Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '15

 
Kategori
İlişkiler
 

Bir hissiniz eksik ise bu hayatta;

Bir hissiniz eksik ise bu hayatta;
 

Hep mutlu olmak isteriz; mutluluğu ararken kendimize kalıplar öreriz. Kalıpları olmayan bir insan hep mutluluğu arar. Kimimiz belirli kurallar koyar ilişkilerimizi onlarla süreklilik katarız... Böyle insanlar genelde kalıplarının olmasıyla ve yapılmasıyla tatmin olurlar.  Yaparsan seviyorsundur yapmıyorsan sevmiyorsundur kadar net fikirleri olur böylelerinin. Buna ego deriz kimi zaman ama bunlar kalıplardır aslında. Kimimiz; içinden geldiği gibi yaşar aşkı, sevgiyi... Mutluluğu mutlu olduğu anlarda tadar ve daha sonra o anı tatmanın anlamı mutlu olmak için gerçekleşmeye başlar. Bir süre sonra monoton hale gelince, böyle ilişkilerde süreklilik kalmaz ve farklı tatlar farklı mutluluklar aranmaya ve mutsuzluk bahanesi ile ayrılıklar gerçekleşir. Kimimiz bir insanı kalıplar uğruna değiştirmeye başlar sonra onu sevdiği için kalıpları bırakır ve anlar ki sevdiği o kadın ya da o adam ise kalıpların hiçte bir anlamı kalmamıştır. Biri ile hayatını devam ettirmeyi herkes ister. İnsanlar ilişkiler üzerine odaklıdır. Konuşmak, paylaşmak, mutlu olmak, ağlamak, gülmek hatta ve hatta yemek yemek dahi sevdiği ve beğendiği insanla gerçekleşsin ister; ama arkadaş ama sevgili ama eş. Sıfatlar değişir fakat bizlerin ihtiyacı olan iletişim hiç bir zaman değişmez. 
 
Pespembe hayaller kurmak kolaydır. Hayalleri gerçekleştirmek ise oldukça zordur. Belki maddi durumu orta halli bir aile de yaşıyorsunuz fakat yine de ihtiyacınız iletişimdir. Belki maddi durumunuz vasat bir aile de hayatınızı devam ettiriyor ve birçok şeyi arzuluyor ve hayal ediyorsunuz; ama sizin de ihtiyacınız daimi iletişimdir. Birini sevdiğiniz de ve birileriyle bir şeyler paylaştığınız da hayatınıza dair olan istekleriniz azalmaya başlıyor aslında... O hayatınızdan çıktığı anda bunun gerçekliği ile yüzleşiyorsunuz ve hayatınızdaki eksiklikler oldukça büyüyor gibi hissediyorsunuz. Bir öğrenciyi derslerinde başarılı olmak tatmin eder, mutsuz olmakta belki tatmin ediyordur. Hergün ailesi ile telefonla konuşsa ya da eve her gün okuldan döndüğünde ailesi ile yemek yiyor zaman geçiriyorsa güzel dostları var ve dertleşiyor gülüyor eğleniyorsa dönüp bakın ki oda bir yoldaş istiyordur.  Kendi kalıplarına, kendi hayallerine yakışan bir adam ile karşılaşmayı umut ediyordur. 
 
Bir hissiniz eksik ise bu hayatta; kendinizi tam anlamı ile özgür veya mutlu hissedemiyorsunuz. 
 
Düşünün, karar verin ve uygulayın dersem ne kadar kolaya kaçmış olurum değil mi? Düşünün, önce kendi kalıplarınızı ve neden bu kalıpların var olduğunu ve olup olmaması gerektiğini. Karar verin arkadaşlarınıza, sevgilinize, dostlarınıza, düşmanlarınıza. Onları da bir tercih ile kararlaştırdığınızı unutmayın. Uygulamadan önce mutlaka kendinizi sorgulayın. Kendinizi iyi tanıyın ki karşınızdakinin sizi nasıl tanıyacağını da öğrenmiş olabilin. Sen nasılsan insanlar seni öyle tanırlar. Sen kendini ne kadar tanırsan kalıplarından ayrılabileceğine de o denli inanabilirsin. Tek mesele keşke kalıplarımız olsa...
 
