Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '09

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Bir ihanet örneği (!)

Bir ihanet örneği (!)
 

Pek çok konuda sayılamayacak kadar sorunumuz var. Bunlardan bir kısmı gerçekten sorun. Doğal yıkıntı gibi başımıza gelmiş, çekiyoruz. Ama çoğunu biz kendimiz yaratıyoruz. Politik anlayışımız, kültürel anlayışımız, demokrasi anlayışımız bu konuda belirleyici oluyor. Bu yazımda böyle bir ”yapay” sorunu dile getireceğim. İzin verirseniz konuyu bir soru biçiminde gözler önüne sereceğim.

Bir dernek düşünün.. Büyük kentlerimizden birinde İzmir’de altı yüzü aşkın üyeli bir dernek. Bu derneğin başkanlığı koltuğunda daha önce bir üye on dört yıl şanıyla şerefiyle başkanlık etmiş ve edebiyle yeniden aday olmadan görevden ayrılmış. Onun yerine gelen başkan da yöneticilikte ve derneğin yüzünü ağartacak güzellikte on bir yıl başkanlık etmiş. Şimdi bu dernek yakında genel kurulunu toplayacak.

Öteden beri derneğin ikinci başkanlığı görevinde bulunan ve ”anlı şanlı” olma yönünden başkan’dan hiç de geride bulunmayan bir üye kendi kendine başkanlığa adaylığını koysa nasıl olur, diye düşünmeye yönelmiş. Ve bunu da birkaç yakın arkadaşına soracak olmuş. Buraya kadar bir anormallik var mı? Elbette yok. İkinci başkan nabız yokluyor. Bu nabız yoklayışı işiten başkan telefon ediyor. İkisi can ciğer arkadaştırlar. Zaman zaman akşamları dışarıda birlikte olurlar. Bu birlikte oluşların kimisinde bu satırların yazarının da bulunmuşluğu var. İkinci başkanın işi gereği gittiği Malatya’ya eşiyle birlikte götürülüp bir hafta ağırlanmışlığı var. Uçakla gidilip gelinen ve Nemrut tepesine kadar uzanan bu geziye bu satırlarının yazarının da katılmışlığı var.

Anlaşılacağı üzere başkanla da, ikinci başkanla da pek yakın dostuz. Bu derneğin üyelerinden biri de benim. Hem de kırk beş yıldır… Derken ikinci başkan’ın nabız yoklamakta olduğunu başkanımız öğrenince ortada ne çam kaldı, ne çardak. Büyük bir öfke. Bu öfkeyle ”Küüüt!” diye kapanan telefon. Bu kadarla kaldı mı? Kalsa ne iyi olurdu. Bu derneğin bağlı olduğu ”Federasyon” un başkanı telefonda. Ve tanımadığı için genç sandığı, deneyimsiz sandığı ikinci başkana yağıyor ve gürlüyor. Gürlüyor ve yağıyor. Söylediklerinin hiç bir önemli değil. Biri çok önemli. ”Bu senin yaptığın ihanettir, ” diyor. Şaşırdınız mı? Şimdi bu derneğin ve bu federasyonun adını vereyim de, büsbütün şaşkına dönün.

Evet, dernek İzmir Gazeteciler Cemiyeti. Federasyon da Türkiye Gazeteciler Federasyonu.. Altmış yıllık geçmişi olan ve üyelerinin hiç biri ülkemizin diğer gazeteciler cemiyetleri üyelerinden geride bulunmayan pırıl pırıl altı yüzün üstünde gazeteciyi bağrında barındıran cemiyeti’miz. Federasyon da ülkemizin yetmiş iki gazeteciler cemiyeti’ni çatısı altında tutan seçkin bir kuruluş. Gözümüzün bebeği üst kuruluşumuz. Ama, İzmir Gazeteciler Cemiyeti başkanı için bunu söyleyemiyorum. Hele hele Federasyon başkanı için asla. Olaya bakınız.. Demokratik bir ülkede demokratik bir kurum genel kurula gidecek, seçimler içinde olacak. Bir üye başkanlığı aklından geçiriyor. On bir yıldır başkanlık koltuğunda oturan meslekte ağabeyine ”Biraz da dinlensen, ” demeye niyetleniyor. Tepkiye bakınız. Federasyon başkanının tavrına bakınız. Gelecek genel kurulda başkanlığa aday olmaya niyetlenen ikinci başkanın bir söylemi var. Diyor ki, ”Ben mesleğe başladım, İsmail Sivri Başkanımızdı. Emekliye ayrıldım Erol Akıncılar başkanımız. Demokratik anlayışımıza bu durum uymuyor, ” diyor. Peki, buna karşılık Türkiye Gazeteciler Federasyonu başkanı’nın ne diyeceği olabilir?

Ülkemizde on yıllardır yaşadığımız sorunumuz bu. Sendika’lara bakınız. Siyasi partilere bakınız. Başka kuruluşlara bakınız. Herhangi bir biçimde başkanlık koltuğuna geldiler mi, bir daha kolay kolay gitmiyorlar. Gitmedikleri bir yana, ”Arkadaşım, hadi biraz da bu koltukta ben oturayım, ” demeye kalkışanları ihanetle suçluyorlar. Bu ülkeye demokrasi ne zaman, nasıl ve hangi bacadan inerek gelecek?

 
Toplam blog
: 49
: 774
Kayıt tarihi
: 19.11.06
 
 

Ben uzun zamandır yazıyorum. Türkiye'den epey uzakta oturuyorum. Üç çocuğun babası ve pek çok çocuğu..