Bir Hain Bıçak Gibi Kalbimdesin
 

https://www.youtube.com/watch?v=L7vWSz2_pR0

 

Babam tanıdığım en tutkulu erkekti. Hâlâ öyle. Duygularını elle tutabilirdiniz sanki. Nefreti, sevgisi, hiddeti, şüphesi…

Duruşu, hareketleri, konuşması, susması…

Uzaklara dalıp giden delici bakışları her şeyi tutkuluydu.

Her an değişebilir aniden gerilebilirdi.  Böyle anlarda ufacık müsamaha göstermez, bu yıkıcı öfke gittikçe hararetlenir son perdeye çıkar, kırıp döker, esip gürlerdi. Çaresiz elleriniz iki yana düşer, karşısında küçülür, yok olurdunuz.  O galip siz mağlup gidip en kuytu köşede içinizde biriken isyanı ellerinizi sıkarak, gözünüzde yaşlarla, burnunuzu çekerken bir daha bunu yapmasına izin vereceğime kendimi öldürürüm sözleriyle boşaltırdınız.  Hırstan, ağlamaktan yorgun başınız çaresiz yastığa düşer, şişmiş yanan gözlerinizi zar zor kapatıp sabaha her şeyi unutmuş uyanırdınız. Dün akşamdan başlayan yağmurun yeni güne bıraktığı etkiler belli belirsiz hissedilirdi yine de...

 Siz unutmuş olsanız da kasırga neden esip yağmuru getirdiğini unutmamış sanki kızıp bağıran korkutan o değilmiş gibi küskün olurdu. Bu dünyaya bu deli tutkuyu idare etmesi için gönderilmiş anneniz bir baş işaretiyle neşesi içine kaçmış asıl çocuğun gönlünü almanızı isterdi. Neden olduğunu bilmeden özür dilerim baba dersiniz. Affet! Dünyanın iyiliklerinin de kötülüklerinin orada başlayıp orada bittiği iki büyük eli küçük-itaatkâr-masum parmaklarınızla kavrayıp öpersiniz. O’da dayanamaz size sarılırken,  ağzını saçlarınıza dayayınca ılık nefesinde söylemek isteyip de söyleyemediklerini işitirsiniz.

Yetiştiği coğrafya havası sert, suyu çağıl çağıl, dağları çetin, kışı acımasız, yazı iş-güç dolu, insan olmanın hele erkek olmanın çok ciddi bir iş olduğu bir yabandır. O ne bilmiş ne yaşamıştır ki; çocuk olmayı. Kapısının önünden geçerken kadınların çocukları ağlayacak diye ödlerinin koptuğu bir adamın oğludur. O adam ne bilmiştir ki çocuk olmayı! Sadece 8 yaşındayken ‘’baban şehit oldu’’ denmiş kimi kimsesi olmadan dünyanın gamına kederine korkusunu yutarak karışmıştır.

O ılık nefeste söylemek istediği daha nice söz dalga dalga yayılır. Kendi iç huzurunu sağlamaya fırsat bulamamışken ülkenin huzurunu, asayişini sağlamayı kendine meslek edinmiştir. Ne değmezler’ in önünde her sabah hazır ol da durup, topuklarını birbirine çarparak, her yerden her türden toplanıp gelmiş erkeği eğitmek, onları emanet kabul edip verilen süreyi sağ salim tamamlamalarından mesul olup terhis etmek zorundadır. Ülkenin imkânları en kısıtlı yerlerindeki en geri kalmış okullarında, eline geçen üç beş kuruş memur maaşıyla çocuklarını okutmak hayattaki tek amacı, tek isteğidir. Daha iyisini yapamamanın huzursuzluğu, başaramazlarsa onlara hiçbir gelecek sunamayacak olmanın acısı, her yıl tayin olmanın yorgunluğuyla yavaşça nemlenen gözleri ıslatır küçük kızın başını…

Bazı akşamlar nereye dalıp gittiği anlaşılmasa da derin bir kederin izini sürdüğü anlaşılan bakışlarıyla iki tek attığı masası dışında kendine ait zamanı olmayan, dünkü hırçınlığından bütün içtenliğiyle pişman çaresiz bir adamın ılık nefesinde söylenmeden kalmış nice söz yayılır küçük bir çocuğun yaşından büyük anlayışına...

Tanıdığım en tutkulu adamdı babam. Tam öfkelenir, kalbi tekleyecek kadar üzülür, terk edemeyecek kadar bağlanır, özlemden yerinde duramayacak kadar çaresizleşir, gözünü kırpmadan ölüme gidecek kadar severdi.

     Yapamadığı tek şey hain olmaktı!

 
Toplam blog
: 110
: 1076
Kayıt tarihi
: 26.05.14
 
 

Dünyanın kirletemediği bir lotus... ..