Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

16 Haziran '15

 
Kategori
İnançlar
 

Bir hilalden diğer hilale rahmet ayı...

Bir hilalden diğer hilale rahmet ayı...
 

Mükâfatını yalnız Allah’ın bildiği bu güzel ayda, şeytanlar zincire vurulurken, Maalesef ki, Ramazan ayında bile kötülükleri üreten sistem çalışmaya devam ediyor. İçindeki şeytanı bile öldüremeyen insanlarla bir arada yaşıyoruz.


Cennetin kapılarının açıldığı Rahmet Ayı Ramazan hoş geldin…

Bu rahmet ayında yüreklere sadakat sofralara bereket diliyorum.

Bizleri yeni bir Ramazan ayına kavuşturan Rabbimize şükürler olsun!

Ramazan; ilahi duyguların gönüllere nakşedildiği, kötülüklerden uzak, rızkın bol olduğu aydır.

Biz çocukluğumuzdan itibaren öyle duyduk, öyle gördük.

Büyüklerimizin kendi ruhlarına sığındıklarını, kötülük ve hasetten uzak kaldıklarını gördük.

Mahallelerimizde fakir fukaranın korunup gözetildiğini ve bunun bir daha ki ramazan ayına kadar kesintisiz devam ettiğini gördük.

Ramazanın en büyük armağanının fakir fukaranın hiç bitmeyen bayramı olduğunu biliyorum.

Günümüzde böylemi bilemiyorum. Bildiğim tek şey herkesin kendi dünyasında yaşadığı, televizyon kanallarında herkesin tok ve mutlu olduğu bir ramazan gösterilmektedir. Keşke Müslüman âlemi böylesine tok ve mutlu olsaydı.

Ramazan, yeni hilalin bir müjde gibi gözüktüğü gün başlayan ve yeni bir hilale kadar süren bir bereket ve güzellik ayıdır.

Dürüst insanların vicdan rahatlığı ile ruhunu arındırdığı “kul hakkı” hariç günahların affedilebileceğinin müjdelendiği bu ayda açla aç, yoksulla yoksul, muhtaçla muhtaç olmak insani görevimizdir.

Onlar gibi kendimizi hissedebilmeliyiz ki tuttuğumuz orucun bir anlamı olsun.

Açlığın ne demek olduğunu, imkânsızlık nedeni ile ihtiyaçlarının karşılanmamasının ne demek olduğunu, bulduğu zaman yiyebilen, bulmadığında oruç tutar gibi açlığa katlanan insanların halini anlamamın yolu Allah Rızası için tutulan oruçta saklıdır.

İftara yakın sıcak bir pide kuyruğunda beklerken, telaşla ezanın yaklaştığını hissederken, o pideyi bulamayanları düşünüp gücü yettiği kadar muhtaçlara iftardan önce yardım etmek en büyük erdemdir. Ramazanın güzelliğidir.

Mükâfatını yalnız Allah’ın bildiği bu güzel ayda, şeytanlar zincire vurulurken,

Maalesef ki, Ramazan ayında bile kötülükleri üreten sistem çalışmaya devam ediyor.

İçindeki şeytanı bile öldüremeyen insanlarla bir arada yaşıyoruz.

Para,makam ve mevkii bazılarının gözünü kararttı.Hak ve adalet bizlere ömür oldu.

Kul hakkı yiyenlerin, adil yöneticilik yapamayanların ramazan ayında aç kalmalarının her halde bir anlamı yoktur diye düşünüyorum.

Öyle bir hale geldik ki; insanlar için ayıp olan davranışlar, ayıp olmaktan çıktı. Komşusu aç yatarken tok yatanlar çığ gibi büyüdü.

İftar sofralarında zenginler ve güçlerini göstermek isteyenler bir birlerini ağırlamaya başladılar. Çok yıldızlı otellerde göz kamaştıran iftarları görmekteyiz. Bu iftarların başköşesinde de bizleri, yoksuluyla, zenginiyle, aç yaşayanı ile yöneten yöneticilerimizi görüyoruz.

Ve Hazreti Ömer’in adaletini özlüyor ve arıyoruz.

Belediyeler özellikle fakir halka açık iftarlar vermeye başlayacaklar.

Ama gel gör ki, buraya bile fakir fukara sokulamıyor.

Hazırdan karnını doyurmak isteyenlerden o garibanlara sıra bile gelmiyor.

Birçoğu perişan kıyafetinden dolayı o iftar çadırlarını yanına bile yaklaştırılmıyorlar.

Televizyonlarda bu iftarlar canlı yayınlanıyor. Belediyelerin reklamları yapılıyor hep beraber o eli yüzü düzgün, hali vakti yerinde olanlarla kameralara pozlar veriliyor.

Yediklerinin “kul hakkı” olduğunu bildikleri halde…

Elimizi vicdanımıza koyarak; bu mübarek ayda hepimiz, açları doyurmanın, komşuluğa pencere açmanın ve Allah'ın kulları olduğumuzun yürekli sınamasında olduğumuzun farkına varalım.

İstersek, kendi ruhumuza sığınırken, iyiliğin bütün kapılarını açabiliriz.

Hepimizde o yürekte var, o niyette var.

Allah bizlere “seviniz” dediyse bizlerde ayırmadan, kayırmadan sevebiliriz.

İstersek soframızın başköşesine her gün bir muhtacı oturtabiliriz. Sadece Yaratanımızın görmesi yeter.

İftar yemeklerine hazırlanan beş yıldızlı oteller, lokantalar ramazan ayı boyunca duvarlarına açlıktan bir deri bir kemik kalmış gerek yurdumuzdan gerekse, Suriye’li ve Afrika’da ki çocukların resimlerini assınlar.

Onlar seçkin insanlarımızın vicdanlarında ki ses olsunlar.

Lokmalar boğazlardan geçerken en azından o bir deri bir kemik kalmış çocukların “bizde İnsansanız bizi görün" diyen haykırışlarını. "Sizin çocuklarınız kadar bizlerin de yaşamaya ihtiyacı var" diyen çığlıklarını duyar gibi olurlar bu ramazan ayında.

Bu mübarek ayda bu duyguları hissetmeyenleri ne tarih bağışlar ne yeryüzü ne gökyüzü.

Değerli Okurlarımın Ramazan-ı Şeriflerini tebrik Eder Hayırlara Vesile Olmasını Dilerim.

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..