Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '08

 
Kategori
Sinema
 

Bir hayal filmi: Avrupalı

Bir hayal filmi: Avrupalı
 

12 Ekim 2007'de büyük umutlarla vizyona giren Avrupalı filmini dün izleme şansı buldum.

Cem Davran'ın bulunduğu çalışmaları beğenirdim ancak bu sefer kanaatim tam tersi yönde.

Bu kadar derin bir konu ancak bu kadar zıt işlenebilirdi ve yönetmen Ulaş Ak bunu tam anlamıyla başarmış.

Konu Avrupa Birliği, Yunanistan ve Amerika üçgeninde dolanan Türkiye üzerinde oynanan oyunlar, bir de sonlara barış ve kardeşlik mesajları verilmiş.

Bir film için klasik bir konu denebilir.

Orjinallikten uzak.

***

Filmde dikkatimi ilk çeken olgu daha başından itibaren Yunan ve Amerikalı ajan ve mafyaların çatır çatır Türkçe konuşması.

Bu hataya birçok filmde düşülüyor.

Dolayısıyla inandırıcılık kayboluyor ve ortaya yapmacık bir görüntü çıkıyor.

Böylesi bir hataya animasyon dalında Oscar almasını beklediğim ve ülkemizin içinde bulunduğu durumu da çok güzel anlatan Persopolis'de de rastladım.

İran gibi bir ülkede herkese çok iyi Fransızca konuşur mu?

Türk mafya babası rolündeki Aydemir Akbaş'ı arayan Yunan'lılar bir türlü bulamıyor ve soluğu Avrupalının yanında alıyorlar.

Amerikan'ın bile desteklediği o kadar güçlü bir örgüt bir adamı bulamıyor mu?

Bulamıyor.

Tamam, filmler %100 gerçeğe uygun olacak diye kural yok ama bu kadarı da komik oluyor.

Aydemir Akbaş'ın çizgi film izleyip ağladığı sahneler de mizah olarak sunulmuş ama yetersiz.

Herşeyi çok kolay sanan Türk düşüncesi filmde de kendine yer bulmuş anlaşılan.

***

İyi bir prodüksüyon olarak görünebilir, epey para harcandığı da belli ama olmamış.

Cem Davran'ın kariyeri açısından olumsuz bir çalışma.

Öyle ki sözde CIA ajanlarını hop diye yakalıyorlar.

Koskoca CIA ajanlarını yalnız gönderir mi?

Bu filmde öyle.

Hatta kafasına çuval geçirip denize atıyorsun.

Dış politikada ülkemizi rezil eden hükümetlerin açıkları böylece kapanıyor yani.

Kurtlar Vadisi filminde de öyle olmamış mıydı?

Tek başına adamın biri Amerika'ya kafa tutuyor.

Sen kimsin be adam? diye soran yok.

O kahraman.

Bu işleri ne kadar kolay sanıyoruz, ne kadar kolay kahraman yetiştiriyoruz.

***

Bir eleştirim de sevişme sahneleriyle ilgili.

Ya şu sahneleri adam gibi çekin ya da hiç çekmeyin.

Üzerinde kıyafetle sevişme sahnesi olur mu?

Liseli çocuk mu bunlar?

Oluyor işte.

İnsanda seyir zevki bırakmıyorlar.

Sonuç olarak verilen emeğe değmemiş, kötü bir film çıkmış ortaya.

Oyunculukların kalitesi bir nebze olsun kurtarıyor yoksa hiç izlenmezdi emin olun.

Kolaycı milletiz vesselam..

Özgün Kaplama

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..