Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Bir iç hesaplaşma: Biri beni kandırsın

Bir iç hesaplaşma: Biri beni kandırsın
 

Artık pek fazla kanamıyorum her nedense ve o kadar çok isterim ki tekrar kanabilmek herşeye...

Bir zamanlar hepimiz çocuktuk. Kuşkusuz çocuk olmak güzel birşeydir, hiçbir sorumluluğun yoktur, dertsiz tasasız dünyada seni ilgilendiren tek birşey vardır o da "oyun oynamak"...

En güzel tarafı da çocuk olmanın, herşeye kanabiliyor olmandır. Hiç düşünmesin acaba söylenen söz, gerçekten de öyle midir diye? Bir şeker veya çikolata sevinmenin, mutlu olabilmenin başlıca nedenleridir, kanarsın herşeye, sorumsuzca, ve mutlu bir şekilde.

Sonra büyürsün ve hiçbirşey eskisi gibi olmaz. Herşeye kanmamanın öğretilmesi bir anlamda mutluluk kaynağının elinden alınması gibidir. Sonra birgün işitince "Nerelisin sen?" sorusunu afallarsın, çünkü sen zaten "buralısın"dır ve derler ki sana "sen Ermeni asıllısın onlarsa Türk". Ne olmuş sanki bendeki durum böyleyse sonuçta hepimiz insan değil miyiz? Ve sonra yine derler ki sana sen Hristiyansın onlarsa Müslüman. Ne olmuş sanki ben Hristiyansam? Sonuçta hepimizin inandığımız Tanrı bir değil mi?

Ve tüm bunlar sana saçma gelir... Evet, bana saçma gelmişti çünkü benim gözümde tüm insanlar eşitti. Ten rengi ne olursa olsun, din ve milliyeti ne olursa olsun. Böylece tüm insanları eşit gören bir ideolojiye yöneldim tamamen, sosyalizme .Evet, bulmuştum artık kendi düşünce şeklimi, böylece herkesi eşit görmem kolaylaşacaktı, zaten tüm aydın, ilerici kişiler de bu ideolojiye sahip insanlardan çıkmıyor muydu?

Ancak bu düşünce tarzında yanlış olan birşeyler vardı o da Tanrı'nın varlığına inanmak idi. Oysa ben Tanrı'ya inanıyordum. Ayrıca, basit bir doğa kanunun farkındaydım, o da "büyük balığın küçük balığı yemesi"ydi, dolayısıyla nasıl tüm insanlar eşit olabilirdi?

Birgün, vapuru beklerken, bu fikrimi denize attım. Böylece anladım ki, aslında ben kendi kendimi kandırmışım.Ve benim kandırılmaya ihtiyacım vardı. Bunun yanısıra sosyal demokrasiye halen bir sempati duyarım. Sonra ise, tüm insanlara aynı gözle bakmayı başka bir ideoloji üzerinden denemeye kalktım, ismine "hümanizm" denilen. Böylece içimde Tanrı inancını da taşıyarak tüm insanlara doğarken aldığı sıfatlara bakmaksızın, eşit bakabilecektim. Evet ben bir hümansitim, insanlara değer veren ve seven, onların fikirlerine (katılmadığım noktalar olsa dahi) saygı duyan bir hümanist.

En sevineceğim nokta ise ileride eğer sosyalizmin, Tanrı inancını da içinde barındırması ve doğru olarak uygulayan ülkelerin varlığının olması olacaktır, bunun neredeyse imkansıza yakın olduğumu bilerek. Bugün ise, insanlar halen sahip oldukları farklı milliyetlerden dolayı, farklı dine sahip olduklarından dolayı birbirlerini öldürmekte devam ediyorlar, dünyanın her tarafında. Oysa bu böyle olmamalı, böyle devam etmemeli.

Her yılbaşında tekrarlanan bir "dilek" vardır "umarım bu sene dünya,barış içinde ve huzurlu olacak" diye. Oysa öyle olmaz, ve insanlar farklı dinden, farklı milletten diye ölmeye devam ederler. Oysa benim, bu dileğe kanmam lazım, hepimizin kanması lazım ki sırf bu nedenlerden dolayı artık insanlar ölmesin diye. Öyleyse artık:

"Biri beni kandırsın"

 
Toplam blog
: 112
: 3643
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

İstanbul'da doğdum. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunuyum. Felsefe, sanat tarihi, müzik özel i..