Ben mesela; Sevil Türkoğlu. Kalıplarım hepiniz gibi elbette var. Benim kalıplarım benim mutlu olmam için değil; etrafımdakilerle ortak bir paylaşım yönünde olumluluğa yöneliktir.  Eksikleri görüp tamamlamaya çalışırım kalıplarım uğruna. Çabuk inanır, belki kolay sever ve çok fazla üzülürüm ama gerekiyor diye düşünürüm. Doğru nehire akabilen bir kol olmak yolunda bir yol daha aştığıma inanmak isterim. Eğer bir kez aşık olduysanız ve o insan hep sizinle olsun istiyorsanız lütfen fazla fazla hayal etmeyin. Her şey değişiyor.  Nehirler kirleniyor, kolların debisi artıyor ve önünüze o kollarda yeşeren ağaçlar çıkıyor, çıkacakta. İşte bu nokta da kendinizi nasıl tanıdığınız önemlidir. Bir his bin bakış açınızı değiştirir ve siz bunun farkına varamazsınız. Ben ne yaparım biliyor musunuz? Eğer o hissi bir kere yakaladıysam sonunu düşünmeden ama öyle ama böyle olacak demeden sahip çıkarım o hissiyatıma. Bunu yapmazsam kendimi tanımaktan vazgeçmiş olurum. Çünkü ben böyleyim. 
 
İçinizde yaşamış olduğunuz hayat koşulları ve aileniz sizin siz olmanızda en büyük etkeninizdir. Kendinizi tanımaya onları tanımaya başlayarak adım atın. Hepsinden aldığınız bir huyunuz, bir kardeşiniz den gördüğünüz sevgi biçimi, annenizin yemek yapışından babanızın içki içip içmediğine dek her şeyinizin o ailede yoğurulduğunu anımsayın sık sık.  O aile de olduğunuz için onlar gibi olmak isteyip olamayabilirsiniz de,olmak istemeyip onlar gibi olabilirsiniz de. Mühim olan kimin kime ne kadar benzediği değildir. Bu nokta da mühim olan sizin sevgi anlayışınızın, eksikliklerinizin, tarzınızın bile o aileden destekli sizin yordayış şeklinizdir. Bakın; sevgi dolu ailesi olan insanlar nasılda neşe saçarlar etraflarına. Nasılda kendilerine güvenirler. Bir daha bakın; sevgi eksik olan aile de sevginin tanımını değiştirerek farklı insanlara adanır kişiler ve bir şekilde doğru yolu bulmakta zorluk çekerler. Keşke demek yıpratır. Sizi ve kendinizi. Neden diye düşünmek olumlu bir alternatiftir ama her gün bu soruyu kendinize sormak sizin hayallerinizi elinizden alır zamanla. Yeryüzünde bunlarca insan varken size ve sizin ailenize benzeyen milyonlarca insan olduğunu da anımsayın bu noktada; anımsayın ki bu sizin yalnız olmadığınızı size hissettirsin. Hiç bir yaşanmışlığınız için pişman olmayın bu hayatta.  Yaşanmamışlıklar için de kendinizi üzgün kılmayın. Hepimiz istediğimiz gibi yaşayabilseydik ve her istediğimizi yapabilseydik katiller daha fazla; hırsızlıklar daha da saldırgan olurlardı mesela. 
 
Günlerin, ayların, yılların hatta asırların sonunda " çok şükür " demeyi bilmeli insan ve unutmayın ki yalnızlık içinizde olabilir hissiyatlarınız da yaşamınız da; ama yeryüzünde yaşanmışlık olarak asla tek örnek değilsiniz.
 
Toplam blog
: 13
: 230
Kayıt tarihi
: 21.08.13
 
 

Merhaba;    İdealist bir öğretmenim. Hayatı kendi sınırlarında yaşayan, sınırlarına başkalarını d..